M.Tevfik KIZGINKAYA
[email protected]

Kadın ve Genç

27 Mart 2021 20:31

 

 

 RTE-AKP’nin hedefinde kadınların ve gençlerin olması, iktidarını sürdürebilmesi ve siyasi hedefine ulaşabilmesi için yürüttüğü politikaların gereği ve sonucudur.

 

Neden mi?             

Çünkü kadın ve genç tarih boyunca haksızlığın, adaletsizliğin ve gericiliğin karşısında olmuştur.

İrdeleyelim.

Doğanın ve yaşamının temel iki ayağı vardır, dişi ve erkek.

Gençlik ise her canlının yaşadığı yaşamın bir evresidir.

Öncelik kadınındır diyerek söze girelim.

Doğanın varlığını sürdüren ve dengesini sağlayan dişi ve erkek varlıklardır.

Doğadaki dişinin insan olarak kimliği kadın’dır.

Kadın ile erkeğin fizyolojik ve anatomik açıdan farklı olduğu ise bilinen bir gerçektir.

               Aristoteles 2400 yıl önce, cins olarak farklı olan iki yaratığın esasında özü itibariyle farklı olamayacağını söylemiş.

 

Kadın ve erkek özü itibariyle İnsan’dır ve insanın kendisinin seçmediği doğarken kazandığı cinsiyetidir ve bu farklılık, yaşamın her anında ve alanında geçerli olan bir nitelik değildir.

Bu gerçeklik, insanın var olduğundan beri üzerinde tartışılan ve çatışılan bir konu olmuştur.

                 21.yy dünyasında da bu gerçekliği gör(e)meyen ya da kabul etmeyenler bu tartışmayı ısrarla sürdürülmektedir.

 

*****

İnsan türünün yarısı kadın yarısı erkektir.

Cinslerden birinin olmadığı bir ortamda insanın varlığı son bulur, yaşam da biter.

Yaşam, sadece insanın varlığı ile de sınırlı değildir.

Yaşam, kadın ve erkeğin insan olarak her alanda var olması ile gerçeklik ve anlam kazanır.

Kadını yaşamın içinden dışlamak…

Ev içinde dört duvar arasına hapsetmek…

Doğurganlığa ve ev içi hizmet işlerine mahkum etmek…

Eğitim ve çalışma hakkı gibi temel insan haklarından yoksun bırakmak…

İş, kültür, sanat, siyaset ve sosyal yaşama katılmalarını engellemek,

İnsan hak ve özgürlüklerine aykırıdır ve insanlık suçudur.

Bu tartışmanın ve yaratılan çatışmanın tek nedeni vardır;

İktidar gücüne sahip olma isteği ve hırsı ile erkek egemen bir toplum yaratmak.

 

*****

Ne acıdır ki, 21yy Türkiye’sinde RTE-AKP iktidarı,

Eğitim ve çalışma yaşamıyla ilgili uygulamaya çalıştığı politikalarla,

Kadının yaşam hakkını savunan İstanbul sözleşmesini yok saymakla,

Evlatlarını arayan Anneler arasında bile ayrım yapmakla,

Tacize, şiddete ve cinayetlere karşı önlem almamakla,

           Kadını sadece cinsel bir obje ve kendine hizmetkâr gören çağdışı anlayışa karşı sessiz kalmakla,

Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın; 

Eğitimli ve bilinçli bir insan ve yurttaş olmalarını,

Aklı ve emeği ile çalışarak bir gelire ve ekonomik bağımsızlığa sahibi olmalarını,

Kendileri ve içinde yaşadıkları toplumla ilgili söz ve karar sahibi olmalarını,

Yaşamın içinde var olma haklarını engellemektedir.

Kadın yurttaşlarımızın böylesi karanlık bir “yaşama” doğru sürüklemesi,

 

Demokrasiyle ve insanlıkla bağdaşmıyor,

İnsan hak ve özgürlüklerine aykırı düşüyor,

Adı Ana-dolu olan bu güzelim yurt topraklarına uymuyor,

Türkiye Cumhuriyetine yakışmıyor.

             Türkiye Cumhuriyeti, kadın ile erkeğin omuz omuza verdiği savaşla kurtulmuş ve kurulmuş bir devlettir.

Kadınlar, yaşam içinde hak ettikleri haklara ve konuma Cumhuriyet Devrimiyle ulaşmışlardır.

Ve kadınlar sahip çıktığı için Cumhuriyet Devrimi yaşam bulmuştur.

