Veli Beysülen
[email protected]

BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 13:43Bu Kavga Kayıkçı kavgası
Geçen hafta bu köşe de yayınlanan, "MİLLİ İRADE SADECE İKTİDAR MI?" başlıklı yazımda, 2007- 2015 yılları arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma metinlerini yazan AKP Ankara eski Milletvekili Aydın Ünal’ın Yeni Şafak gazetesinde ki köşesinde, “Miras Değil Alınteri” başlıklı, “Milletin ve mili iradenin önünde diz çökeceksiniz.” tehdidini içeren bir yazı kaleme aldığını ve TÜSİAD’a yönelik bu tehdidin asıl hedefinin muhalefetin tamamı olduğunu belirtmiştim. Aynı yazıda TÜSİAD’ın yıllardır iktidarın demokrasi dışı tüm uygulamalarına destek verdiğini vurgulamış ve kavganın sadece post kavgası olduğunu belirtmiştim.
Evet, kavganın post kavgası olduğu kesin. Zira TÜSİAD’ın sömürü ve talan çarkı ile yürüyen sistemin bekasına dair kaygıları var. Bu kaygılara sözcülük yapan ve iktidarı eleştiren sermaye örgütünün iki yöneticisi bir süre önce ifadeye götürüldü. Sermayenin elit kesiminin temsil edildiği TÜSİAD yöneticilerinin ifadeye götürülmelerinin, iktidar sermaye arasında kurulmuş olan hassas dengeye zarar vermemesi için iki taraf da özenli davranırken, Aydın Ünal’ın tehdit kokan bir yazı kaleme almasının asıl nedeni, TÜSİAD’dan hükumete yönelen eleştiriler değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile çalışma arkadaşlarının 19 Mart 2025 tarihinde gözaltına alınmalarının ardından milyonlarca insanın sokaklara dökülmesinden duyulan rahatsızlıktır.
Kuşkusuz Aydın Ünal’ın TÜSİAD yöneticilerinin mahcup bir şekilde karakola çekilmelerinin, 50 yıldan uzun bir süredir bu ülkede iktidarlar seçtirmiş, hükümetler kurdurmuş, hükümetler bozmuş, askeri ve sivil darbeler yaptırmış, elit sermaye örgütü yöneticilerinin ifadeye götürülmelerinin sermaye ile aralarını açacağını bilmemesi mümkün değil. Nitekim partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti döneminde sermayelerine sermaye katanlar kirli muhalefet anlayışını devreye alma çabasında” diyerek, durumu daha yumuşak bir şekilde geçiştirmeye çalıştı.
Evet, Erdoğan’ın bu açıklaması, yazlarımda sıkça vurguladığım AKP’nin en has sermaye partisi olduğu yönündeki tespitimi doğrular niteliktedir. AKP bu özelliği ile ülkeyi ucuz emek cenneti haline getirdi. Ülkenin yerüstü ve yeraltı zenginliklerini sermayenin talanına açtı. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren, halka ucuz mal ve hizmet sunsun diye kurulan kamunun elindeki üretim tesislerini özelleştirme adı altında sermayeye devretti veya kapattı. AKP tüm bunlarla TÜSİAD patronlarının sermayelerini çok büyüttü. Kuşku yok ki kaygının temelinde, iktidar-sermaye ittifakının el ele verip soydukları halkın patlayacak öfkesinden kaynaklanan korku yatmaktadır.
2 Nisan 1971 tarihinde kurulan Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları (ilk hali iş adamları) Derneği (TÜSİAD), 54 yıldır bu ülke siyasetinin yegâne belirleyicisidir. Zira TÜSİAD, 1960’lı yıllarda toplumsal uyanışın tetiklediği demokrasi mücadelesinin önünü kesmek üzere yapılan gerici 12 Mart 1971 darbesinin hemen ardından kuruldu. Kurulmasından önce, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişi ile karşılaşmış olan TÜSİAD bünyesindeki sermaye, 70’li yıllar boyunca işçi sınıfının yükselen mücadelesi karşısında büyük endişeye kapıldı ve karşı tedbirler geliştirmeye çalıştı.
DİSK’in öncülük ettiği sınıf ve kitle sendikacılığı ile işçi sınıfı, grev ve direnişlerle sermayeye korku salıyordu. Bu nedenle TÜSİAD’ı kuran sermeye, işçi sınıfı mücadelesine karşı birlikte hareket etmenin planını uygulamaya koymuş oldu.
