İmamoğlu: 'Bugünün meselesi adalet, hak hukuk arama meselesidir
Gündem, 01 Şubat 2025 07:48
İmamoğlu: 'Bugünün meselesi adalet, hak hukuk arama meselesidir'
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Akın Gürlek ve bilirkişi soruşturmaları hakkında ifadesini tamamlamasının ardından Çağlayan Adliyesi'nde toplanan kalabalığa seslendi. İBB Başkanı "Bugünün meselesi adalet meselesidir hak hukuk arama meselesidir. Bugünkü mesele geleceğimiz meselesidir" dedi
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu bugün Çağlayan Adliyesi’nde hakkında "Akın Gürlek'e yönelik tehdit ve hedef gösterme" ve "bilirkişiyi hedef gösterme" iddialarıyla başlatılan soruşturmalara ilişkin ifadesini tamamladı. İmamoğlu, 09.50’den itibaren, avukatları Kemal Polat, Mehmet Pehlivan ve Nusret Yılmaz eşliğinde ifade vermeye başladı. İki ifade yaklaşık 1,5 saat sürdü.
Halk TV’den İsmail Saymaz’ın haberine göre İmamoğlu'nun ifade vermesine saatler kala ifadesini alacak savcı değişti. Soruşturmalardan birinin nedeni olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ise hafta içinde izne çıktı.
Binlerce kişi Çağlayan Adliyesi'ndeydi
İBB Başkanı'na destek için büyük bir kalabalık da adliye önünde toplandı. Kalabalığa bazı noktalarda polis ekiplerinin müdahale ettiği bildirildi. İmamoğlu'nun ifadeye çağrılmasına tepki gösterenler adliye önünde sloganlar attı. O anlardan bazı kareler de sosyal medyada beğeni topladı, çok konuşuldu. En çok konuşulan karelerden biri de şu oldu:
İmamoğlu: 16 milyonun temsilcisi böyle bir ifade vermemeliydi
Çağlayan Adliyesi'ndeki işlemlerinin ardından adliye önünde toplanan kalabalığa seslenen İmamoğlu şunları söyledi:
"Gerçekten çok kapsayıcı bir sürecin içindeyiz. Burada olmayan bir siyasi parti yok. Bu benim için çok büyük bir gurur meselesi. İfade ederim ki bugün burada iktidar partisi hariç bütün siyasi partiler adaletin savunması ve tesisi için bize destek olmaya geldiler. Çünkü gerçekten 16 milyonun temsilcisi burada böyle bir ifade vermemeliydi.
Bugünün meselesi adalet meselesidir hak hukuk arama meselesidir. Bugünkü mesele geleceğimiz meselesidir. Bugünkü mesele İstanbul'da kurulmaya çalışılan kumpasın geldiği sonuçtur. Mesele belli İstanbul’da yaklaşık 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yasıyoruz ama yılmazdık yılmayacağız haksızlık hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
Esenyurt'ta başlayan Ahmet Özer hocamızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş’ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksız yere tutuklanarak görevinden uzaklaştırılması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir.
Bugün büyük bir dayanışma ruhu içindeyiz. Tüm siyasi partiler burada, genel Başkanlarının bize katkı sunduklarını biliyorum. Devletimiz bekası için milletimizin birlik ve beraberliği için hepsine yürekten teşekkür ediyor, minnetlerimi iletiyorum. Elbette benim siyasi yol arkadaşlarım burada. Hem İstanbulumuzun hem ülkemizin farklı noktalarından yönetici dostlarımız burada. Partimizin en üst seviyesinden üyesine kadar herkesin katkı sunduğu bir ortamın içerisindeyiz. Her daim Partimizin yanında olan yol arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, minnet duygularımı iletiyorum.
