Siyasal iktidar emrindeki güvenlik bürokrasisi üzerinden yürüttüğü güvenlik politikalarının şiddet dozunu her geçen gün daha da yükselterek gerilim ve baskıyı derinleştirmektedir.
Toplumun tüm siyasal, toplumsal, demokratik muhalefetine karşı yürüttüğü baskıcı tutumu, İnsan Hakları aktivistlerinden sonra doğrudan İnsan Hakları Derneği genel merkez yöneticilerine karşı uygulamaya koyduğunu Perşembe günü Ankara Yüksel Caddesinde Başta genel Başkanı Öztürk Türkdoğan olmak üzere birçok yöneticisini gözaltına alarak göstermiştir.
Şimdiye kadar birçok İHD mensubunun göz altına alınarak tutuklamasına karşın İHD genel merkezine yönelik doğrudan bir şiddet gösterisine girilmemişti.
Çünkü insan hakları derneğinin gerçekleştirdiği etkinlikler tamamen şiddetten uzak, demokratik, evrensel hukuk ve adalet normları çerçevesinde gerçekleşmekte, insan haklarına aykırı ihlallerin önlenmesi talep edilmektedir.
İHD ye yönelik son pratik İktidarın İnsan Haklarıyla ilgili talepler karşısında pek sabırlı olmayacağı gibi, hak ihlalleriyle ilgili umursamaz tutumunda ısrarlı olacağını göstermektedir.
Son derece meşru bir talep olan çalışma hakkının engellenmesini önlemek, işlerinden ihraç edilen binlerce kamu emekçisinin “işimi istiyorum” talebini desteklemek, bu konuda kamuoyuna bilgilendirmek üzere Yüksel caddesine giden İHD genel başkanı ve beraberindeki İHD üyeleri daha açıklama yapmadan gözaltına alınmışlardır.
Apar topar keyfi bir biçimde gözaltına alınarak polis karakoluna götürülen İHD yönetimi üç saat sonra serbest bırakılmışlardır. Gözaltı sırasında talimatlar doğrultusunda hareket ettiklerini açıklayan güvenlik görevlilerinin tutumu bundan sonra hak aramanın daha da zorlaşacağını, son derece masum ve meşru bir şekilde yaşanan hak ihlallerini dile getiren İHD gibi tüm hak savunucusu kurum ve kişilere yönelik tahammülsüzlüğün devreye sokulduğunu göstermektedir.
Daha önce OHAL ve KHK uygulamalarıyla yaşanan hukuksuzluklara dikkat çeken İHD yönetici, temsilci ve aktivistlerine yönelik birçok yer ve şubede gözaltı, tutuklama gerçekleştirilmesine karşın ilk kez İHD genel merkez ve yöneticilerine yönelik doğrudan bir gözaltı uygulaması gerçekleştirilerek gözdağı verilmiştir.
Gerek iç politika gerekse dış politikada yürütülen aşırı güvenlikçi konsept ülkeyi her geçen gün daha karanlık bir yöne çektiğini, artan maliyetin ekonomik ve sosyal çöküntüyü derinleştirdiğini, barış, demokrasi ve hukuk kavramlarının söz edilemez hale getirildiği bir döneme doğru hızla gidildiğine tanıklık etmekteyiz.
Yürütülmekte olan çatışmacı ve şiddet eksenli politikaların ülke güvenliği dolayısıyla bekasına bağlanması tamamen manipülatif olmakla birlikte tek partili iktidarın bekası ve uzun erimli ideolojik eksenli iktidarının perçinlenmesiyle ilgili bir durum olduğu her geçen gün daha da anlaşılır hale gelmektedir. Söz konusu olan iktidar partisinin, mevcut iktidarını hiç bir şekilde demokratik, meşru yöntemle el değişmesine gönlü razı olmadığı, başkasıyla paylaşmayacağı gerçeğinin artık görülmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmeliyiz. Mevcut şartlarda durumun yumuşak, eşit demokratik, şeffaf seçim yöntemiyle sağlanamayacağına dair iktidarın tespit ve kanaati kendilerini hukuk ve adalet normları dışında bir arayışa yönlendirmektedir. Bu gün toplumun yaşadığı tüm acı ve ödediği tüm ağır bedellerin nedeni bu haksız arayışın sonucudur.