12 Mart darbesinin ardından kurulan Nihat Erim hükümetini kutlayan ilk isim sermayenin sembol ismi Vehbi Koç’tu. Bu kutlama darbenin kimin için kime karşı yapıldığının işaretiydi. Sonraki uygulamalarda da görüleceği gibi darbe işçi sınıfına karşı sermayenin çıkarlarını korumak üzere yapılmıştı. Nitekim darbeden sonra ülkenin önemli kentlerinde sıkıyönetim ilan edilmesiyle birlikte, başta devrimci gençlik hareketi olmak üzere, sol sosyalist siyaset ile sendikal hareketi ezmeye yönelik operasyonlara hız verildi.
12 Mart darbesi, bugün demokrasi havarisi kesilen burjuvazinin gerçek yüzünün net bir şekilde göründüğü ilk darbedir. Nitekim 12 Mart faşist darbesi sürecinden güçlenerek çıkan TÜSİAD, 1978 yılında Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP hükümetine karşı tam sayfa gazete ilanları vermek suretiyle bir başka darbeye imza attı. Zira sermayenin halka nefes aldıracak politika ve uygulamalara tahammülü yoktu. Bu nedenle gazetelere ilanlar verdi ve CHP hükümetini hedef alarak sonrası için lehine olacak siyasi sonuçlar elde etti.
Bu yıllarda TÜSİAD'ın en büyük kaygısı işçi sınıfının örgütlülüğü idi. Bu örgütlülüğü kırması gerektiğini düşünen sermaye örgütü TÜSİAD, gazete ilanları ile indirdiği CHP hükumetinin yerine kurulan Süleyman Demirel Başkanlığındaki Milliyetçi Cephe Hükümeti eliyle istediği politikaları uygulamaya koydu. Özellikle yatırım yapmanın önünde engel olarak gördüğü karma ekonomik modelin tasfiyesi ve devletin iktisadi faaliyetlerden çekilmesi için bastırıyordu. Ancak demokratik hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı 1961 Anayasası bu hedefe ulaşmanın önünde engeldi. Dolayısıyla bu anayasadan kurtulmanın yollarını arıyorlardı. Bu nedenle, 12 Mart darbesinden daha sert, sonuç alıcı bir darbenin hazırlıklarını yaptılar. Bu hazırlıklar çerçevesinde 1970’li yılların ortalarından itibaren Türkiye ekonomik istikrarsızlık ve artan şiddetin yol açtığı kaosla adım adım 12 Eylül darbesine sürüklendi.
Öte yandan kapitalist sistem, 1970’li yılların sonundan itibaren dünya genelinde devletin küçülmesini esas alan, hakimiyetin serbest piyasada olduğu yeni ekonomik modele yani neoliberalizme geçiyordu. Elbette Türkiye’de bu geçişin hedeflendiği ülkelerden biriydi. Bu süreçte, Başbakan Süleyman Demirel ile müsteşarı Turgut Özal, 24 Ocak 1980 tarihinde bu geçişi sağlayacak programı açıkladılar.
Kuşku yok ki gerek işçi sınıfının örgütlü gücü gerekse sol sosyalist muhalefetin yaygınlığı, programın uygulanmasının önünde engeldi. 1980 yılında şiddet iyice tırmandı ve 12 Eylül 1980 tarihinde ordu üst kademesi yönetime el koydu. Bugün iktidarla demokrasi kavgası yapıyormuş görüntüsü veren TÜSİAD darbenin en büyük destekçisiydi. Elbette bu destek boşuna değildi. Zira darbenin ilk işi DİSK ve bağlı sendikaların faaliyetlerini durdurmak oldu. TÜSİAD’ın fikir babası Koç ailesinin büyüğü Vehbi Koç bir kez daha sahneye çıktı ve darbenin başı Kenan Evren'e yazdığı bir mektupla, “Emrinize amadeyim” diyerek, yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde bulundu. Kısacası burjuvazi 12 Eylül darbesinden pek memnundu. Nitekim TİSK başkanı Halit Narin'in, "Bugüne kadar işçiler güldü şimdi sıra bizde" sözleri de bunu kanıtlıyordu.
