Veli Beysülen
[email protected]
KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 20:26
Yaşlı Dünyamız, bir yandan nasıl ortaya çıktığı henüz netleşmemiş olan Covid-19 salgınıyla boğuşurken, diğer yandan sistemin yol açtığı doğa tahribatının acı sonuçları ile yüzleşmeye başladığı bir süreçten geçiyor.
Zira son 40 yıldır gerek tek tek ülkelerde gerekse global ölçekte dünya çapında uygulanan rant politikalarının yol açtığı doğa tahribatının sonucu olan Covid-19 virüs salgını, birçok şeyin görünür olmasını sağladı.
Kuşkusuz bu salgının görünür kıldığı en önemli şey, sosyal devlet uygulamalarını terk etmiş devletlerin, yoksul halk kesimlerine yeterli sağlık hizmeti sunamamaları ve onları olası risklerden koruyacak yetenekten yoksun olmalarıdır.
Bu nedenle, dünyada önümüzdeki yıllarda, sistem içinde de olsa bir değişim rüzgârının esmesi kaçınılmaz görünüyor. Nitekim iki büyük merkez kapitalist devlet ABD ile Almanya’daki seçimler kısmen de olsa buna dair işaretler veriyor.
Sistem içi değişikliği yeterli görmesek de bu değişimin daha insani yöne evirilmesi, tüm ülkelerdeki demokrasi ve insan hakları savunucularının tek tek ülkelerden başlayıp evrensel boyuta birlikte verecekleri mücadele ile mümkündür.
Kuşkusuz yaşadığımız ülke Türkiye’nin bu değişimden etkilenip etkilenmeyeceği, önümüzdeki süreçte cevaplandırılması gereken en önemli soru olarak önümüzde duruyor.
Zira 98 yıllık Cumhuriyet ve 70 yılı aşan demokrasi geçmişinde hiçbir zaman tam demokratikleşememiş olan Türkiye, AKP-MHP iktidarının dayatma ile 2017 yılında yaptırdıkları anayasa referandumu sonucu getirilen tek adam yönetiminden dolayı, bırakın gelişmiş çağdaş bir demokrasiyi, üçüncü dünya ülkelerinde uygulanmakta olan güdümlü demokrasinin bile gerisindedir.
Bu ülkenin yaşananları az çok tahlil edebilecek her yurttaşının, meclis ile yargının işlevsizleştirildiğini, en basit demokratik hakların kullanılamadığını, insan hakları ihlallerinin rutin hale geldiğini, farklılıkların baskı altına alındığını görmemesi mümkün değildir.
Bir yazıda sayılamayacak kadar çok ihlalin yaşandığı ve toplumun büyük çoğunluğunun bunların farkına vardığı Türkiye, muhalefetin erken seçim talebini yüksek sesle seslendirmesinden dolayı son birkaç aydır tam bir seçim havası yaşıyor.
Seçimlerin 2023 yılında zamanında yapılacağını açıklayarak esmeye başlayan seçim rüzgârını tersine çevirmeye çalışan iktidar bloğu, bu rüzgârı tersine çeviremediği gibi, kendisi de bu rüzgâra kapılmış durumda.
Nasıl kapılmasın ki, uzun zamandır kendisinin belirlediği gündemin peşinde sürüklenen muhalefet, bu sürüklenmeden kendisini sıyırıp sahaya indi. Artık toplumun sorunlarını görüyor ve onları yüksek sesle seslendiriyor. Bir başka deyişle, iktidar yıllardır elinde tuttuğu oyun kuruculuk kozunu muhalefete kaptırmış bulunuyor.
Elbette muhalefetin son aylarda görünür birtakım adımlar atması, iktidarın kendisini çekmek istediği mindere sırtını dönmesi ve halkın sorunları ile meşgul olmaya başlaması olumlu gelişmelerdir. Tüm bu olumlu havaya rağmen, muhalefetin oyun kuruculuğu tam olarak eline geçirdiğini söylemek fazlaca iyimser bir tespit olur diye düşünüyorum.
Özellikle iktidarın muhalefeti sıkıştırıp karşı karşıya getirmesinin önemli taktiklerinden bir olan son tezkere oylamasında parçalı davranması bunun göstergesidir. Elbette seçim ittifakı yapmak partilerin her konuda aynı davranacakları anlamına gelmez.
