ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

İkinci dünya savaşı sırasında uygulanmakta olan savaş ekonomisi nedeniyle Almanya’da enflasyon canavarı öylesine bir hal almıştır ki zorunlu gıda harcaması için para yetiştirmenin olanaksız hale geldiği rivayet edilir. Bu konu enflasyon başlığı altında birçok iktisatçı tarafından İktisat kitaplarına da geçirilmiştir.

Sıradan bir Alman vatandaşı Marketten gıda, Fırından Ekmek almak üzere denkleştirdiği belli miktar Mark ile evden ayrıldığında dönüşte ancak zorunlu olarak alacağı ihtiyaç maddesinin yarısıyla yetinebiliyordu. Çünkü savaş harcamaları ekonomiyi öylesine çöktürmüştü ki enflasyon rakamları yıllık, aylık, günlük değil, anlık yükseliyor alman vatandaşı da Marketten Domates, soğan, biber aldıktan sonra cebinde fırından ekmek alacak para kalmadığı için eve ekmeksiz dönüyordu. Bir yandan savaş devam ederken diğer yanda yaşanan kaotik ortamda banka soyguncuları Mark yerine kasaları alıp götürüyorlardı. Çünkü kasanın eşya olarak değeri kasayı dolduran paradan daha yüksekti.

Bir zamanlar yaz mevsiminin başlamasıyla yoksul halk açısından aile bütçesini, makro ekonomi açısından enflasyon rakamlarını rahatlatan Domates ne yazık ki şimdi sadece iç ekonomiyi değil, baş ta Rusya olmak üzere dış politikamıza da teşne olmaktadır.

Şu an Türkiye ekonomisin de yaşanan tablonun ikinci dünya savaşı sırasında Almanya’da yaşanmış ekonomik tabloya benzeme ihtimalinin her geçen gün arttığını söylemek gerekiyor. Çünkü içeride demokrasiyi ortadan kaldıran otokratik rejimin ihdası için akla gelen her şey yapılırken, diğer yandan iç barışı da ciddi anlamda tehdit eden savaşçı dış politika ve bu politikanın gereği olan güvenlik harcamaları benzer bir felaketi kaçınılmaz kılacağa benziyor.

Bir yandan Rusya ile görüşülmekte olan ve bir bataryası 500 milyon dolar maliyeti olan savunma sistemi S 400 füze görüşmeleri, diğer yandan Kürt karşıtlığı üzerinden Suriye ve Irak içlerine daha kapsamlı askeri müdahale niyeti gibi savaş hazırlıkları yakın gelecekte yaşayacağımız felaketin 10 TL  yi bulan domates fiyatıyla sınırlı kalmayacağını  şimdiden   his etmemiz gerekiyor. Çünkü yaşanan kaotik süreç sadece gıda fiyatlarının artışıyla tanımlanabilecek bir olay olmamakla beraber ekonomik, sosyal ve demokratik tüm yaşam alan ve standardımızı çok daha sarsıcı biçimde etkileyecek gelişmelere gebedir.

Hiç kimse bundan sonra Türkiye’de işlerin toplumun demokratik tercihiyle yoluna girebileceğine umut bağlamasın.  Yakın geçmişte yaşanan referandum buna en iyi örnektir. Ana Muhalefet Partisi CHP liderinin ifadesiyle Yüzde 49 a 51 evet tercihi lehine bitirilen referandumda aslında çok daha yüksek oranda hayır tercihi olmasına rağmen YSK tarafından son dakika müdahalesiyle evet lehine bitirilmesine karşı ihtiraz amacıyla sokağa çıkılmamış olmanın asıl sebebinin  “karşı tarafın silahlı olduğuna”  bağlamış olmasını yaşanabilecek felaketin boyutunu göstermektedir.

Bir yandan yeni rejimin aparatı haline getirilen OHAL ve KHK ler le  sürdürülen sınırsız  hukuk dışı uygulamalarla on binlerce kamu çalışanının ihraç edilmesiyle yaşatılan kitlesel mağduriyetler, diğer yandan  aynı çizgide yürütülen  güvenlikçi politikalarla  yol açılan telafisi imkansız acıların  yakın gelecekte  son bulmayacağını göstermektedir.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.