Veli Beysülen
[email protected]

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!

23 Nisan 2022 15:20

 

 

              1828 ile 1910 yılları arasında yaşamış ünlü Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy, “Savaş ve Barış” isimli başyapıtında yenilmez imparator olma heveslisi Napolyon Bonapart’ın, Fransa ordusunun başında 1812 yılında Çarlık Rusyası’na saldırısının yol açtığı savaşın sebep olduğu dramları işlemektedir.

            Ne yazık ki, ünlü yazarın başyapıtına konu yaptığı ve üzerinden 210 yıl geçmiş olan bu savaşın yaşandığı topraklar, bugün bir kez daha kanla sulanıyor. Üstelik bu toprakların daha önce gördüğü tek savaş, Napolyon’un imparatorluk rüyasını gerçekleştirmek için 1812 yılında açtığı savaş değil.

             Nitekim 1930’lu yıllarda çeşitli provokasyon ve hilelerle Almanya’da iktidarı ele geçiren ve inşa ettiği Nazi İmparatorluğu ile dünya liderliği seferine çıkan Hitler’in, başlattığı ikinci emperyalist paylaşım savaşının (İkinci Dünya Savaşı) önemli safhaları ile şiddetli çatışmaların yaşandığı topraklardır bu topraklar.

             Evet, 1812 yılında Çarlık Rusyası’nın, 1940’lı yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni oluşturan Cumhuriyetlerden biri olan Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’nin, bugün ise egemen Ukrayna ulusal devletinin hâkimiyetindeki topraklardan bahsediyorum.

            Maalesef yukarıda bahsettiğim Napolyon ve Hitler saldırılarının yol açtığı iki büyük savaşta, dışarıdan gelen saldırıya karşı omuz omuza çarpışarak yenilmez denen imparatorlukların ordularını yenen ve onların dünya hâkimiyeti rüyası gören imparatorlarını alt eden Rusya ve Ukrayna halkları, şimdi aynı topraklar üzerinde, iki devleti yönetenlerin, özellikle emperyalist yayılmacı ABD ile onun başını çektiği savaş örgütü NATO’nun kışkırtmalarına kapılmalarından dolayı birbirlerini yok ediyorlar. 

                 Bu nedenle, tarihte ikisi yukarıda belirttiğim işgallere karşı olmak üzere, birçok kez ortak vatanları için omuz omuza savaşmış ve başarıya ulaşmış iki halk, yüz yıllardır kâh tek devlet kâh ayrı ayrı ulusal devletler şeklinde yan yana yaşadıkları topraklar üzerinde şimdi birbirleriyle savaşıyorlar.

             Hâlbuki ikinci emperyalist paylaşım savaşının sona erdiği 1940’lı yılların sonundan 1990’lı yıllara kadar süren “Soğuk Savaş” döneminde tek devlet çatısı altında emperyalizme direnmeye ve sosyalizmi kurumsallaştırmaya çalışan Rus ve Ukrayna halkları, SSCB’nin dağılmasının ardından iki ayrı ulus devlet olarak yollarına devam ediyor olsalar da yüz yılların birikimi olan ortak bir geçmişe sahiptirler.

              Kuşkusuz görünürde bu savaş, iki komşu devlet arasındaki anlaşmazlıkların yol açtığı ve iki devlet arasında süren bir savaştır. Ancak gerek savaş öncesi gerekse savaşın başlamasından sonra yaşananlar, durumun hiç de öyle olmadığını ortaya koyuyor.

             Zira 1990’lı yıllarda SSCB ile başını çektiği Varşova Paktı’nın dağılmalarından sonra, emperyalist Batı’nın savaş örgütü NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair yazılı belgelere de yansımış olan sözlü taahhüdüne rağmen, sürekli Rusya’ya doğru genişlemesi ve Rusya’yı kuşatmaya alması, doğal olarak Rusya’nın güvenlik kaygısı yaşamasına neden oluyor.

             Kuşku yok ki, bu kaygının yol açtığı gerginlik Rusya-Ukrayna savaşının temel nedenidir. Daha açık bir ifadeyle, bu savaş; Rusya’nın batı sınırında, NATO ile arasında kalmış son ülke Ukrayna’nın NATO’ya alınmak istenmesinin kışkırttığı bir savaştır.

