CHP, örgütünü "Kurultay" a hazırlıyor.
Mahalle, ilçe ve il örgütü yenilenecek mi?
Orası bilinmez.
Örgütün boğazını sıkan "kirli eller" e bakılırsa, örgüt yenilenemez, Eskisinden beter olur. Yeni yeni ön beylikler, derebeylikler türeyecek.
Bir süre önce, Genel Başkan Belediye başkanlarının da katıldığı üst yönetim toplantısında; ".... Her mahalleye sandık kurularak ilçe temsilcileri, önseçim temsilcileri demokratik bir biçimde seçilecek. Belediye Başkanlarının örgüt işine karışmasını asla kabul etmiyorum" dese de Belediye başkanlarının örgütlenmeyle görevli üst kattakilerle nasıl işi pişirdiklerini "sağır sultan" bile duymuştur.
Asıl bundan sonrası için duyduğum kaygıları anlatabilmek için nasihat kıvamında bir söylence yazacağım.
Kaygım; Yıllardır Ankara'nın Çankaya'sında siyasal yaşamını "Bizans oyunları ile sürdüren, önemli mesafe de alan "Sentetik Demokrat" "Taşdelengiller"in toplumu, inanç, etnik, renk, yoksulluk bağlamında vuruşturarak nasıl siyaset yaptığıdır.
Geçen dönem hiç tanımadığım, karşılaşmadığım Sporcu Selçuk Dereli' yi ; "Genel başkan Alevi ve Tuncelili, Çankaya Belediye Başkanı Alevi ve Tuncelili (Aslında Belediye Başkanının Aleviliğini ve Tunceli'liğni de anlamış değilim) Çankaya İlçe Başkanının da Alevi olması doğru olmaz" gerekçesiyle ilçe başkanı etmişlerdi.
Selçuk Dereli'nin bu kongre sürecindeki "demokrat" ve "dik" duruşu "Sentetik demokratları" ürküttü.
Tıpkı AKP Genel Başkanının Belediye başkanlarına buyurganlık yaptığı gibi Çankaya Belediye Başkanı ve oluşturduğu "siyasal çete", Dereli' ye " Sen aday olma" buyruğunda bulundular.
Buyruk yerine gelmiştir.
Dereli, Çankaya CHP İlçe Başkanlığına aday değildir.
"Sentetik Demokrat" "Taşdelengiller" şimdi Şarkışlalıları vuruşturuyor.
Şarkışla Orta Köy'den iki delikanlı.
Biri Bey yurt’lu
Diğeri Peyk'li
Biri Emekçi Ziya Doğan'ın oğlu. Kendisi de bir emekçi, Sendikacı.
Diğeri devrimci duruşunun önünde saygıyla eğileceğimiz Kızıldere şehidimiz Yoldaş Sinan Kazım Özü doğru’nun yakını .
Yani Biri Ozan, diğeri Devrim.
Deneylerim şunu gösteriyor.;
"Sentetik Demokratlar" Devrim adını, Özüdoğru soyadını kullanarak biraz daha semizlenmek istiyorlar.
Bu konuda hiç kuşkum yok.
Adamın biri pazar için çok iyi bir peynir hazırlamış. Fakat koyacak yer bulamayınca rastgele bir tuluma basmış.
Alıcılar peynire bayılmışlar.
Biri peynirden bir parça tatmış,
"Peynirin harika. Lakin it derisine basmışsın" diyor satıcıya.
O harika peynir "it derisi" ne basıldığı için alıcı bulamamış
Ben 68 liyim.
68 lilerin "muhteşem devrimciliklerini" bilerek veya bilmeyerek kimseye kullandırtmayınız.
Siz harikasınız.
Sizi sarmaya çalışan güruha dikkat edin.
Hani peynir de harikaydı ama "it postuna basılmıştı".
Pazar bulamadı.
**************
" Haydi, güle güle Melih efendi anca gidersin"
"Ayağımı kaydırdılar ben ahrette onlarla hesaplaşırım" dünyanın en büyük palavrası bu tür açıklamalardır.. Ahrette hesaplaştığını nereden bilsin, kandırıp uvuttuğunuz bu zavallı halk. Karadenizli kederleniyor. Başlıyor mırıldamaya galiba sevdiği biri var kavuşamamış. Onun için bir dörtlük yapıyor.
"Gökte yıldız elludur /
Ellusu de belludur. /
Bu dünyada murat alamadum, /
O teku de şüpheludur."
Şimdi, İ Melih Gökçek kimi kandırıyor. Ahrette hesap soracakmış. Yiğitsen, temizsen, veremeyeceğin hesap'ın yoksa çık ortaya " Suçum ne" diye dikil. O zaman "babayiğit"liğini görelim. Ama özrün var ki eğilip bükülüyorsun. Hesap'ı da bir başka yerde soracakmışsın. Orası şüpheli arkadaş. Kimse yutmaz. Daha bir günün var. Yaşamında bir defacık olsun yiğitçe davran. "Halkın emanetini buyrukla veremem" de. Ama diyemezsin. Bu işler yaptığın şantajlara benzemez. "İstifa" et, senin önünde takla atanlar, ikinci gün selam
bile vermezler. Vallahi adama parmak bile atarlar." Haydi, güle güle anca gidersin" derler. Sen "Ahrette hesap soma”yla avunadur. Haydi, Ağlaya ağlaya. Haydi İ Melih Efendi..