Daha önce de yazdım 12 Eylül faşist darbesinin görünen ajandası, tırmanan şiddeti durdurmak ve kardeş kavgasına son vermek olsa da görünmeyen esas ajandası, toplumsal uyanışın önünü kesmekti. Bir başka deyişle TÜSİAD, Türkiye’nin üye olduğu emperyalist saldırı örgütü NATO’nun karanlık dehlizlerinde yazılan plan dahilinde yaptırdığı 12 Eylül darbesi ile işçi sınıfının örgütlülüğünü kırdı. Bu süreçte tekçi Türk-İslam sentezine dayalı eğitimin önünün açılmasına destek veren TÜSİAD, ülkenin içine itildiği karanlığın baş sorumlusudur.
Öte yandan neoliberalizme geçiş programı olan 24 Ocak kararlarının mimarı Turgut Özal, TÜSİAD’ın talebiyle Bülend Ulusu başkanlığındaki darbe hükümetinde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak görev aldı. Burjuvazi, 1983 seçimlerinde aynı Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi'ni iktidara taşıdı.
Ekonomik krizler ve siyasi dalgalanmalarla geçen 1990’lı yıllarda, başta TÜSİAD, sermaye örgütleri, hükümetleri bir yandan özelleştirmelere zorlarken diğer yandan sosyal devleti hedefe koydular. Amaç, sosyal güvenlik ile sağlık alanlarının sermayeye kar sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesiydi. TÜSİAD aynı zamanda, esnek kuralsız çalışma biçimlerinin uygulanmaya konmasını talep ediyordu. İktidarların TÜSİAD’ın taleplerine uygun yeterli adımlar atmamaları üzerine, sermaye 2002 yılında muhafazakâr gelenekten gelen AKP’yi iktidara taşıdı.
23 yıldır ülkeyi yöneten AKP, sermayenin bir dediğini iki etmedi ve beklediği düzenlemeleri hayata geçirdi. Bugün sözde, iktidarı eleştiren TÜSİAD, ülkenin tek adam yönetimine geçişini destekledi. Demokrasinin vaz geçilmezi olan kuvvetler ayrılığı ilkesi yok edildi ve tüm yetkiler tek adamda toplandı. Tüm bunlar yaşanırken, iktidarın yanında saf tutan TÜSİAD’ın bugün iktidara yönelttiği eleştirilerin nedeni, pastadan daha büyük pay alma kavgasıdır.
TÜSİAD’ın açıklamalarında güçler ayrılığı ilkesine, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye yer vermesinin nedeni, iktidarın yandaşlarıyla birlikte sürdürdüğü baskı ve yağmanın büyük toplumsal tepkiye yol açmasından duyduğu endişedir. TÜSİAD esas itibariyle iktidarı daha ölçülü olmaya çağırıyor. Kısacası; demokrasi ve adalet sicili bozuk, darbelerin destekçisi, örgütlenme ve hak arama mücadelesinin karşısında yer almış sermaye örgütü TÜSİAD ile AKP arasındaki kavga kayıkçı kavgasıdır!
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 13:43
PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 13:43
ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 13:43
EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 13:43
BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 13:43
KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 13:43
KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 13:43
DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 13:43
Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 13:43
FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 13:43
ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 13:43
BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 13:43
2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 13:43
MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 13:43
Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 13:43
SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 13:43
KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 13:43
2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 13:43
Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 13:43
BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ!
26 Aralık 2022 13:43
74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 13:43
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 13:43
Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 13:43
PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 13:43
ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 13:43
SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 13:43
BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 13:43
ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 13:43
SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 13:43
CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 13:43
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 13:43
BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 13:43
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 13:43
DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 13:43
İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR?
05 Ekim 2022 13:43
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 13:43
6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 13:43
Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 13:43
ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 13:43
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 13:43
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 13:43
Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 13:43
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 13:43
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 13:43
KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 13:43
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 13:43
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 13:43
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 13:43
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 13:43
EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 13:43
GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 13:43
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 13:43
ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 13:43
SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 13:43
TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 13:43
YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 13:43
DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 13:43
DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 13:43
TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 13:43
Kimin savaşı?
09 Mart 2022 13:43
ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 13:43
HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 13:43
İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 13:43
ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 13:43
İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 13:43
HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 13:43
Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 13:43
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 13:43
Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 13:43
TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 13:43
YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 13:43
ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 13:43
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 13:43
KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 13:43
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 13:43
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 13:43
KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 13:43
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 13:43
KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 13:43
KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 13:43
Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 13:43
ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 13:43