Değerli dostlarım bütün örgütümüzün yanı sıra elbette yol yürüdüğümüz, 31 Mart’tan sonra gösterilen seçim başarısıyla Türkiye’nin 1. partisi olan CHP’ye başta Genel Başkan Özgür Özel’e, en fazla da belediye başkanlarına nasıl müdahale edildiğini hep beraber yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Sevgili dostlarım elbette bizi farklı konumlandırmaya ve farklı bir biçimde yorumlamaya çalışanlar var.
Korkunun neden kaynaklandığını biliyoruz. bu konuda özellikle bu tür ortamlarda sevgili polisimiz de halkımızı karşı karşıya getiren aklı da kınıyorum. Bunun o kadar kolay halledilme ortamı var ki.
Özellikle burada bulunması, asıl kol kola omuz omuza olduğumuzu birlikte mesele vatansa gerisi teferruattır diyerek bir arada olduğumuzu gösteren, değerli dostum, ağabeyim, belediye başkanım Mansur Yavaş’a teşekkür ediyorum. Şimdi tabii hem hukukçu, hem hukuka hizmet etmiş bir insan hem belediye başkanı Mansur başkanın belediye başkanlarımız adına söyleyecekleri vardır ben mikrofonu kendisine veriyorum."
Mansur Yavaş:
İmamoğlu'na destek için Çağlayan Adliyesi'ne gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbullulara seslendi. Yavaş, "İnşallah iktidar değiştikten sonra demokrasinin başlangıcı olarak Silivri'yi kapatalım! Silivri'yi kapatalım" dedi. Yavaş konuşmasında şunları söyledi:
"İnsanların hürriyetini kısıtlayamazsınız. Son birkaç aydır yaşadığımız durumlara bakarsanız birisinin en ufak bir demeci, bir tweeti gece evinden alınmasına vesile oluyor. Adeta Türkiye'yi bir açık hava cezaevine çevirmek istiyorlar. Oysa ki, oysa ki demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğü, fikir özgürlüğüdür. İnsanlar serbestçe fikirlerini söylemelidir.
Ancak tweet atılıyor, gözaltına alınıyor. Şimdi hukukçu olarak söylüyorum. Tweet ortada, bir yere gitmiyor. Bunun suç olup olmadığına Cumhuriyet Savcısı da karar veremez.
Alır, iddia eder, açar davayı. Eğer yargılama sonunda varsa bir kişi cezasını çeker. Ancak apar topar alınıp tutuklanması, hukukta en son başvurulması gereken olan bu tedbire başvurulması oldukça yanlıştır. İnsanların hürriyetini hiçbir şekilde kısıtlayamazsınız.
Hukuktan ayrı karar alamazsınız. Ve bir tweet atıyorsunuz, altına birileri yazıyor 'Silivri soğuktur' diye. Zannediyorlar ki espri yapıyorlar. Altına 'Silivri soğuk' diye yazanlar bunun espri olmadığını, demokrasimiz, hukukumuz ve ülkemiz açısından utanç verici bir şey olduğunu bilmeleri gerekir. Bu nedenle ben bir an evvel ülkenin gerçek demokrasiye kavuşması suretiyle, kuvvetler ayrılığının bir an evvel tesis edilmesi yolunda bütün gücümüzle hep birlikte çalışacağız.
Bu ülkede demokrasi ve hukuku hakim kılacağız ve inşallah bundan sonra kim olursa olsun söylediği sözden dolayı, fikrinden dolayı, yazısından dolayı hiçbir şekilde tutuklanmayacak. Hiçbirimiz yargılanmaktan, soruşturulmaktan korkmuyoruz.
Hiç böyle bir dünya yok. Elbette yargılayacaksınız, sonuçta karar vereceksiniz. Sevgili arkadaşlar, değerli İstanbullular, buradan biraz sonra Silivri'ye gidip orada gereksiz yere tutuklu, çünkü henüz yargılama yok, bir türlü davalar açılmadan tutuklu kalanlar var.
