ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

"Büyük Taşkesen'de Maviye benzerliği yoktu.

Küçük Daşdevirende Yezit benzerlikleri var."

Âşık Firkani

Bu gün " Muharrem Ayı"nın ilk günü.

Alevi yurttaşlar inançlarının gereği olarak oruç tutarlar,

Bir tür "yas"a girerler.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası;

Devletin tanımını yaparken.

"Türkiye devleti bir cumhuriyettir."

Hemen ardında da Cumhuriyetin niteliğini belirlerken;

Türkiye Cumhuriyeti..........."Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" denilmektedir.

Laik devlet ne demektir.?

Laikliğin, felsefi, siyasi ve hukuki anlamları aynı değildir.

Siyasi olarak: Siyasi iktidarın dini kudretten ayrılmasıdır.

Hukuken; Devlet ile dinin birbirine karışmamasıdır.

Felsefi bakımdan, laiklik iman ve inanç yerine, aklın hâkimiyetini kabul eden bir anlayıştır.

Demokrat olanlar, cumhuriyeti ve "demokrasinin olmazsa olmaz"ı laikliği bu şekil ve tanımıyla içselleştirmiştir.

"Mürteci"ler cumhuriyetin laik biçimini hiç sindiremediler.

Uzun erimli "yer altı" çalışmaları yaparak "kindar ve dindar"kadrolar yetiştirdiler.

Mürteciler yerelde ve genelde iktidar olunca Devletin laik şeklini ya mantıklarına göre yorumladılar veya "laik"liği rafa kaldırdılar

Laik devleti, Yasal olarak olmasa bile eylemde "Suni İslam devleti " haline getirdiler.

Ramazanda iftar çadırları kurmak, iaşe dağıtmak dini kural haline getirildi.

Ramazanda kim oruç tutar?

Suni islam'ı benimseyenler, yani suni yurttaşlar.

Saygılı olmak lazım

Peki, Türkiye Toplumu tek dinli mi?

Hayır.

Başka dinde olanlar var. Aleviler var. Ateistler var. Ama bu saydıklarımın tümü, Türkiye Cumhuriyetinin laik yaşayan vatandaşlarıdır. Onlara da saygı göstermek gerekmez mi?

Çok inançlı bir ülke olmamıza rağmen,neden bir inanca hizmet ediliyor.?

Onları o halleriyle bir yana bırakalım,

Peki

Demokrat geçinen, "sosyal demokrasi”den ilince mangalda kül bırakmayan Belediye başkanlarına ne demeli.?

Sosyal Demokrat belediyeler "Sosyal belediyecilik" politika ve program üretemeyince AKP belediyelerinin ilkel ve talancı Siyasetini taklit etmeye başladılar.

Bir zamanlar, siyasi argüman olarak Aleviliği kullanan eski Belediye Başkanı Büyük Taşdelen'in oğlu Şimdiki Belediye başkanı küçük Taşdelen de "Suni argümanı "nı kullanıyor.

Camiler temizleniyor, bakımı yapılıyor ve Ramazanda "İftar Çadırları" kuruluyor.

Küçük Taşdelen'e ait

bir basın bildirisini paylaşalım.

Önce Çankaya'yı "Sosyal Belediye"ciliğin kalesi olarak tanımlıyor.

Ve devam ediyor.

"Sosyal Belediye"ciliğin kalesi olarak, 2016 yılında da önceki yıllar gibi Ramazan Ayı boyunca verdiğimiz iftarlarda yüzlerce Çankaya'lıyı "Kardeşlik Sofrası"nda buluşturduk.

Geçtiğimiz dönemde 280 bin kişiyi iftarda ağarlarken, 2016 yılında 150 bin kişiyle paylaştık. Genelinde dört ayrı noktada

kurulan "iftar çadırlarına" ilği büyük olmuştur."

Bu belediye Başkanı kimin hakkını kime veriyor.

Benim, senin, onun verdiği vergiler lle kimin ibadetine hizmet ediyor.

Bu gün Ankara'nın bir bölümünü gezdim. Muharremin birinci gününde Oruç tutan Alevi Yurtaşlar içim kurulu "İftar Çadırı" göremedim.

Sevgili Doğan Taşdelen, acaba ağzını doldura doldura oğluna "keklik" senin İ Melih Gökçek ile farkın ne diyebiliyor mu?

O diyemiyorsa ben diyeyim.

Bre KEKLİK,

Sana ne kimin nasıl ibadet ettiği, ne yediği, ne içtiği?

Mürtecilerin henüz tam yozlaştıramadığı çocuklarımıza Batı Klasiklerini dağıt.

Kent merkezlerinde, Müzik resim, tiyatro, spor etkinlikleri düzenle.

"Kardeşlik Sofrası" palavrasına önce kendini inandır.