Bugün RTE-AKP’nin kadını yaşamın dışında bırakma çabasının nedeni de budur.

             “Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?

             Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerektir.

Böyle olursa devrim başarılı olur.” (Atatürk, 1925)

 

*****

               Gençlik, çocukluk dönemi sonrası ailesinin korumasına ve yardımına gereksinim duymadan yaşamda kendisi olacağı, kendi ayakları üstünde durmaya başlayacağı sürecin başlangıcıdır.

                Her şeyi kendisinin yapabileceğine olan inancı ve özgüveniyle, yaşamdan beklentilerini ve hayallerini gerçekleştirmenin heyecanı ve coşkusu içindedir.

 

Özgürlüğüne bağlı, ideallerine tutkun, engellere ve yasaklara karşı isyankârdır.

Hepimizin yaşadığı gibi…

               Tüm bu özellikleriyle gençlik yaşadığı dönemde dünyanın ve ülkesinin koşullarına, özellikle savaşlara ve yönetimlerin baskılarına karşı, 68 ve 78 kuşağında olduğu gibi tepki göstermiştir. Karşılığında ise düzenin egemenlerinin baskısıyla karşılaşmıştır.

                Tıpkı Gezi parkında doğaya, Boğaziçi Üniversitesinde eğitimlerine ve geleceklerine sahip çıkan gençlerin RTE-AKP iktidarına karşı gösterdiği tepki ve gördükleri baskı ve şiddet gibi.

Ancak gerçek şu ki, baskı ve tehditle iktidarlarını sürdürmeye çalışanlar değil,

                  Barış, adalet, bağımsızlık, insan hak ve özgürlükleri…  uğruna yaşamlarını feda eden devrimci gençler yıllar geçse de var olmaya devam edecektir.

 

Tam bağımsız Türkiye yolunda yürüyen Deniz’ler gibi…

                 Kurucu iradenin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği baskı ve şiddetle susturmaya, gözaltına almakla korkutmaya, hain, terörist gibi karalamalarla suçlamaya kalkanlar ayakta kalamazlar.

                  Cumhuriyetin kurucu iradesi ile bugün Türkiye Cumhuriyetini yöneten iradenin gençliğe bakışı arasındaki fark, gençliğe yönelen baskının nedenidir.

 

“Gençler!

 

                   Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir özgürlüğünün en değerli simgesi olacaksınız.

 

Ey yükselen yeni kuşak!

Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz” (1924)

 

*****

Adaleti, paylaşımı, sevgiyi, barışı ve geleceğe umudu yüreklerinde taşıyan,

Geleceğin bilgiyle, bilimle ve aklın yoluyla aydınlık olacağına inanan,

Bu yolda yürüme iradesi ve kararlılığına sahip olan…

Değişimin ve aydınlık geleceğin temel gücü…

Kadınlardır, Gençliktir.

Kadınlarımıza ve Gençliğimize sahip çıkmak,

Çağdaş yaşamımıza sahip çıkmak demektir.

