ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

    Sayın Cumhurbaşkanı; pişmanım. Bölgenin en önemli halklarından ve devletlerinden birinin lideri olarak zat-ı âlinize, Kürtlerin yüz yıldır maruz kaldığı katliamların, baskıların sona ermesinde rol oynayabileceğinize inandığım, size bu konuda güvendiğim için pişmanım.

    Pişmanım çünkü Kürdistan referandumu sürecinde yaptığınız açıklamalar, kullandığınız üslup, hiçbir şekilde Kürtlerle Türkler arasında kardeşliğe, dostluğa ve barışa hizmet etmiyor.

   Daha ilk günden, Kürdistan'da halkın yüzde 92'sinin desteklediği bağımsızlık referandumunu 'gayrımeşru ve rezalet' ilan ettiniz. Neden Sayın Cumhurbaşkanı? Sizin 'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' referandumunda aldığınız yüzde 51.4 oy meşru oluyor da Kürdistan halkının kendi kaderini tayin için verdiği yüzde 92’lik ‘Evet’ oyu neden gayrimeşru oluyor?

Kürt olduğumuz için mi?

    Kürdistan'a yaptırımlardan söz ediyorsunuz. İlk aşamada 'TIR'lar Kuzey Irak'a çalışmadığı anda bunlar, yiyecek, giyecek bulamayacaklar' diyorsunuz. Tarihin en eski haklarından birini, Kürdistan'ı açlıkla, Kerbela ile mi tehdit ediyorsunuz? Kürt halkının rızkını siz mi veriyorsunuz?

Unutmayın Sayın Cumhurbaşkanı, Kürt halkının tarihi, açlık tehditleri, katliamlar ve sürgünlerin tarihidir. Kürt halkını açlıkla korkutacağınızı mı sanıyorsunuz?

    Sonra, 'vanayı kapatmakla' tehdit ediyorsunuz? Bağdat'ın itirazlarına rağmen Kürt petrolü Ceyhan'a gönderilir ve oradan gemilerle -kimindi o gemiler?- Meksika körfezine kadar dolaşırken neden kapatmadınız vanayı? Sattığınız Kürt petrolünün paraları nereye gitti? Bağdat'ın itirazlarına rağmen paralar Halk bank’a yatarken vanayı kapatmak aklınıza neden gelmedi?

    Sayın Cumhurbaşkanı, 'En kötü günlerinde yanlarında olduk. 'Yanılmışız' diyorsunuz. Esad sizi aldattı, Netahyahu aldattı, Obama aldattı, en son da Sayın Barzani mi? Nasıl oluyor da bu kadar kolay aldatılıyorsunuz? Hayır Sayın Cumhurbaşkanı, Kürdistan ve Başkanı Barzani sizi hiç yanıltmadı. Ama siz belki de başkanlık yolunda ihtiyaç duyduğunuz oylar için, Kürdistan halkını aldattınız.

    Şimdi, 'Bu ülkeye ihanet etti' dediğiniz Sayın Mesud Barzani'yi seçim dönemlerinde 'Başkan' sıfatıyla Kürt illerine siz davet etmediniz mi? Miting meydanlarında birlikte 'Megri Megri' söylerken Sayın Barzani 'Kürdistan Başkanı' değil miydi? Desteğine ihtiyaç duyduğunuz günlerde Ankara'da göndere çekilen Kürdistan bayrağı şimdi mi gayrimeşru oldu?

     Kürdistan'la Türkiye arasında kurulan bütün köprüleri yakmakla tehdit ediyor, askeri seçeneğin masada olduğunu söylüyorsunuz. Kürdistan'ı BAAS'tan sonra şimdi de siz mi bombalayacaksınız? Peşmerge ve Kürdistan halkıyla, Kürdistan'da Kürt hükümetinin izniyle konuşlu bulunan Türk askerleri mi savaşacak? Yoksa her fırsatta Türk ordusu ile savaşacağını açıklayan Heşdi Şabi ya da Türk askerlerini diri diri yakan IŞİD'le mi ittifak edeceksiniz?

   Hatırlayın Sayın Cumhurbaşkanı, Kürdistan'da Türk askeri ile Peşmerge'nin kanı birbirine karıştı. Peşmerge ve Türk askeri kan kardeşi oldu.

    Sayın Cumhurbaşkanı, 'Kredi veriyoruz. Sen kalkıp, böyle bir adımı atarken, 'soralım' demiyorsun' diyorsunuz. Kürdistan, kendi kaderini tayin hakkı için icazet mi alacak? Türk halkı icazet mi aldı?