Zira öyle olsaydı ayrı ayrı parti olmalarına gerek olmazdı. Yani ayrı parti olmaları, farklı düşündüklerindendir. Dolayısıyla her birinin sorunlar karşısında kendi bakışı ve bunun sonucu olan kendi politik duruşu olması ve ona uygun davranması işin doğası gereğidir.
Bu nedenle, bazı konularda farklı davransalar da muhalefetin yapması gereken, bu kadar çok olumsuzluğun yaşandığı Türkiye’de asgari müştereklerde bir araya gelmek için âmâsız, fakatsız kararlı adımlar atmasıdır.
Yapılması gereken, iktidarın hamasetle halkın değerlerini istismar eden politikalarını bertaraf etmek üzere daha cesur adımlar atmaktır. Demem o ki, muhalefet şikayetçi olduğu iktidarın hamasi nutuklarına sırtını dönmeli ve onun peşine takılma politikasından ivedilikle uzaklaşmalıdır. Bunun için yapılacak tek şey, ilkeli bir birliktelik sergileyerek, toplumun ötekileştirilen, ezilen tüm kesimlerinin kendilerini bulacakları bir programla halkın önüne çıkmaktır.
Eksik ve çekingenliklere rağmen, muhalefet son aylarda önemli hamleler yapıyor. Bu çerçevede, başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, HDP, İyi Parti ve diğer muhalefet parti liderlerinin gündemi belirleyen açıklamaları, halkın yaşadığı sıkıntılar ile yapılan kanunsuzluklara dair açıklamaları iktidarı her gün biraz daha köşeye sıkıştırıyor.
Buna 2018 yılından bu yana devam eden ekonomik krizden dolayı Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmesi ve bunun yol açtığı yüksek enflasyonun halkın alım gücünü sürekli geriletmesi, yüksek işsizlik, ücretlerdeki erime, eğitim ve sağlıktaki sıkıntılar da eklenince, AKP-MHP iktidar bloğunun erken veya zamanında yapılacak bir seçimde iktidarda kalmasının gün geçtikçe zorlaştığını görülüyor.
Nitekim iktidar bloğunun, kaybedeceğini toplum görmesin diye baskı altına almaya çalıştığı kamuoyu araştırma şirketlerinin araştırmalarının sonuçları, aylardır her gün yazılı, görsel ve internet medyasına yansıyor.
Bu nedenle, iktidar bir yandan muhalefeti geriletmek ve oyun kuruculuğu yeniden ele almak için taktiksel adımlar atarak, tehditlerle muhalefet üzerinde baskı kurmaya çalışırken diğer yandan toplumda bir şekilde oluşan seçimi kaybetseler de gitmezler algısını pekiştirmeye çalışıyor.
Doğrusu iktidarın yakın zamanda attığı iki adım, ister istemez, “Gerçekten gitmemek için mi yapıyorlar?” sorusunu insanın aklına getirmiyor değil. Bunlardan birincisi 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ilan ettiği OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin, demokratik hakların kullanımını engelleyen hükümlerinin uygulanması süresinin uzatılması.
İkincisi ise bugüne kadar en çok 1 yıl olan yurtdışına asker gönderilmesi tezkeresinin bu sefer 2 yıl süreli olması ve yabancı askerlerin Türkiye topraklarında bulundurulmasının tezkerede yer alması. İki düzenlemenin de seçimlerin normal tarihi olan 2023 Haziran’ı içine alacak şekilde yapılmış olması, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını tanımayan iktidarın, gitmemek için seçim öncesi veya sonrası birtakım atraksiyonlara başvurabileceğine dair kuşkulara neden oluyor.
Elbette iktidarın muhalefet üzerinde baskı kurması, meclisten geçirdiği bu düzenlemelerle sınırlı değil. İktidar bloğunu oluşturan AKP-MHP ikilisinin başında bulunan partili Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli, başta haftalık grup toplantıları olmak üzere, hemen her konuşmalarında muhalefet partilerini hatta yargı organlarını baskı altına alacak açıklamalarda bulunup tehditler savuruyorlar.
