"ÖZGÜR BASIN YOKSA DEMOKRASİ DE YOK"
Gündem, 13 Haziran 2022 11:19
Basın meslek örgütleri seslendi: Gazeteci arkadaşlarımızı serbest bırakın
Diyarbakır’da gazetecilerin 4 gündür gözaltında tutulmasına DİSK Basın İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu tepki gösterdi.
Diyarbakır’da 21 gazetecinin 4 gündür gözaltında tutulmasına ilişkin DİSK Basın İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu basın açıklaması düzenledi.
DİSK Basın İş’in Taksim’de bulunan şube binasında yapılan açıklamaya Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, TGS İstanbul Şube Sekreteri Çağrı Sarı, Gazeteci Tuğrul Eryılmaz, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü ve çok sayıda gazeteci katıldı. Basın açıklamasının yapıldığı salona, “Nefes alamıyoruz gazetecilik boğulamaz” pankartı asıldı.
Burada yapılan açıklamada, “Saray iktidarı seçime sadece kendi medyasıyla girmek istiyor. Daha önce başarılamadığı gibi, bu kez de başarılamayacak. Gazetecilik yapmaya her koşulda devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, meslek örgütlerini mesleklerine sahip çıkmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın” denildi.
"GAZETECİLERE YÖNELİK ŞİDDET, BASKI ARTIYOR"
Basın meslek örgütleri adına ortak açıklamayı DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren gerçekleştirdi. Eren geçtiğimiz yıl yapılan “Nefes alamıyoruz, gazetecilik boğulamaz” eylemini hatırlatarak “O günden bu yana gazetecilere yönelik şiddet, gazetecileri kriminalize etme politikası ne yazık ki daha da arttı.” dedi.
Gezi eylemlerinin yıldönümü çok sayıda gazetecinin gözaltına alındığını ve şiddet gördüğünü belirten Eren “Tüm bunlar yaşanırken Diyarbakır’dan 21 meslektaşımızın apar topar gözaltına alındığı haberini aldık.
Meslektaşlarımız dört gündür gerekçesiz gözaltında tutuluyor. Kendilerine hiçbir suçlama yöneltilmedi. Gözaltı yöntemi yasalara aykırı. Bilgisayarlarına, gazetecilik materyallerine usulsüzce el konuldu” dedi.
"GAZETECİLİK BOĞULMAK İSTENİYOR"
Eren konuşmasına şöyle devam etti: “Diyarbakır’daki bu toplu gazeteci göz altılarından bir hafta önce yine bir operasyonda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftü oğlu gözaltına alınmıştı. Derneğin diğer eş Başkanı Serdar Altan duruma tepki gösteren bir açıklama yapmıştı. Bu kez Serdar Altan gözaltında ve açıklamayı serbest bırakılan Eş Başkan Dicle Müftü oğlu yaptı.
Özellikle Kürt basınına yönelik baskılar giderek artıyor ve ne yazık ki bu baskılara karşı yeteri kadar ses çıkarılmıyor. Durum gerçekten vahim ve gazetecilik boğulmak isteniyor. Özellikle özgür basın geleneği yıllardır gözaltılar, tutuklamalar, sahada şiddet ile mücadele ederek topluma gerçekleri ulaştırmaya çalışıyor.
Daha önce öldürerek, bombalayarak susturmaya çalıştıkları bu gelenek tam tersine daha da büyüdü. Bu baskılar başta da söylediğimiz gibi sadece Kürt basınına da yönelik değil.”
İktidarın, yayınlarından rahatsız olduğu televizyon kanallarına yönelik RTÜK cezalarının da sansürün boyutunu gözler önüne serdiğini söyleyen Eren, “Bugün Kürt gazetecilere yönelik haksız, hukuksuz göz altılara yeteri kadar tepki gösterilmezse bu baskıların herkesin kapısını çalacağı açıktır.
İktidar çıkarmak istediği sosyal medya yasası ile gözaltılar ile basını tamamen susturmaya çalışıyor. Toplumun haber alma hakkı tamamen yok edilmek isteniyor. Saray iktidarı seçime sadece kendi medyasıyla girmek istiyor. Daha önce başarılamadığı gibi, bu kez de başarılamayacak.