**************

CHP "DÖL YATAĞI"NI YİYEN

İNEK'E BENZİYOR

 

CHP Kongre sürecini başlattıktan bu yana ilginç hikâyeler dinliyoruz. "Demokratik kuralları uyuyoruz" palavralarıyla eşi görülmemiş oyunlar oynanıyor. Büyük olasılıkla Genel Başkana da yanlış, eksik bilgiler veriliyor.

Örneğin Bir mahallede İlçe Kongre Temsilcileri ve Önseçim Delegeleri seçiliyor.

O Mahallenin Üye sayısı 1888,

İlçe Kongre Temsilcisi sayısı 33,

Ön seçim delege sayısı 238.

Bu seçimi gerçekleştiren üye sayısı 230.

Yani 230 katılımcı ile 238 temsilci seçilmiş..

Katılım oranı: % 12.18

1658 üye bu çalışmaya katılmamış, katılamamış veya çeşitli fetbazlıklarla katılması engellenmiştir.

Bravo böylesi demokrasiye!

Bravo böylesi başarıya.!

Merak eden olursa Mahallenin adını ve benzer birçoğunun hikâyelerini yazabilirim.

Bu, bir yıl önce yazmış olduğum bir yazıdır. Perşembenin gelişini görmüştüm.

CHP "Döl yatağı "nı

YİYEN İNEK'E

BENZİYOR

Duygusal CHP'li dostlarımın bu yazıyı okurken burun kıvıracaklarını, üfleyip püfleyeceklerini biliyorum.

Önce inek meselesini anlatmam lazım.

Köyde yaşayanlar, hayvancılık yapanlar bilirler.

İnek doğum yaptıktan sonra, sahipleri nöbet tutar.

Ben de bir inek doğumuna tanıklık etmiştim. Sağlıklı bir doğum olmuştu.

Yeni doğmuş yavru, ayaklarının üstünde durmaya çalışıyordu.

Fakat sahipleri, ineği yavrusuyla baş başa bırakmak niyetinde değillerdi.

Tamam dedim. Artık ne bekliyorsunuz? Bırakın inek, yavrusuyla birlikte kalsın, sevsin, yalasın.

"Hayır" dediler.

"Daha 'döl yatağı' düşmedi"

-Olsun, siz düşürmezsiniz ya, inek düşürüyor. Hayvanı "kendi haline" bırakın.

"Hayır, kendi haline bırakırsak inek 'döl yatağını' yer.

-Yerse yesin zararı olur mu?

" Zararı olur. İnek verimden düşer.

Senin anlayacağın inek süt vermez. Onun için "döl yatağı" düşünceye dek bekleyeceğiz ineğin yemesini engelleyeceğiz ki, verim sağlayabilelim." dediler.

Verim denilince akan sular durur.

Düşündüm.

CHP'nin evlatlarını, İneğin de "döl yatağı" nı yemesi

arasında bir benzerlik buldum.

Eylemleriyle verimsizleşiyorlar.

Koca CHP,

Meclisi oluşturan CHP,

Cumhuriyeti kuran CHP,

Saltanatı yıkan CHP,

Hilafeti savuran CHP,

Laikliği getiren CHP.

60 lı yıllarda "Ortanın Solu"

70 li yıllarda "Demokratik Sol" diyebilen CHP.

Bir avuç "mürteci " nin karşısında nasıl da acze düşmüş,

Nasıl da kimliksizleşmiş,

Nasıl da sağa sola savrulup duruyor.

"İç İktidar"ını tahkim etmek için nasıl da "kötü siyasi ithalat" yapıyor.

Evladını o kadar tüketmiş ki,

Cumhurbaşkanlığına,

Başkent Belediye Başkanlığına,

Önemli yerlerin Milletvekili adaylığına,

Parti yönetimindeki yapılanmaya aday bulamıyor,

"sağcı" ları "dincileri taşıyor.

Değişen dünyayı, gelişen teknolojiyi, doğru okuyamıyor, doğru yorumlayamıyor, uygun politikalar üretemiyor.

Düzen partileri gibi,

Din,

Mezhep,

Irk,

Cinsiyet,

Renk üzerinden siyaset yapıyor.

Biliyorum,

Mustafa Kemal'in,

İnönü'nün,

Ecevit'in kemikleri,

Yekta Güngör'ün, Alp Kuran'ın, Yücel Akıncının, Sencer Güneş soy’un, Taylan Benli' nin, Kamil Aşanın, Yalçın Dağüden, Kazım Kolcuoğlu' nun, Ahmet Ketencinin daha nice parti emekçilerinin de yüreği sızlıyor.

Ey CHP'ye emek verenler;

Önemli zamanlarda partinizde nöbet tutun.

Sahip çıkın ki,

Parti;

Evlatlarını yiyerek verimden düşmesin.

 

Not: En acımasız eleştiriye dahi hazırım.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.