Oysa belki de hepsi beraat edecek. Onları ziyaret edeceğiz. Dolayısıyla madem 'Silivri soğuktur' ağızlarda, FETÖ döneminden beri ağızlarda pelesenk olmuş, Sayın Başkanım, değerli İstanbullular, inşallah iktidar değiştikten sonra demokrasinin başlangıcı olarak Silivri'yi kapatalım! Silivri'yi kapatalım!
Ve yeni bir hayata, özgür günlere hep birlikte yol açalım. Tekrar başkanıma geçmiş olsun diyorum. Hep güzel günlerde hep birlikte olmak üzere hepinize tüm Ankaralı'nın selam ve saygılarını sunuyorum."
'Bu millete kötülük düşüneni ben ifşa etmeyeceğim de kim edecek?'
Mansur Yavaş'ın ardından mikrofonu alan İmamoğlu konuşmasını sürdürdü. "O kadar güzel bir şey dedi ki Silivri’yi kapatalım derken. Belki orayı üretim, eğitim tesisi yaparız. O günler yakın mı? Hazır mıyız? Evet bu millet hazır" diyen İmamoğlu, soruşturma ve ifadesiyle ilgili de şunları söyledi:
"Dedim ki, 'Sayın Başsavcı, biz öyle adil bir dönem kazandırmak istiyoruz ki, senin çocukların dahi, kim hukuksuzluk yapıyorsa bu milletin hiçbir evladının sabahın köründe evinden alınmayacağı günleri herkese eşit bir adalet sistemini, yargının bağımsızlığını biz getireceğiz' dedim. Biz bunu söylüyoruz, bizi ailesini tehdit etmekle suçluyorlar. Savcılığa ifadeye getiriyorlar. Ben bu memlekette bir çocuğumuzun bile eşit olmadığında başımızı yastığa koyamayız diyen bir ahlakın temsilciyim. Aileyi, çocuğu tehdit etti diye beni burada ifade vermeye çalışıyorsun. Bu bir şaşkınlık, hem de konuşmamız yeni bitmiş pat diye.
İkincisi, bir bilirkişi istatistik kurallarını alt üst ediyor. İmamoğlu ve yakın çevresinde hangi konu var ise, soruşturmanın başladığı anda bilirkişi olarak çağrılıyor. O raporlarla dava açılıyor. Her bilirkişi raporu da başka uzman bilirkişi raporuyla yanlış olduğu tescil ediliyor. Esenyurt ve Beşiktaş operasyonunda 3 bilirkişinin ismi yazıyor iken diğer ikisinin haberi olmadan, bilgisi olmadan bir rapor yazıyor, imzalıyor. İkisinin imzası olmadan o üç kişinin imzası olmadan o bilirkişi raporu çıkamaz. Evrakta sahteciliğe giden uydurma bir rapor düzenliyor. Bu millete kötülük düşüneni ben ifşa etmeyeceğim de kim edecek?
Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? ‘Turpun büyüğü heybede’ dedi. Yargı mensuplarına dönük buradan, adliyenin önünden söylüyorum. ‘Turpun büyüğü heybededir’ demek nedir biliyor musunuz? O dosyalarda gizlilik kararı var. Avukat bile açıp bilgi alamadığı yerde ‘turpun büyüğü heybede’ demek ‘ben, ben soruşturma seviyesinde olan bu dosyaların her kalemini, her sayfasını biliyorum’ demek değil midir?
Peki Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir dosyayı bakabilme, inceleyebilme hakkı var mı? Hakkı yok. Ama ona rağmen diyorsun ki "Ben biliyorum." Hatta daha da ileri gidiyorsun, "Ben" diyorsun "bu davayı takip ediyorum." Endişeli bunlar. Çünkü "turpun büyüğü heybede", daha ilerisi "Ne yapılacağını da biliyorum." diyorsun. Yani bu davanın da geçmişte soyunduğun gibi bu davanın da savcılığına soyunuyorsun, öyle değil mi?
