ALTIN
 2.739,33
DOLAR
 33,9872
STERLİN
44,9484
EURO
 38,0601

 

 

Cumhurbaşkanı nihayet mecliste oylanan ve bir şekilde kabul ettirilen anayasa değişikliğini içeren yasayı onaylayarak 16 Nisan da referanduma gidilmesini onayladı.

16 Nisan’da yapılacak referandum; 15 yıldır hem de tek başına iktidarda olan AKP nin takkeli sarıklı cemaatlerle iç içe olan IŞİD ile birlikte sivil islamo faşist iktidarlarını daha da totaliter gerici iktidar yapmak amacıyla, Türkiye cumhuriyetini ve onun değerleri olan demokrasiyi laikliği özgürlükleri bilinçli ve planlı yok etme girişimlerini, kararlaştırılmış fiili yıkma girişimidir.

Bu sözde halkoylaması, cumhuriyetin kuruluş gayesine ve anayasanın ilk dört maddesine aykırıdır ve suçtur.

Asıl gaye halktan gizlenmektedir.

Sorun kimin başkan olacağıyla ilgili değildir. Kimin başkan olması da önemli değildir.

Sorun Türkiye’nin var olması ya da yok olması sorunudur.

Yani hiçbir şekilde değiştirilemez denilen ilk 4 maddenin başka maddeler içerisinde kaynatılarak değiştirilme ya da yok etme sorunudur.

 Düpedüz Sevr amaçlı, ülkeyi belirsizliklere taşıyacak, bir rejim değişikliği amaçlanmaktadır.

Öteden beri kabullenemedikleri kuvvetler ayrılığına dayalı, yasama, yürütme, yargıyı ortadan kaldırarak " tek adam “ ideolojisini hayata geçirmek istemekteler.

Bunlarla birlikte halkın özgür haber alma hakkı olan basının, kurumsal varlıkları özgürlükler insan hakları yok edilerek, yetkileri bir kişiye verilmek istenmektedir.

Çünkü 15 yıllık AKP iktidarı yasaları ihlal ederek, kurumsal devleti; “Ne istediler de vermedik!” diyerek, tarikat ve cemaatlerle işgale uğratmış ve sistemi de rejimi de allak bullak etmişlerdir.

Başata baş yöneticiler ve onların aileleri kendileri yanları yandaşlarının alayı yolsuzluklar hırsızlıklar içerisinde ki göl de boğulmak üzereler tek kurtuluşları var kendilerinin başkanlık sistemi ile kurtarabilmek. Kurtuluşları, R.T.E’ın başkan olmasına bağlıdır.

AKP nin meşru ve perde arkasında ki en yetkili insanları  “HAYIR” diyenleri diyecek olanları vatana ihanetle suçlayarak, korkutmakta sindirmek istemektedirler

Şu ara izlenen kirli politika ile bazıları 15 yıllık kirli siyasetlerini, 15 Temmuz Tiyatrosunu, bir darbe gibi göstererek, kamufle etmeye ve gerçekleri karartmaya çalışıyorlar.

Uluslararası ajanslarda ki haberlere ve sosyal medyada takip edildiği kadarı ile birilerinin ya da birileri ile birlikte birkaç kişinin bu tiyatrodan haberli olduğu ve bizzat planlayıcıları içinde yer aldığına dair, ciddi iddialar bulunmaktadır. Zaten uygulanma biçimiyle de, inandırıcılığa uzaktır.

Çünkü 15 Temmuz girişimi ya da kalkışması her ne ise alışıldık darbelere benzememektedir.

Ben 60 ihtilal inde gerçi çocuktum ancak hatırlıyor ve biliyorum ama 12 Mart muhtırasını 12 Eylül askeri darbeyi ve onlardan sonraki irili ufaklı darbe girişimlerini biliyor ve yaşadım.