Gazetecilik yapmaya her koşulda devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, meslek örgütlerini mesleklerine sahip çıkmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın” ifadelerini kullandı.
"KÜRT GAZETECİLER BASKILAR KARŞISINDA SUSMADI"
Ortak açıklamanın ardından TGS İstanbul Şube Sekreteri Çağrı Sarı söz aldı. Sarı, gözaltına alınan gazetecilerin gözaltı sürelerinin uzatılması, avukatlara ve basın meslek örgütlerine bilgi verilmemesine karşı tepki gösterdi.
Sarı şöyle devam etti: “İçeride neyle suçlandıklarını Anadolu Ajansı gibi yayın kuruluşlarından öğrenmek zorunda kaldığımız bir Türkiye gerçeği var. Bu da bize Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda ipucu sunan bir nedendir.
Türkiye’de özellikle Kürt illerinde gazetecilik yapmak her daim devletin bir baskısıyla karşılaşma nedeniydi zaten. Bugün açısından bölgede bu kadar baskının arttığı, HDP’ nin kapatılma süreçlerinin yaşandığı, sınır ötesi operasyonun tartışıldığı, Diyarbakır surlarında insan kemiklerinin çıktığı, kayyum yolsuzluklarının ortaya çıkarılması sürecinde gazetecilerin halka bilgi ulaştırmasının önünü kapatmak, gerçeği gizlemeye çalışmak bu şekilde gazeteciliği hizaya getirmeye çalışıldığını biz biliyoruz.
Onlarca yıldır Kürt gazeteciler bu baskılar karşısında susmadılar. Bu baskıların mesleğimizi yapmaya engel olacağını düşünmüyorum.”
‘SAHİP ÇIKACAĞINIZ ŞEY MESLEĞİNİZDİR’
Yeni Yaşam Gazetesi Editörü Zana Kaya da, baskı mekanizmasının önce Kürtlere uygulandığını sonra tüm Türkiye'ye yayıldığını söyledi.
Kürt gazetecilerle yan yana durmanın önemine işaret eden Kaya, “Halkın haber alma kanallarının tamamı kapatılıyor, sahip çıkacağınız kendi mesleğimiz kendi onurumuz. Bir de özgür basın onurun kalesidir.
Onunla dayanışmak size onur kazandırır. Bu baskılara karşı birlikte, ortak karşı durmalıyız. Özgür basın geleneği her koşulda ayakta durmayı bilir, bizim çağrımız kendi mesleğimize sahip çıkmak. Bu mesleğin yapılma koşulları ortadan kaldırılıyor, sahip çıkacağınız şey mesleğinizdir” dedi.
"ÖZGÜR BASIN YOKSA DEMOKRASİ DE YOK"
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, bir ülkede demokrasinin olup olmadığının önemli kriterlerinden birinin basın özgürlüğü olduğunu söyledi.
Gülüm, “Özgür basın yoksa bir ülkede demokrasi de yok. Sesimizi duyurabileceğimiz bir mekanizma da yok” dedi. Özgür basın geleneğinin sadece haber alma hakkını savunmadığına dikkat çeken Gülüm, “Konuşacağınız bir basın yoksa düşüncelerinizi nasıl açıklayacaksınız? Düşüncelerinizi nasıl ifade edeceksiniz? Özgür basının olmadığı bir ülkede toplumun da susturulduğunu görebiliriz.
Bugün iktidarın yapmaya çalıştığı da top yekün böyle bir şey. Faşizmin kurumsallaştırıldığı, seçime gitmeye çalışılan bir dönemde toplum sussun, herkes sussun sadece AKP, MHP konuşsun onun dışında konuşan olmasın istiyorlar.
Top yekun iktidardan gelen bir saldırı var buna karşıda bizim bir arada durma bir mücadele etme ve dayanışmayı büyütme gibi bir sorumluluğumuz var. Birlikte direnme gibi bir sorumluluğumuz var. Tüm toplumun ses çıkarması gerekiyor.
Basın yoksa demokrasi yok, basın yoksa bizim görüşlerimizi açıklayabileceğimiz bir mekanizma yok. O nedenle herkesi gözaltındaki arkadaşlarımızla dayanışmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Gündem, 13 Haziran 2022 11:19
Yorumlar (0)