Sayın Cumhurbaşkanı, kendi ülkenizdeki iç barış için hep yardım ve destek istediğiniz Sayın Barzani, bağımsızlık referandumunu sizden icazet almadığı için mi 'hain' ve yeniden 'aşiret reisi' oldu.

    Sayın Cumhurbaşkanı; Ben bu dünyaya bir mülteci olarak geldim, hep bir mülteci olarak yaşadım, belki de mülteci olarak öleceğim. Ama benim çocuğum, Kürdistan'nın çocukları artık mülteci olarak değil özgür bir ülkede yaşayacaklar.

    Sayın Cumhurbaşkanı, Türkler ile Kürtler, Türkiye ile Kürdistan arasında zor inşa edilen güven, kardeşlik ve barış köprülerini yıkmayın. Kürdistan ile Türkiye arasına düşmanlık ve nefret tohumları ekmeyin. Hep söylediğiniz gibi, 'musalla taşında başkan değil, er kişi niyetine diyecekler'

'Er kişi' olun...

Rebwar Kerim Weli / Rudaw

Biraz olsun vicdan, vicdan, vicdan!...

 

İki kamu görevlisi, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça...

Haksız yere görevlerinden uzaklaştırılıp açlığa mahkûm bırakıldıkları için açlık grevi yapıyorlar.

Sonra?

Vay! Sen misin açlık grevi yapan? diyor, hapse atılıyorlar!..

O da yetmezmiş gibi adil bir yargılanmanın olmaması için her türlü yola başvuruluyor...

Artık yeter, insanlığımızdan utanıyoruz!..

Gök dökülecek tepemize!..

Biraz olsun vicdan, vicdan, vicdan!...

******************

Bilmem yeterince anlaşıldı mı?

 

"ABD’de Dünya Yahudi Konseyi ile bir görüşme yaptığını anlatan Erdoğan: “Bize Netenyahu ile münasebetleri sordular. Ben de kendilerine dedim ki, her şeyden önce bir münasebetin kurulması için Türkiye ile ortak paydada buluşmak lazım. Önce kendilerine söyleyin nereden çıktı bu Kuzey Irak Yerel Yönetimi’nin attığı adımı desteklemek? Bunu kendilerine söyleyin önce bunu gözden geçirsinler. Bunu gözden geçirmedikçe atacağımız birçok adımı da İsrail ile atamayız."

(Karar Gazetesi)

Hala anlamayan varsa biraz tefsir edelim: Yani burada asıl kötü olan İsrail değil, Kürtler. Dolayısıyla Kürtler İsrail ile ilişki kurdukları için kötü değiller, bilakis İsrail Kürtlerle ilişki kurduğu için kötü oluyor!..

Bilmem yeterince anlaşıldı mı?

******************

Helal - haramı Allah değil de "âlimler" belirleyince böyle oluyor işte...

 

Suud' da kadınların araba kullanmaları yasak olunca hali vakti yerinde olanlar da karılarına şoför tutuyorlar.

Sonra ne oluyor?

Araba kullanmaları haram olan kadınlar, dışarı çıktıklarında mecburen erkek şöförleriyle gidiyorlar!..

Peki, sonrası?

Ben ne bileyim; sonrası kiraz bahçesi!

Galiba baktılar olmuyor, şimdi, pardon yani 2018 Haziranından sonra kadınların da araba kullanmaları "helal" oldu!

Niye şimdi değil de 2018 Haziran'ı? O da bilinmiyor.

Herhalde şoförlerin psikolojisini düşünmüşlerdir!..

Helal - haramı Allah değil de "âlimler" belirleyince böyle oluyor işte...

**************

Şimdiden olacaklar belli gibi...

Bir taraftan Türkiye, ilişkileri tekrar tamir edilmez düzeyde bozacak en olmadık sözler sarfedip bu yönde pratik adımlar atarken, diğer taraftan Rusya Kürdistan'ı tanıyacağına dair güçlü işaretler veriyor.

Bu da gösteriyor ki; Türkiye elinin altındaki nimeti düşüncesizce tepmekle uğraşırken, bu arada Rusya, Suriye ve İsrail üzerinden Kürdistan petrolünü Akdeniz'e indirerek dünyaya pazarlayacak.

Biz de her zaman ki gibi "üst akıldan", emperyalizmden yine bahsedip duracağız.

En büyük düşmanımızın akılsızlığımız olduğunu anlayana kadar mezarımızda otlar birkaç karış büyümüş olacak!birkaç karış büyümüş olacak!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.