15 Temmuza baktığımızda gerçekten bir gariplik var.

 Ne Türkiye’de, ne de dünyanın hiçbir yerinde; gündüz gözüyle, yönetenlerin tutuklanmadığı, ya da zarar görmediği hiç görülmemiş

Sözde darbeci askerlerin elindeki silahları kullanmadığı, polisin askeri rahatça derdest ettiği, iktidar yanlısı sivillerin, alanlara inerek askerlerin kafasını kestiği bir darbe görülmemiştir.

Daha da vahimi halen bu gün 15 Temmuz kalkışmasını kimin yaptığı kadrosunun kimlerden oluştuğu başı kim? kıçı kim? olduğu belli değil.

Darbe denilen olay daha devam ederken ihraç listeleri aynı gün çıkmış ve uygulamalara konulmuştur.

Aynı gün selalar  Türkiye genelinde ki 81 bin camide aynı anda okumaya başlatılarak olaya İslamcı bir kimlik giydirilerek, günlerce gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet edilmiş, karanlıklarda sabahlara kadar sözde darbe karşıtları “ sözüm ona “ demokrasi yürüyüşü “ ile bazı guruplar politize edilmiştir.

Malatya da duyarlı olan Alevi halkı tahriklere gelmeyerek Malatya valisinin de üstün gayretleri ile o günlerde yapılmak istenen provokasyonlar durdurulmuş olası alevi katliamlarının önüne geçilmiştir

Bir zamanlar “ hadi gel daha fazla hasret çektirme “ başta olmak üzere her AKP l inin birlikte metihler dizdiği Fethullah gülen bir anda en büyük düşman ve en büyük Terör örgütü oldu.

Bir dönemler ikiz kardeş gibi İkisi de, diğer tarikat ve cemaatlerle birlikte, açıktan değilse de alttan alttan cumhuriyete ve bağımsızlığımıza kastederek; “Birlikte yürüdük! Birlikte ıslandık!” şarkılarıyla cumhuriyeti ve onun değerleri olan demokrasi laiklik insan haklarını yok ederek yıkmaya çalışmaktadırlar. Asıl olan Bu kavga iki kişi arasında ki iktidar kavgası bu kavga rant kavgası.

 Her ikisi de, anayasa suçu işleyerek farklı cephelerden görünseler de esas olarak cumhuriyeti yıkmaya yok etmeye saltanatı totaliter İslamcı rejimi var etmeye çalışıyorlar.

Ortada bir gerçek var ki katledilmek istenen yok edilmek istenen asıl hedefi Türkiye Cumhuriyeti ve onun değerleri olan demokrasi laiklik çağdaş hukuk devletidir.

Aralarındaki iktidar mücadelesine rağmen, rejime yönelik saldırıları hala sürmektedir. O nedenle, kendilerini masum göstererek, F. Gülen’i günah keçisi ilan etmeleri tahkiye yapmaktan başka bir şey değildir.

Daha düne kadar,. ABD’de FETÖ yü ziyaret eden; A.Gül, B. Arınç, B. Bozdağ ve diğer AKP liler ve onların elinde mendili düşmeyen okudukça salya sümük olarak ta olsa ağlayan Hoca Efendileriydi. Kendi elleriyle polis, asker, savcı ve yargıç yaptıkları cemaatçi unsurlar, kendilerine yönelince feryat figan oldular. Şimdi de temizlemeye çalışıyorlar.

Görüldüğü gibi, resmi ve illegal tüm dinci yapılanmalar, birbirlerinden farksızdır.

Başkanlık zırvası, apaçık laik demokratik cumhuriyeti ve değerlerini yok etmek amaçlı, hırsızlık, yolsuzluk ve kirli siyasetin, üzerini örtmeye yönelik, anayasal suç işleme girişimini, meşrulaştırma çabasıdır.

16 Nisan gerçekten Türkiye’nin dönüm noktasıdır var olma ya da yok edilme oylamasıdır.

Mustafa Kemal Atatürk ün zorla temizlediği Osmanlı kırıntılarının yeniden kalkışma hareketidir

16 Nisan, Abdülhamit’in cumhuriyetle rövanşıdır.

Yani rejimsel bir öç alma referandumudur. O nedenle bu referandum Türkiye nin var olması ya da yok olması referandumudur. Kişi ya da kişiler değil ülke oylanmaktadır ülkesini sevenlere HAYIR lı olsun derim

 Nitekim daha şimdiden “HAYIR!” diyenlere baskı uygulanmaktadır

Şimdi kalkmışlar hiç utanmadan sıkılmadan halka dönüyor ve  “Evet deyin, terör bitsin!” diyorlar.

