Önce Başbakan Ahmet Davutoğlu MHP lideri Devlet Bahçeliye adeta nispet yaparak Varmısın Dersime gitmeye, buna cesaretin var mı? Türünden bir meydan okumayla biraz da tahrik içeren bir üslupla provoke ederek MHP liderinin milliyetçi ırkçı damarından girerek Bahçeli’yi Dersim seferine mecbur etti. Oysa Dersim halkıyla geçmişiyle, acısıyla kültürüyle hiçbir yakınlığı bulunmayan aksine her seferinde her zaman olduğu gibi Dersim değerlerine saldıran, aşağılayan, yok sayan Bahçeli Davutoğlu’nun gazına gelerek Dersimi ziyaret edeceğim kararına varması, dersim seferinde ısrar etmesi Dersimde bir infiale yol açacağı başından beliydi.
Bahçeli henüz Elazığ’dan yola çıkmadan Dersimde başlayan protesto gösterilerine karşı Polis her zaman olduğu gibi orantısız bir müdahaleyle halkın Demokratik tepkisini engellemeye çalıştı. Polis Valilik binasına doğru yürümek isteyen halka karşı basınçlı su, gaz ve plastik mermi kullanması, göstericilerinde polise taşla karşılık vermesi, çıkan olaylarda birçok göstericinin yaralanması bu gereksiz ve faydasız polemiğin sonucu olmuştur. Her şeye rağmen ciddi bir olayın yaşanmamış olması sevindiricidir.
Devlet bahçeli Elazığ’dan beraberinde getirdiği Ülkücü gurupla Şehir merkezine girmeden şehir dışında bulunan valilik binası önünden, Dersim halkına ve acı geçmişine yönelik yaptığı hakaret atışları 1938 de yaşanan katliamı hatırlatmaktan ve halkı rencide etmekten başka hiçbir işe yaramadığı gibi MHP nin de bu geziyle Dersim halkına dokunma ya da iyi niyet gösterme gibi bir çaba içerisinde olmadığı görülmüştür.
MHP lideri programına aldığı Cem evi ziyaretiyle birlikte halkla buluşma zemini dahi bulmadan halkın tepkisi üzerine Dersimden ayrılmak zorunda kalması bu efelenme ziyaretinin amacına ulaşmadığını göstermektedir.
MHP liderinin Valilik önünde yaptığı hakaretamiz konuşma devlet geleneğinde olduğu gibi düzen içi siyasi partilerinde de de, halka karşı işlenen ağır suçlar konusunda her hangi bir nedamet ve değişimin yaşanmadığını göstermektedir. 1937 dersim katliamıyla ilgili Seyit Rıza Şahsına yönelik sarf edilen “bölücü terörist “ifadeleri bu geleneksel tutumu ifade etmektedir.
Dersim Katliamıyla ilgili olarak gerek Dönemin Başbakanı Şimdiki C Başkanı R Tayip Erdoğan’ın, gerekse şimdiki Başbakan Ahmet Davutoğlunun Helalleşmeden uzak sözel özür nameleri dersim halkının beklentilerini karşılamaktan uzak olmakla birlikte bu tarihsel acı üzerinden çirkin bir düelloya dönüştürülmüş olması MHP liderinin hakaretleri kadar incitici olmaktadır. Çünkü her iki tarafında dersim ile ilgili yaklaşımı dersim katliamı ve soykırımı ile yüzleşmek yerine AKP açısından Dersimli olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu siyaseten hırpalamak MHP açısından da Miliyetçi ırkçı siyaseti icra etmekten öteye geçmemektedir.
Dersim halkının acısını paylaşmak bu acılar üzerinden siyasal fayda devşirmek yerine halkın maddi ve manevi beklentilerini karşılayan ciddi bir özür ve o özrün “literatür
deki” bütün gerekliliklerini yerine getirmekle mümkündür. Yani Tüm dersim halkı şahsında Seyit Rızanın Büstü önünde diz çöküp özür dilemekle beraber gereğini yerine getirerek ciddi bir helalleşmeyi sağlamaktır.
Bunun gerisinde kalan bütün yapmacık özür nameler ve efelenmeler yarayı yenilemekten, dersim halkını incitmekten öteye geçmeyeceği gibi, bu ucuz polemik sahiplerinin siyasal sığlığını göstermekten başka bir yararı da olmayacaktır.