ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

Geçen gün Cumhurbaşkanı ASKON genel kurulunda kürsüden  yaptığı sert konuşmada Sözü Gezi olaylarına getirerek “Polisimiz vatandaşı mı öldürdü silah mı çekti.” diyerek adeta polisin meşru müdafaa yaparak kendini koruduğunu, polis  kurşunlarıyla öldürülen insanları görmezden gelerek polis tarafından yapılan infazları meşrulaştırmaktaydı.

Oysa AKP iktidarı döneminde sonu cinayetle bitmemesi  olanaklı   farklı toplumsal olaylarda polisin orantısız güç kullanması sonucunda  onlarca kişinin yaşamını yitirdiği,121 kişinin  faili meçhul cinayete kurban gittiği, sadece 6-8 ekim Kobani olaylarında çoğu  güvenlik görevlileri tarafından 45 ten fazla insanın öldürüldüğü, en son Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde polis tarafından infaz edilen Rojhat ÖZDEL’in cenazesi orta yerde dururken, Cumhurbaşkanının Sermeye kurumlarının genel kurularında “polisimiz vatandaşı mı öldürdü” sözü insan zekası ve hafızasıyla alay etmekten başka hiçbir anlam ifade etmemektedir.

 Cumhurbaşkanı tarafından yapılan bu açıklamanın  genel kurula katılanlar tarafından  ayrıca  hararetle alkışlanması  insan zekasıyla birlikte insan vicdanının da akamete uğratıldığı görülmektedir.

Toplumsal olaylarda ölenlerin çoğunun katil zanlısı polislerin cezasızlık zırhı altında serbest bırakılması toplumsal olaylardaki infaz sayısını artırdığını, dolayısıyla bu cinayetlerin bir ölçüde güvenlik gerekçesiyle meşrulaştırılmaya çalışıldığını görmekteyiz.

En temel İnsan Hakkı olan yaşam hakkına yönelik ihlaller her geçen gün daha da artış gösterirken gerek  gezi protestoları, gerekse Lice, Yüksekova ve diğer tüm toplumsal olaylar sırasında öldürülen  şahısların katil zanlısı polis ve diğer gövenlik görevlilerinin serbest bırakılması Hukuk sistemine dair  güveni de tamamen ortadan kaldırmış, toplumda infafal yaratmıştır.

“Kamuoyunun gözleri önünde yaşanan pek çok ölüm,cezasız kalmaktadır. Kamu görevlisinin faili olduğu bir ölüm varsa,ceza yoktur algısı kamuoyunda artık yerleşmiş bir kanaattir.oysa ölümü cezasız kılmak en otoriter rejimlerde bile kabul edilemez!

“Adalet  mekanizmasının, yaşam hakkı ihlallerinde maktulün değil failin lehine işletilmesini olağanlaştırmak tüm yurttaşların yaşam hakkının tehdit altında olduğunu gösterir. Zira insan hakları ihlallerine yönelik cezasızlık, ihlalleri adeta teşvik eder hale geldiği için  ne yazıkki uyurttaşların can güvenliği ciddi risk altına girmiştir.”

Birkaç örnek vermek gerekirse; Roboski katliamı üzerinden  3 yıla yakın  zaman geçmesine rağmen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili takipsizlik kararı vererek dosyayı   Genelkurmay Başkanlığı  Askeri Savcılığına gönderdi.

Medeni Yıldırım/Lice Diyarbakır  Lice Kaymakamı yaptığı açıklamada Jandarmanın havaya ateş açtığını göstericilerin birbirlerine ateş açmış olabileceğini ileri sürdü.

Etham Sarısülük/Ankara 1.6.2013  günü gezi olayları kapsamında Ankara Kızılay’daki gösteride  polis kurşunuyla başından  ağır yaralanarak daha sonra yaşamını kaybetti. MOBESE kamerası görüntülerinin incelenmesiyle kimliği belirlenen polis serbest bırakıldı.

Abdullah Cömert/Hatay 03.06.2013 günü gezi parkı eylemi sırasında  yaşamını yitirdi. Polis tarafından öldürülen Abdullah cömert’in  failleri yakalanamadı.Bu köşede tüm örnekleri yazmanın imkanı bulunmamaktadır. Ancak bu örnekleri olabildiğince çoğaltmak mümkündür. Cumhurbaşkanı bu ölümleri ASKON genel kurulunda olduğu gibi meşrulaştırdığı sürece biz bu cinayetleri hep izlemeye  devam edeceğiz galiba.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.