Ve görevimizdir.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları


18 Kasım 2024 20:31


18 Kasım 2024 20:31

Adalet ve Demokrasi
30 Ocak 2023 20:31

Seçim Oyununda İkinci Perde
23 Ocak 2023 20:31

Millet Can Derdinde, Muhalefet Neyin Peşinde?
16 Ocak 2023 20:31

Seçim Oyunları
09 Ocak 2023 20:31

Seçim Tuzağı
26 Aralık 2022 20:31

Saraçhane Diyor ki...
19 Aralık 2022 20:31

Susmak Suça Ortak Olmaktır
14 Aralık 2022 20:31

Umudu Yaşamak
04 Aralık 2022 20:31

Kadına Şiddete HAYIR
29 Kasım 2022 20:31

Büyük Cumhuriyet Buluşması
21 Kasım 2022 20:31

O, Bir İnsandı…
13 Kasım 2022 20:31

2023’te Seçimimiz Ne Olacak?
06 Kasım 2022 20:31

AHMET TANER KIŞLALI’ ya
25 Ekim 2022 20:31

Her Yıl Seçim Olsa...
08 Ekim 2022 20:31

Siyasetin Gerçeği ve Çelişkisi
20 Eylul 2022 20:31

9 Eylüller Kutlu Olsun...
10 Eylul 2022 20:31

Gaflet, Dalalet, İhanet…
05 Eylul 2022 20:31

Zafer’in Bayramı
29 Ağustos 2022 20:31

Kanunlarla mı, Fetvalarla mı?
28 Ağustos 2022 20:31

20 Yıllık Birikim!
09 Ağustos 2022 20:31

Lozan Ne Demek?
27 Temmuz 2022 20:31

Sorunlar Sıradanlaşırsa
18 Temmuz 2022 20:31

Bahçelerde Maydanoz Gel Bize Bazı Bazı…
12 Haziran 2022 20:31

Hakaret ve Siyaset
05 Haziran 2022 20:31

Dost Doğruyu Söyler
29 Mayıs 2022 20:31

2 İleri 1 Geri
23 Mayıs 2022 20:31

Delikanlım
08 Mayıs 2022 20:31

Kapitalizmin Başarısı
03 Mayıs 2022 20:31

Zor Bir Yazı…
27 Nisan 2022 20:31

Hayalin Kilosu Kaça…
17 Nisan 2022 20:31

Türkiye'nin Gerçeği Laiklik
11 Nisan 2022 20:31

MANDA YUVA YAPMIŞ…
03 Nisan 2022 20:31

RTE-AKP’nin Üç Kozu
20 Mart 2022 20:31

Üretmek Pahalı İthalata Bakmalı
13 Mart 2022 20:31

Muhalefetin Adayı Kim?
16 Şubat 2022 20:31

Velet Değil İNSAN
17 Ocak 2022 20:31

2500 TL!
09 Ocak 2022 20:31

Merhaba 2022
31 Aralık 2021 20:31

Şahsım Ekonomisi ile Devlet Yönetmek
07 Aralık 2021 20:31

Emekliler Hak Etmedikleri Koşullarda Yaşıyorlar
14 Kasım 2021 20:31

Mutlu Olmak İnsanın Doğal Hakkıdır
07 Kasım 2021 20:31

Halkın Yanında Olmak
25 Ekim 2021 20:31

Bütün Suç Halkın Mı?
18 Ekim 2021 20:31

Sayıştay Raporu ve Pandora Belgeleri
10 Ekim 2021 20:31

Demokrasinin Fıtratında Kaybetmek de vardır
05 Ekim 2021 20:31

RTE’nin Yurt Sevgisi Tartışılmaz.
29 Eylul 2021 20:31

Türkiye Neden Yangın Yerine Döndü?
05 Ağustos 2021 20:31

Emperyalizmin İnsanlığa İhaneti
18 Temmuz 2021 20:31

Amaç, Muhalefetsiz Demokrasi mi?
12 Temmuz 2021 20:31

Çocuklarına Sahip Çıkamayan Ülke…
06 Temmuz 2021 20:31

Bu Kirli Oyunu Bozmak Bizim Elimizde…
21 Haziran 2021 20:31

Bir Çocuğun Hayali...!
14 Haziran 2021 20:31

Devlet Yaptı, Susun!
29 Mayıs 2021 20:31

Vatan Millet mi Dediniz?
24 Mayıs 2021 20:31

19 Mayıs Neden Bayram Olarak Kutlanmaz?
19 Mayıs 2021 20:31

Sevr’den Montrö’ye… Şimdi Nereye?
29 Nisan 2021 20:31

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
19 Nisan 2021 20:31

Millet mi, Ümmet mi?
01 Nisan 2021 20:31

ÇELİŞKİLER ÜLKESİ
22 Mart 2021 20:31

CUMHURİYETİN KADINLARI
09 Mart 2021 20:31

İnadına İktidar
01 Mart 2021 20:31

Kurucu Anayasa Yapmak!
25 Şubat 2021 20:31

DEĞİŞİMİN DEĞİŞİMİYLE TÜRKİYE NEREYE?
08 Şubat 2021 20:31

24 OCAK KARANLIĞIN AYDINLIĞA SALDIRISIDIR
01 Şubat 2021 20:31

SİYASETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
28 Aralık 2020 20:31

ÇIKIŞIN YOLU HALKÇI DEVLET
21 Aralık 2020 20:31

BU BİR SAVAŞTIR..
07 Aralık 2020 20:31

SİYASETEN SAVRULMAK
02 Aralık 2020 20:31

CUMHURİYET’İN KIRILIŞI (3) YA BİTİŞ, YA ÇIKIŞ.
23 Kasım 2020 20:31

BU NE HİDDET!
18 Kasım 2020 20:31

Tüm Yazılar