Hiç bir politik, sosyal ve toplumsal sorunun şiddet seçeneği üzerinden çözülmesi mümkün değildir. Sorunlar şiddetle daha görünür hale getirilebilinir, geçici bir süre için bastırılıp veya ötelenebilir, ancak hiçbir zaman siyasal, ekonomik, sosyal sorunlar ret ve inkâr edilerek, görmezlikten gelinerek veya cebri yöntemlerle bastırılarak kökten çözülemez
Şiddet olgusu gerek hayvanlar âleminde, gerek se insanlar âleminde olsun varoluşlarıyla birlikte yaşanan bir olgudur. Hayvanlar âlemindeki şiddet kavramıyla insan topluluklarındaki şiddet kavramını birbirine karıştırmanın çok akla yakın bir durum olmadığı kanaatindeyim. Hayvanlar âlemindeki “et obur ile ot obur ilişkisi çerçevesinde yaşanan şiddet döngüsünü doğal yaşamın ve ekolojik dengenin bir gereği olarak görmek mümkündür, Çünkü hayvanlar âleminde hayvan türlerinin devamlılığı doğanın bu acımazsız kuralı üzerine inşa edilmiştir.
Ancak İnsan topluluklarında benzer bir zorunluluğun bulunmaması, inanç sistemimizdeki insanın “Eşrefi mahlûk” olarak yaratılmış olması, insanın insanla ilişkisini düzenleyen disiplinin hayvanlar âlemindeki doğal yaşam kavgasına benzer kendi türüne karşı acımazsız bir şiddet uygulamasının anlamsızlığı insanı daha hümanist ve ahlaki tutum alma sorumluluğuyla karşı karşıya getirmektedir.
İnsan hakları açısından en zayıfından en güçlüsüne kadar bütün insanlar hukuk önünde eşittir. Bütün ahlaki, İnançsal, insani, evrensel kural ve normlar insanların bir arada sahip oldukları hakları özgürce kullanma temeli üzerine doğmuştur. Ancak var olan bu kurallara rağmen insanlık tarihi haksızlıklar, öldürmeler ve zorbalıklarla doludur. Bu nedenle şiddet insan toplulukları için her zaman var olan bir olgu olmuştur. Birçok bilim dalı aşısından da (Hukuk, Psikoloji, Antropoloji, siyaset, sosyoloji) araştırma konusu olmuştur.
Şiddet kavramı çağdaş Fransız sözlüklerinde a) bir kişiye güç veya baskı uygulayarak isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak. B) duyguların kabaca ifade edilmesi c) bir şeyin karşı konulmaz gücü. D) bir eylemin hoyrat yapısı gibi ifadelerle tanımlamaktadır. Yapılan bu tanımlamalar şiddetle ilgili algılarımızı da tarif etmektedir.
Terörizm ve şiddet ilişkisi 1974 Britanya terörizmi önleme yasası “ bu yasaya göre terörizm siyasal amaçlı şiddet kullanımıdır” denmektedir. Nicklaus 1980.295)
Şiddetin teorik tanımı ne olursa olsun pratik sonuçları insan topluluklarının yaşamlarında derin travma ve acılara yol açtığını hepimiz görmekte ve yaşamaktayız. Kişiler arası şiddet, aile içi şiddetten tutun, devletlerarasında yaşanan şiddettin her türü 21 Yüz yılda yani gönümüzde hala yoğun bir biçimde yaşanıyor olması insanlığın ortak ayıbı olarak değerlendirilmesi ve mutlaka bir an önce vazgeçilmesi gereken bir olgu olarak yaklaşılması gerekiyor.
Ülkemizde de aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet Kürt sorunu ekseninde yaşanan karşılıklı şiddet kısır döngüsü yaklaşık otuz yıllık bir acı ve kanama pratiğini taşımasına rağmen sorunun çözümünü bir yana bırakın sorunu kangrenleştirerek daha da büyümesine yol açmıştır. Dolayısıyla yaşanan sorunun politik bir sorun olması nedeniyle şiddet yerine politik ve demokratik çözüm araçlarıyla çözülmesi şiddettin yarattığı ağır sonuçların önlenmesi bakımından gereklidir.