Son aylarda hatta yıllarda bu yönetimden iktidarın uygulamalarından biber gazlı coplu tanklı dozerli saldırılarla demokratik haklarını talep edenleri püskürtmeye çalışan anlayıştan da bu iktidardan da bu uygulamayı yapanlardan da bütün mağdur olan mazlumlar kendilerine saldıran saldırganlardan korkmuyor ancak ülkeleri adına demokrasi ve demokratikleşme adına utanıyorlar.
17 Aralık Çarşamba günü Malatya Eğitim – sen üyeleri ve Malatya da bulunan duyarlı insanların katıldığı bir eylemdi.
Bir yıl önce 17/25 Aralık günlerinde polisin özellikle İranlı bir vatandaş ve bakan çocuklarının evlerine operasyonlar yapılmıştı.
Bu operasyonlarda ayakkabı kutular içerisinde ve yatak odalarında savrulmuş bir şekilde yakalanan milyon dolarlar Eurolar ve TL ler yakalanmış bakan çocukları bir banka genel müdürü ve İranlı Rıza Zerrap yakalanarak emniyete götürülmüş ifadeler sonucunda da hepsi tutuklanarak ceza evine gönderilmişti.
Ancaak o gün yakalanan bütün bakan çocukları ve İranlı Rıza çok kısa bir zaman sonra tahliye olmuş çok kısa bir süre sonra da mahkeme takipsizlik kararı vermiştir. Hatta evlerinde yakalanan paralarda faizi ile yeniden kendilerine tekrardan ödenecek. Neyse ..
B u olaylarının bir yolsuzluk hırsızlık olduğunu kabul eden insanlar bu olayların yıl dönümünde demokratik haklarını kullanmak ve protesto etmek için Nasuhi caddesinde toplandılar.
Amaç ve maksat AKP il binasına kadar gidip burada basın açıklaması yaparak gerisin geri dönmek istiyorlardı.
Ancak Malatya polisi Nasuhi caddesinde ana caddeye çıkacak olan iki sokağa da eyleme katılanların dört beş misli fazla polisle kapatmış caddeye geçmeye izin vermiyordu.
Her iki sokağa da Üç dört sıra olarak dizilen çevik kuvvetin kapattığı sokaklarda geçmek mümkün görülmüyordu.
İşte tam da bu sırada öğretmenin birinin “ Böyle bir ülkenin öğretmeni olmaktan utanıyorum “ sözleri kulaklarda çınladı.
Polisin o şekilde sokakları kapatması ve şeflerinin burada geçiş vermeme ısrarı gerçekten de ülke adına halkımız adına utanılacak bir durum du.
Bu ülkeyi çok seven ancak uygulamalarından iktidarın baskılarından dolayı Bu ülkede olmaktan bu ülkede diktatör ce bir anlayışla idare edilmekten bu faşizan uygulamalarda utanan tabii ki sadece öğretmenler değil.
Bu ülkede yaşayan Türklerin bir bölümü Kürtlerin çok büyük bölümü, emekçilerin çok büyük bölümü, Alevilerin çok büyük bölümü, TSK çok büyük bölümü özellikle Ergenekon safsatası ile haksız yere yatanlar o nedenle intihar edenler ve de haksızlıklara isyan eden GEZİ çiler Tribünde takımlarını destekleyen ÇARŞI taraftarları Kemalistler, gerçek anlamda sol ve sosyal demokratlar şimdilerde Cemaatçiler, KCK davasında hiç gerekçesiz içeri alınan 7 – 8 bin den fazla Kürt siyasi hareketinin mensupları, GAZETECİLER, yazarlar büyük oran da sanatçılar emeği en büyük değer gören işçiler emekçiler memurlar KESK üyeleri köylüler emekli dul ve yetimler velhasıl ülkede yaşayan ancak iktidarın kötü ve diktatörce uygulamalarından yönetmelerinden dolayı yaşamaktan utanan çok büyük bir kitle var.
Son günlerde bu ülkede yaşamaktan utanan kitleye Fethullah Gülen Cemaatinin temsilcileri ile sempatizanları da katıldı.
Özellikle bu cemaatin basın yayın organlarına ve polis içerisinde ki yargı içerisinde ki kollarına yapılan operasyonlar sonrası bu gurup daha da fazla etkilenmiş olacak ki bir zamanlar kol kola kanka olarak birçok insanın canını beraber yakarken şimdi iğnenin ucu kendilerine dokununca feryadı figan ettiler ediyorlar.
Bizler o günde bu zalimliktir zulümdür demokratik değildir dedik bu günde bu tür baskı ve darbelerin özellikle basın üzerinde yapılanlarda dâhil bütün uygulamaların zulüm olduğunu söyledik halen de söylüyoruz.