Değerli dostlarım, "Biz aldatıldık." diyenlerden usandık. "Aldatıldık." diyenlerle işimiz yok. Biz aldatılmayız kardeşim, biz aldatılmayız. "Aldatıldık." diyenlerden usandık. Yanlışı yap, sonra "Aldatıldık." de. Buna müsaade etmeyeceğiz. Aldatılan, aldatılan milletin yoksulluk içerisine gömülmesine vesile oldunuz.
Buradan söylüyorum. Biz adil bir düzen, adil bir sistem, yargının bağımsızlığı için mücadelemize devam edeceğiz. Her birimizin, bütün muhalif demokratların, bütün siyasi partilerin yolu açık olsun.”
Polislerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeyi bırakın. Biz polisimizin gider gözyaşını siler, ayağının tozunu alırız. Biz bu ülkenin asil, gururlu, adaletli, yargı mensuplarına sırtımızı yaslayacağız. Bugün kötülük yapanların da o adil yargı düzeninde hesap vermelerini sağlayacağız. Savcı'nın odasına girdim; avukatlarımla ifade verdim. Beni nezaketle karşılayan, ifade vermemi sağlayan savcı beyin önünde önümü iliklerim. Ama yargının önünü iliklemesi için talimat veren zihni bu ülkeden söküp atacağız. Sebepsiz yere buralara gelmeyelim."
‘Sandık, gelecek, bu iktidar gidecek bu kadar net’
Seçim mesajı veren Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakın bu iş, bu iş artık milletin dediğinin olacağı sürece doğru gidecek. Bu işten kurtulmanın yolu ne biliyor musunuz? Sandık, gelecek, bu iktidar gidecek kardeşim, bu kadar net. Bu işin başka bir yolu yok. O bakımdan, o bakımdan hep birlikte amasız, fakatsız yola çıktık. Allah yolumuzu açık etsin. Bizi engelleyemezler. Bakın buradan bir şey daha söyleyip sözlerimi bitiriyorum.
Bu sevgili polis kardeşlerimize vatandaşla karşı karşıya gelmelerini artık bırakın. Emniyet görevini yapsın. Bu polis kardeşlerimizi masum vatandaşlarla karşı karşıya getirip milletvekillerinin gözüne, gözüne gaz sıkmayı falan filan bıraksın. Biz polisimizin gider gözünün yaşını siler, ayağının tozunu alırız, tozunu.”
Akın Gürlek soruşturması
CHP Gençlik Kolları, 19 Ocak'ta sosyal medyada CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Gürlek'e "seyyar giyotin" dediği bir video paylaşmıştı. Videoda Özgür Özel "Akın Gürlek, seyyar giyotin, adaletin boynunu kesendir. Hadi Ankara'da yasak getir Akın, İstanbul'a koş katliam yapacaksın Akın" ifadelerini kullanıyor. Özel bu ifadeleri Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasından sonra söylemişti. Sözlerine ilişkin de hakkında Gürlek'e hakaret ettiği ve hedef gösterdiği suçlamasıyla soruşturma açılmıştı.
Video paylaşımının ardından CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, 20 Ocak'ta sabah erken saatlerde evinden alınarak ifade vermeye götürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aydın hakkında "kamu görevlisine hakaret ve terörle mücadele eden kişilere hedef göstermek suçlarından soruşturma başlatıldığı" söyledi. Aydın, aynı gün yurt dışına çıkış yasağı ve haftada üç gün imza vermek kaydıyla serbest bırakıldı.
İstanbul Adliyesi önünde konuşan Aydın, "Bu baskılar bizleri daha da güçlendirir. Bugünden sonra daha güçlü bir şekilde sokaklarda, meydanlarda gençliğin hakkını hukukunu korumaya devam edeceğiz" dedi.