Gerçekten çok komik bir seslenme.

Madem terörü durdurmak elinizde ise 15 senedir neredesiniz?. Yazık değil mi? Yıllardır devam eden terör yüzünde yüzlerce binlerce askerimiz polisimiz ve sivillerimiz vatan evlatları genç yaşta toprağa düşürüldü. Hiç mi vicdanınız yoktur. Bu sözü diyenler demek ki terörün elebaşları ile birler birlikteler. Bu laf resmen iktidar çevrelerinin terörle iç içe liğin in itirafıdır.

Sonuç ortadadır. Başta en baştaki olmak üzere, tüm seçilmişler; gaflet, dalalet ve ihanet içindedirler. Parlamento yeminlerine sadık kalınmamıştır. Seçilmişler işlenen anayasayı ihlal suçuna elbirliğiyle katılmışlardır.

Ülkemiz şu sıralar içerde ve dışarıda zor günler yaşamaktadır. Ülkenin başkanlıkla uğraşacak ne vakti var ne de imkânı çünkü sorunlar çok boyutludur ve bunlar başkanlıkla aşılacak sorunlar değildir.

Sorunların çözümü laik demokratik çağdaş hukuk devletini savunan parlamenter sistemi daha da demokratikleştirerek siyasi partiler yasasını, seçim yasasını  %10 barajı yasasını demokratikleştirerek

Parlamenter sistem ile yönünü batıya dönerek dış ilişkilerimizi komşularımızla olan sorunları aşarak yolumuza demokrasi özgürlükler ve eşit yurttaşlık çerçevesinde birlik beraberlik içerisinde ülkemize bir zeval verdirmeden bu bayrakla yaşamaya devam etmemiz ülkemiz adına HAYIR LI olacaktır

Şu gün itibarı ile ülkemizde bir OHAL var ve onun içerisinde çıkarılan KHK lar var ve her türlü hukuksuzluk haksızlıklar devam ediyor. Zaten gerçek anlamda olaylara normal bir gözle baktığımızda OHAL yetkisiyle başkanlık arasında bir fark yoktur! Yani bu gün itibarı ile yasal ve meşru başkanlık değil ama yönetimsel olarak gayri meşru da olsa başkanlıkta olduğu gibi yönetiliyoruz.

Yine çıplak bir gözle bakacak olsak ülkeyi yöneten sözde bir hükümet ismen var mevcuttur ancak yapısal ve uygulamalar olarak Cumhurbaşkanının denetimindedir.

Başkanlık sistemini getirmek isteyen zihniyet şimdiden ettiği yemini de unutarak gayri meşru olarak ta olsa hükümeti kendi denetimine almıştır. O nedenle inisiyatifi olmayan hükümet de ülkeyi yönetmekten acizdir.

Yetkilerini yasalar gereği başbakana değil de başka birisine kullandıran iktidarın, ülkeyi yönetme ehliyeti kalmamıştır.

Bütün bunları gören yaşayan ülkemizde ki bütün halklar kan ve ölüm uykusundan uyanmalıdır.

Özgürlükçü bir demokrasi için Vatan için bayrak için halkların kardeşliği için laik demokratik çağdaş hukuk devleti için barış için faşizmi ezmek yok etmek için geleceğimiz için mutlaka bir araya gelmeliyiz.

 Bütün istek ve taleplerimizi HAYIRLARA havale ederek toplanmalı 16 Nisan günü bir olmalı iri olmalı diri olmalıyız Kİ kastedilmek istenen Türkiye Cumhuriyeti ve onun değerleri yaşasın yaşatalım.

HAYIRLI GÜNLER HEPİNİZİN OLSUN. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.