Aslında bizim gibi düşünenler bu ülkede faşizmin uygulamalara başladığı taa 60 yıllarda ve 70 li yıllarda görmüş ve halkımıza herkese “ Susma sustukça sıra size de gelecektir “ dedik demeye devam ediyoruz.
71 Mart ve 12 Eylül faşist darbeler SOL üzerinde geçen silindirdir. Bu silindir emekçileri insan haklarını, Alevi ve demokratları ezmiş geçmiştir ancak bu insanlar halen mağdurdurlar ezilmekten kurtulamamışlardır
1990 lı yılarda Kürtler hedef alınmış ve Kürt siyasi hareketinin silahlı mücadelesi hızlanmış bu bölgede 6 – 7 bini Devletin değişik kademelerde ve yerlerde ki görevli elemanları olmak üzere 40 – 50 bin köydeki dağda ki insan öldürülmüş en son Roboski de 17 – 18 yaşında ki gençler toplu olarak katledilmiş ancak halen Kürt sorunu çözülmemiştir.
Aleviler taa 1500 yıl öncesinden bu güne kadar hep başta Kerbela vakası olmak üzere katledilmiş hep ezilmiş. Cumhuriyet döneminde bu güne kadar Dersimde Maraş’ta çorum da gazi de katliamlara uğramış Sivas’ta diri diri yakılmış ancak halen bu gün CEM evleri bile yasal olarak tanınmamakta.
Emekçiler zaten hiç gala bile alınmıyor Soma da Ermenek te işçilerimiz asgari ücretle çalışırken iktidarların umursamamalıklarından emeğe gereken alakayı göstermediklerinden resmen cinayete kurban gittiler. İşçiler memurlara ve çalışan büyük kitleye asgari ücret emekliye %3 gibi komik zamlar yaparken gerçek akademisyenlerin hesabına göre kendilerine 5 milyar TL yani eski hesapla 5 katrilyon liraya 2000 odalı ayriyeten cami ve diğer alanlarla kaplı saraylar yaptırıyorlar.
Hülasa velhasıl ülkemizde yaşayan hak aramak isteyen iktidar aleyhine konuşan yazan iktidar gibi düşünmeyen inanmayan herkes ama herkes bir şekilde Cumhurbaşkanı olmadan evvel başbakan iken RTE tarafında AKP iktidarı zamanında yeniden dizayn edilen polisler tarafında önce coplanıyor biber gazı ile yakalanılıyor sorgulanıyor yargıçlar tarafında da cezalandırılıyor.
İşte benim o öğretmenim ve halkımızın çok büyük bölümü şirin ve çok güzel ülkelerini Türkiyelerini çok ama çok sevmelerine rağmen mevcut iktidarın baskı ve zulüm içerisinde ki yönetimleri yüzünde bu çok sevdikleri ülkelerinde öğretmen olmaktan da akademisyen olmaktan da kısaca insan gibi yaşamadığı yaşatılmadığı için insan gibi çağdaş bir şekilde yönetilmediği için yönetenlerden de yönetim şeklinde de haklı olarak utanmakta.
Bu iktidarda bu uygulama ve yönetimlerde Utanmayanlar hatta çok mutlu olanlar yok mu? Var
Bu ülkede havadan bulup tavada yiyenler mutlu
Bu ülkede hırsızlık ve yolsuzluk yaparak geçinenler mutlu
İhale peşinden koşanlar mutlu.
Hiç hak etmediği halde kariyer elde edenler mutlu
Demokrasi karşıtları mutlu
Odun kömür kışın buzdolabı verilen ve fileleri dolduranlar mutlu gibi görünüyor
Dinciler kolay at oynattıkları için mutlu
Dün Mücahit sonra müşahit sonra Muta hit olanlar şimdi de her şeye müsait olanlar daha çok mutlu
Bakan başbakan çocukları çok mutlu
700 bin liralık kol saati taşıyanlar ayakkabı kutularında yatak odalarında dolar euro ve TL saklayanlar mutlu
Kısaca üretmeden emek çekmeden din adına ve o kisvede olup yatarak kazanan evini haramla kul hakkı yiyerek geçindirenler mutlu ve umutlu. Kendi halinde ülkesi ve halkı için gayret sarf eden kul hakkı yemeyen yiyenlere ve her türlü anti demokratik uygulamalara haksızlıklara karşı gelen ötekileştirmelere karşı olan herkesin dinle inancına saygılı olan demokrasi barış ve kardeşlik isteyen insan haklarına saygı bekleyen bütün herkeste mutsuz.