              Bu savaşı, 1950’li yıllardan bu yana dünyada yaşanan savaş, işgal ve tek tek ülkelerde dışarıdan kışkırtmalarla başlatılan iç çatışmalardan bağımsız değerlendirmek mümkün değildir. Yine bu savaşa yol açan önemli nedenlerden birisinin, dünyanın önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalacağı artık herkesçe bilinen enerji, gıda ve diğer birçok değerli kaynağı kontrole almak üzere, emperyalist merkezlerde geliştirilen taktiklerin sonucu olan bloklar arası çatışma olduğu asla göz ardı edilmemelidir.

               Tüm bu gerçekler görmezden gelindiğinde, iyi niyetle süren barış çabaları başarıya ulaşıp bu savaşı sonlandırsa da önümüzdeki yıllar için dünya genelinde hâkim olacak gerçek bir barışa ulaşılmış olmaz. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, katıldığı bir televizyon programında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının hedefinin ABD’nin egemen olduğu dünya düzenine son verme olduğunu belirtti. Lavrov, “Çünkü Washington, geçici kurallar dayatmak ve uluslararası hukuku ihlal etmek suretiyle, üstünlük sağlama politikası güdüyor.

                Özel askeri operasyonumuz, NATO’nun sınırsız genişleme perspektifine ve ABD ile Batılı müttefiklerinin dünya sahnesinde tam hâkimiyete yönelik arsız gidişine bir son vermeyi amaçlamaktadır” diye sözlerini sürdürdü. Bu tahakkümün, uluslararası hukukun ağır ihlalleri üzerine ve şu anda çok fazla abarttıkları ve duruma göre oluşturdukları bazı kurallar çerçevesinde inşa edildiğini söyleyen Lavrov, Rusya’nın Washington’un iradesine boyun eğmeyen önemli ülkelerden biri olduğunu da ifade etti.

               Lavrov, ayrıca Ukrayna ile görüşerek sorunu masada çözmek istediklerini ancak Ukrayna’nın görüşme masasında farklı, dışarda farklı davrandığını ve masada sunduğu önerilerden çark ettiğini, bunun ise süreci zora soktuğunu belirterek sorunun batının engellemelerinden kaynaklandığını açıkladı.

             Evet, savaşa karşı olmak ve onun bir an önce sonlanmasını istemek, bu uğurda çaba sarf etmek oldukça değerlidir. Çünkü savaşın bir an önce sonlanması, daha çok insanın ölmemesi, insanların yerlerinden yurtlarından kopmamaları, kentlerin yakılıp yıkılmamaları, tarihi ve kültürel zenginliklerin yok olmaması, doğanın tahrip olmaması demektir.

              Ancak onlarca yıldır, dünyanın değişik bölgelerinde sıcak savaşlara yol açan ve insanlara büyük acılar yaşatan savaşların, özel nedenleri üzerinden sağlanan önceki barış antlaşmaları gibi, bu savaşın sonlandırılması için imzalanacak barış antlaşması da dünyada sürekli bir barışı sağlamaya vesile olmayacaktır.

               Yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığım üzere, emperyalizmin azalmakta olan kaynakları kontrol etmeye dair yayılma ve hegemonya kurma politikası devam ettikçe, savaşlar devam edecektir. Dünya genelinde sürekli bir barışın tesisi için emperyalist bloklar arası çatışma konuları masaya yatırılmalı ve insanlığın ortak değerlerinin, dünyadaki tüm insanların ulaşacağı şekilde kullanılmasına dair tedbirlerin geliştirilip gerekli idari ve hukuki alt yapının oluşturulması gereklidir.

             Tüm bu nedenlerle, devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşı, emperyalizmin dünya hegemonyasına dair politikalarından bağımsız değerlendirilemez. Üstelik 30 yıllık egemen devlet olma tarihine sahip Ukrayna, 2000’li yılların başında gerçekleşen ve batılıların adına “Turuncu Devrim” dedikleri gösterilerden itibaren, paramiliter güçlerin yönetimi ele geçirdiği ve ırkçılığın hızla yükseldiği bir ülkedir.

             Kuşkusuz Batı’nın desteği ile yönetimdeki etkinlikleri artan bu güçlerin, Rus kökenli Ukrayna yurttaşlarının yoğun yaşadıkları, ülkenin doğu ve güneyine yönelik operasyonlar ve hatta katliamlar yaptıkları bilinen bir gerçektir. Bu saldırıların durdurulması ve Ukrayna iç barışının sağlanması için Rusya ile Ukrayna arasında, 2014 ve 2015 yıllarında Avrupa Güvenlik ve İş birliği (AGİT) adına, Almanya ile Fransa’nın garantörlüğünde imzalanan Minsk Anlaşmalarına uymayan tarafın Ukrayna olduğunu bilmeyen yoktur.