Sözgelimi, iktidarın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin haftalık grup konuşmalarında Anayasa Mahkemesi’ni hedef alması ve Yüksek Mahkeme’nin kapatılması gerektiğini yüksek sesle söylemesi rutin bir hal aldı.
Partili Cumhurbaşkanı ise grup konuşmalarında muhalefet partilerine ağır ithamlarda bulunmakta ve yerine göre tehditler savurmaktadır.
Nitekim daha önce Rize’de protesto edilen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “Bunlar daha iyi günleriniz” diye seslenen Erdoğan, son grup toplantısında Tezkereye ‘hayır’ diyerek ezber bozan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’nın Çubuk ilçesinde katıldığı bir asker cenazesinde karşı karşıya kaldığı linç girişiminin videosunu izlettikten sonra, CHP’lilere “Siz mesajı alamadınız” dedi.
Neresinden bakarsanız bakın bunlar tehdittir. Bunun üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken yanı ise ülke yönetiminde tek yetkili, ülkede yaşayan 83 milyon insanın her bir ferdinin can ve mal güvenliği kendisine emanet edilen Cumhurbaşkanı’nın, bırakın sade vatandaşı, milyonlarca oy almış siyasi partilerin genel başkanlarının can güvenliğini sağlayamamış olmanın sorumluluğunu üstlenmek yerine, bu görüntülerle onları tehdit etmesidir.
İktidar tüm bu baskı, yıldırma ve tehditlerle muhalefeti geriletmeye çalışsa da muhalefet meselenin farkında olduğuna dair açıklamalar yaparak, buna karşı adımlar atmaktan geri durmamaya başladı.
Bir başka deyişle muhalefet iktidarın blöfünü gördüğünü belli eden adımlar atıyor. Yukarıda değindiğim gibi halka inmeye başlayan muhalefetin, halkın belini büken ekonomik krizin halkı yoksulluğa ittiğine dair tespit ve değerlendirmeler yapmanın yanı sıra, “128 milyar dolar nerede?” sorusu ile Merkez Bankası’ndan nasıl ve kimler için çıkarıldığı belli olmayan döviz rezervini gündeme taşıması ile iktidarın yumuşak karnı kayırma ve yolsuzluklar üzerinden de yüklenmesi aylardır gündem olmuş durumda.
Yine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler olabileceğini gündeme getirmesi, tehditlerin yol açacağı riski görmek ve ön almak açısından ne kadar önemli ise Cumhurbaşkanı’nın siyaseten yapılan bu açıklamayı savcılığa taşıması da bir o kadar düşündürücüdür.
Tüm bunlar korku duvarının aşıldığını, muhalefet partileri ile toplumsal muhalefetin, halkın önüne gelecek sandıktan demokrasinin kazanması için gerekeni yapma konusunda kararlı adımlar atmaya başladıklarını gösteriyor.
Bunu gören iktidar ise kaybetme korkusuyla, girdiği korku tünelinden, korkutmak için yüksek perdeden tehditler savuruyor.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 20:26
SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 20:26
KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 20:26
2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 20:26
Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 20:26
BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ!
26 Aralık 2022 20:26
74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 20:26
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 20:26
Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 20:26
PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 20:26
ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 20:26
SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 20:26
BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 20:26
ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 20:26
SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 20:26
CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 20:26
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 20:26
BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 20:26
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 20:26
DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 20:26
İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR?
05 Ekim 2022 20:26
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 20:26
6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 20:26
Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 20:26
ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 20:26
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 20:26
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 20:26
Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 20:26
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 20:26
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 20:26
KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 20:26
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 20:26
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 20:26
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 20:26
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 20:26
EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 20:26
GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 20:26
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 20:26
ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 20:26
SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 20:26
TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 20:26
YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 20:26
DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 20:26
DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 20:26
TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 20:26
Kimin savaşı?
09 Mart 2022 20:26
ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 20:26
HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 20:26
İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 20:26
ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 20:26
İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 20:26
HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 20:26
Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 20:26
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 20:26
Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 20:26
TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 20:26
YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 20:26
ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 20:26
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 20:26
KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 20:26
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 20:26
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 20:26
KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 20:26
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 20:26
KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 20:26
Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 20:26
ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 20:26