Ancak umutsuz değil çünkü bu mutsuz olan herkes bir gün bu ülkede asgari müşterek olan demokratik Cumhuriyet’te birleşecek ve bu zulmü bu diktatörce yönetim anlayışını demokratik bir yolla yıkacak ve demokrasiyi tüm kurum ve kuralları ile bu ülkeye yerleştirecek ve hiç kimsenin utanmayacağı umutsuz olmayacağı çağdaş demokrat Türkiye’ yi inşaaa edecektir ve benim bundan hiçbir şekilde kuşkum tereddüdüm yoktur. Saygı değer öğretmenim
“ Böyle bir Ülkenin öğretmeni olmaktan utanıyorum “
Son aylarda hatta yıllarda bu yönetimden iktidarın uygulamalarından biber gazlı coplu tanklı dozerli saldırılarla demokratik haklarını talep edenleri püskürtmeye çalışan anlayıştan da bu iktidardan da bu uygulamayı yapanlardan da bütün mağdur olan mazlumlar kendilerine saldıran saldırganlardan korkmuyor ancak ülkeleri adına demokrasi ve demokratikleşme adına utanıyorlar.
17 Aralık Çarşamba günü Malatya Eğitim – sen üyeleri ve Malatya da bulunan duyarlı insanların katıldığı bir eylemdi.
Bir yıl önce 17/25 Aralık günlerinde polisin özellikle İranlı bir vatandaş ve bakan çocuklarının evlerine operasyonlar yapılmıştı.
Bu operasyonlarda ayakkabı kutular içerisinde ve yatak odalarında savrulmuş bir şekilde yakalanan milyon dolarlar Eurolar ve TL ler yakalanmış bakan çocukları bir banka genel müdürü ve İranlı Rıza Zerrap yakalanarak emniyete götürülmüş ifadeler sonucunda da hepsi tutuklanarak ceza evine gönderilmişti.
Ancaak o gün yakalanan bütün bakan çocukları ve İranlı Rıza çok kısa bir zaman sonra tahliye olmuş çok kısa bir süre sonra da mahkeme takipsizlik kararı vermiştir. Hatta evlerinde yakalanan paralarda faizi ile yeniden kendilerine tekrardan ödenecek. Neyse ..
B u olaylarının bir yolsuzluk hırsızlık olduğunu kabul eden insanlar bu olayların yıl dönümünde demokratik haklarını kullanmak ve protesto etmek için Nasuhi caddesinde toplandılar.
Amaç ve maksat AKP il binasına kadar gidip burada basın açıklaması yaparak gerisin geri dönmek istiyorlardı.
Ancak Malatya polisi Nasuhi caddesinde ana caddeye çıkacak olan iki sokağa da eyleme katılanların dört beş misli fazla polisle kapatmış caddeye geçmeye izin vermiyordu.
Her iki sokağa da Üç dört sıra olarak dizilen çevik kuvvetin kapattığı sokaklarda geçmek mümkün görülmüyordu.
İşte tam da bu sırada öğretmenin birinin “ Böyle bir ülkenin öğretmeni olmaktan utanıyorum “ sözleri kulaklarda çınladı.
Polisin o şekilde sokakları kapatması ve şeflerinin burada geçiş vermeme ısrarı gerçekten de ülke adına halkımız adına utanılacak bir durum du.
Bu ülkeyi çok seven ancak uygulamalarından iktidarın baskılarından dolayı Bu ülkede olmaktan bu ülkede diktatör ce bir anlayışla idare edilmekten bu faşizan uygulamalarda utanan tabii ki sadece öğretmenler değil.
Bu ülkede yaşayan Türklerin bir bölümü Kürtlerin çok büyük bölümü, emekçilerin çok büyük bölümü, Alevilerin çok büyük bölümü, TSK çok büyük bölümü özellikle Ergenekon safsatası ile haksız yere yatanlar o nedenle intihar edenler ve de haksızlıklara isyan eden GEZİ çiler Tribünde takımlarını destekleyen ÇARŞI taraftarları Kemalistler, gerçek anlamda sol ve sosyal demokratlar şimdilerde Cemaatçiler, KCK davasında hiç gerekçesiz içeri alınan 7 – 8 bin den fazla Kürt siyasi hareketinin mensupları, GAZETECİLER, yazarlar büyük oran da sanatçılar emeği en büyük değer gören işçiler emekçiler memurlar KESK üyeleri köylüler emekli dul ve yetimler velhasıl ülkede yaşayan ancak iktidarın kötü ve diktatörce uygulamalarından yönetmelerinden dolayı yaşamaktan utanan çok büyük bir kitle var.
Son günlerde bu ülkede yaşamaktan utanan kitleye Fethullah Gülen Cemaatinin temsilcileri ile sempatizanları da katıldı.