              Tüm bunlara rağmen, Rusya’nın savaşa başvurmuş olmasının doğru olduğunu söylemek mümkün değildir. İnsanların ölmesi, yerlerinden yurtlarından olması, korkuyla yaşaması, diğer canlıların zarar görmesi, doğanın tahrip olması gibi pek çok felaket sonucu vardır savaşların. Sebebi ne olursa olsun savaş başvurulacak bir seçenek olmaktan çıkmalıdır.

             Ve hiçbir savaş, savaş alanında bitmez. Sonuçta bir barış masası kurulur ve sorunlar konuşulup çözülür. Bu masa bu acılar yaşanmadan kurulabilmelidir.

                Bu savaş başlamadan önce ve başladıktan sonra, birçok devlet sorunun masada çözümü için iki devleti buluşturmaya çalışıyorlar. Görüşmeler oldu, olmaya da devam edecektir. Ancak ilginç gelişmelerde yaşanmıyor değil.

               Örneğin; çıkış noktası ticari iş birliği olan, yani askeri bir pakt olmayan, dolayısıyla sorunların çözümünde savaşa başvuracak askeri gücü bulunmayan, demokrasi, hukuk, temel hak ve özgürlüklerin korunması ile ticarette iş birliği yapmak üzere oluşturulmuş Avrupa Birliği’nin (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Bu savaş, savaş alanında kazanılacak” diyerek silahlı bir gücün temsilcisi ağzıyla konuşmakta sakınca görmedi.

            Doğrusu Borell’e, “AB ne zamandan beri militarist bir savaş örgütü oldu?” diye sormadan edemiyor insan. Bu açıklama Batı’nın derdinin Ukrayna halkının acı çekmesi olmadığını, asıl hedefin Rusya’yı Ukrayna’da bataklığa çekmek ve bunun içinde savaşın mümkün olduğunca uzamasını sağlamak olduğunun kanıtıdır.

            Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Borell’inin Kiev’in silahlandırılmasına devam edeceklerine yönelik bu açıklamasına karşılık, bu açıklamanın Avrupa politikasında “çok ciddi bir u-dönüşü” olduğunu belirterek tepki gösterdi.

               Kaldı ki NATO bu savaşı, bir yandan Doğu Avrupa’da bulunan Pakt üyesi devletlerin topraklarına silah yığma ve asker konuşlandırma fırsatı için kullanırken diğer yandan yıllardır tarafsızlık politikası izlemiş olan Rusya’nın komşuları İsveç ile Finlandiya’yı üye yapmanın aracı olarak kullanmaya çalışıyor.

               Tüm bunlar savaşa karşıymış gibi görünen ve savaşın mağdur ettiği Ukrayna halkı için timsah gözyaşları döken Batı’nın asıl hedefinin, Asya kıtasının zengin enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek üzere Rusya’yı kuşatma ve zayıflatmayı hedeflediğinin açık göstergesidir.

               Evet, her savaş, ona yol açan, özel nedenlerle başlıyor gözükse de aslında her savaşın bir arka planı vardır. Dolayısıyla savaşların arka planı deşifre edilip buna karşı tedbirler alınmadıkça, başlamış olan bir savaşın kendi özgünlüğü içinde sona ermiş olması gerçek bir barışa ulaşıldığı anlamına gelmez!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 15:20

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 15:20

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 15:20

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 15:20

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 15:20

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 15:20

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 15:20

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 15:20

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 15:20

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 15:20

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 15:20

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 15:20

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 15:20

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 15:20

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 15:20

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 15:20

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 15:20

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 15:20

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 15:20

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 15:20

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 15:20

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 15:20

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 15:20

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 15:20

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 15:20

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 15:20

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 15:20

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 15:20

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 15:20

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 15:20

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 15:20

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 15:20

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 15:20

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 15:20

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 15:20

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 15:20

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 15:20

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 15:20

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 15:20

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 15:20

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 15:20

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 15:20

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 15:20

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 15:20

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 15:20

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 15:20

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 15:20

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 15:20

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 15:20

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 15:20

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 15:20

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 15:20

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 15:20

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 15:20

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 15:20

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 15:20

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 15:20

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 15:20

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 15:20

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 15:20

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 15:20

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 15:20

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 15:20

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 15:20

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 15:20

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 15:20

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 15:20

Tüm Yazılar