Aydın'ın gözaltına alınmasına tepki gösteren İBB Başkanı İmamoğlu da “Benim gencecik arkadaşım; gençlik kolları başkanım Cem Aydın’ı ifade çağırıyorsun; yedi-sekiz polisle evini basıyorsun. Neymiş, bizim gözümüzü korkutmak, senin amacın milletin gözünü korkutmak. Bak başsavcı sana hiçbir faydamız olmaz, senin zihnin çürümüş de; senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız, bunu unutma. Söküp atacağız ki senin evlatlarını sabah köründe evinden kimse almasın. Senin zihninden geçen yol, yöntemleri bu memleketin her ortamından söküp atacağız ki senin yuvana bile huzuru temin edelim. Derdimiz bu” ifadelerini kullanmıştı.
İmamoğlu sözlerini tamamladıktan yaklaşık 15 dakika sonra hakkında "tehdit ve hedef gösterme" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.
İmamoğlu "Kullandığım her kelime bu ülkede herkesin çocukları ve geleceği için tarafsız bir hukuk talebiydi. Sözümün arkasındayım" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise sosyal medyada yaptığı açıklamada soruşturmaları savunmuştu. Tunç, "Başta İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız olmak üzere yargı mensuplarımıza yönelik pervasızca söylenen, hukuk sınırını aşan ve suç teşkil eden açıklamalarda bulunanlar hakkında bağımsız ve tarafsız yargının harekete geçmesinden hiç kimse rahatsız olmamalıdır" dedi.
'Bilirkişiyi hedef gösterme' soruşturması
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz hafta düzenlediği basın toplantısında 'Turpun Büyüğü' başlıklı bir basın toplantısı düzenledi. Bu toplantıda İmamoğlu, İBB, Esenyurt ve Beşiktaş belediyeleri ile İmamoğlu'nun kendisi hakkında yürütülen bazı soruşturmalarda bilirkişi olan S.B.'nin "sahte bilirkişi raporu yazmak" iddiasıyla yargılanıp yargılanmadığını sormuştu: "S. Bey’in, Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘sahte bilirkişi raporu yazmak’ iddiasıyla yargılandığı bir dava oldu mu? S. Bey sevdalısı savcılar herhalde biliyordur bunu."
İmamoğlu basın toplantısında S.B.'ye ilişkin "Olmayan rapor savcı iddianamesine girdi. Olmayan rapor savcılık iddianamesine nasıl girdi? Avukatlarımız raporun olmadığını ispat etti ancak buna rağmen iddianameye girdi. Heybedeki turpun adı S.B." dedi. İmamoğlu aynı toplantıda belgeler göstererek şunları söyledi:
"Sayıştay denetçisi olarak görev yapmış üç kişilik uzman bilirkişi heyeti konuyu inceledi. Yeni rapor tümüyle benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Yani bu kez muhasebe kökenli S. Bey değil 3 emekli Sayıştay denetçisinden oluşan devlet ciddiyetini bilen kişiler raporlar hazırladı. Bu raporun ardından mahkeme dedi ki iki rapor birbiriyle çelişiyor. O zaman bir üçüncü bilirkişi raporu isteyelim. Mahkeme yine bu kez başka üç emekli Sayıştay denetçisinden bilirkişi raporu istedi."
İmamoğlu cümlelerini bitirir bitirmez hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı hedef gösterdiği" gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, "Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen bir kısım soruşturmalar ile kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı, soruşturma şüphelileri lehine sonuç doğuracak karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstermek suretiyle, ayrıca bu amaçla ismini de açıklayarak yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği tespit edildiğinden Türk Ceza Kanunu’nun 277 ve 288’nci maddeleri uyarınca resen soruşturma başlatılmıştır," denildi.
"Ayrıca yazılı ve görsel medyada bu yönde söylemlerde bulunanlar için gerekli tespitin yapılarak soruşturma başlatılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat verilmiştir" ifadeleri yer aldı.
Daha önceki davalarda da değişimler oldu
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı 'ahmak davası'nda da önce yerel mahkeme hâkimi daha sonra da istinaf heyeti değiştirilmişti. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçlamasıyla yargılandığı davada ise duruşmaya 1 gün kala savcı degistirildi
Gündem, 01 Şubat 2025 07:48
Yorumlar (0)