Özellikle bu cemaatin basın yayın organlarına ve polis içerisinde ki yargı içerisinde ki kollarına yapılan operasyonlar sonrası bu gurup daha da fazla etkilenmiş olacak ki bir zamanlar kol kola kanka olarak birçok insanın canını beraber yakarken şimdi iğnenin ucu kendilerine dokununca feryadı figan ettiler ediyorlar.
Bizler o günde bu zalimliktir zulümdür demokratik değildir dedik bu günde bu tür baskı ve darbelerin özellikle basın üzerinde yapılanlarda dâhil bütün uygulamaların zulüm olduğunu söyledik halen de söylüyoruz.
Aslında bizim gibi düşünenler bu ülkede faşizmin uygulamalara başladığı taa 60 yıllarda ve 70 li yıllarda görmüş ve halkımıza herkese “ Susma sustukça sıra size de gelecektir “ dedik demeye devam ediyoruz.
71 Mart ve 12 Eylül faşist darbeler SOL üzerinde geçen silindirdir. Bu silindir emekçileri insan haklarını, Alevi ve demokratları ezmiş geçmiştir ancak bu insanlar halen mağdurdurlar ezilmekten kurtulamamışlardır
1990 lı yılarda Kürtler hedef alınmış ve Kürt siyasi hareketinin silahlı mücadelesi hızlanmış bu bölgede 6 – 7 bini Devletin değişik kademelerde ve yerlerde ki görevli elemanları olmak üzere 40 – 50 bin köydeki dağda ki insan öldürülmüş en son Roboski de 17 – 18 yaşında ki gençler toplu olarak katledilmiş ancak halen Kürt sorunu çözülmemiştir.
Aleviler taa 1500 yıl öncesinden bu güne kadar hep başta Kerbela vakası olmak üzere katledilmiş hep ezilmiş. Cumhuriyet döneminde bu güne kadar Dersimde Maraş’ta çorum da gazi de katliamlara uğramış Sivas’ta diri diri yakılmış ancak halen bu gün CEM evleri bile yasal olarak tanınmamakta.
Emekçiler zaten hiç gala bile alınmıyor Soma da Ermenek te işçilerimiz asgari ücretle çalışırken iktidarların umursamamalıklarından emeğe gereken alakayı göstermediklerinden resmen cinayete kurban gittiler. İşçiler memurlara ve çalışan büyük kitleye asgari ücret emekliye %3 gibi komik zamlar yaparken gerçek akademisyenlerin hesabına göre kendilerine 5 milyar TL yani eski hesapla 5 katrilyon liraya 2000 odalı ayriyeten cami ve diğer alanlarla kaplı saraylar yaptırıyorlar.
Hülasa velhasıl ülkemizde yaşayan hak aramak isteyen iktidar aleyhine konuşan yazan iktidar gibi düşünmeyen inanmayan herkes ama herkes bir şekilde Cumhurbaşkanı olmadan evvel başbakan iken RTE tarafında AKP iktidarı zamanında yeniden dizayn edilen polisler tarafında önce coplanıyor biber gazı ile yakalanılıyor sorgulanıyor yargıçlar tarafında da cezalandırılıyor.
İşte benim o öğretmenim ve halkımızın çok büyük bölümü şirin ve çok güzel ülkelerini Türkiyelerini çok ama çok sevmelerine rağmen mevcut iktidarın baskı ve zulüm içerisinde ki yönetimleri yüzünde bu çok sevdikleri ülkelerinde öğretmen olmaktan da akademisyen olmaktan da kısaca insan gibi yaşamadığı yaşatılmadığı için insan gibi çağdaş bir şekilde yönetilmediği için yönetenlerden de yönetim şeklinde de haklı olarak utanmakta.
Bu iktidarda bu uygulama ve yönetimlerde Utanmayanlar hatta çok mutlu olanlar yok mu? Var
Bu ülkede havadan bulup tavada yiyenler mutlu
Bu ülkede hırsızlık ve yolsuzluk yaparak geçinenler mutlu
İhale peşinden koşanlar mutlu.
Hiç hak etmediği halde kariyer elde edenler mutlu
Demokrasi karşıtları mutlu
Odun kömür kışın buzdolabı verilen ve fileleri dolduranlar mutlu gibi görünüyor
Dinciler kolay at oynattıkları için mutlu
Dün Mücahit sonra müşahit sonra Muta hit olanlar şimdi de her şeye müsait olanlar daha çok mutlu
Bakan başbakan çocukları çok mutlu
700 bin liralık kol saati taşıyanlar ayakkabı kutularında yatak odalarında dolar euro ve TL saklayanlar mutlu
Kısaca üretmeden emek çekmeden din adına ve o kisvede olup yatarak kazanan evini haramla kul hakkı yiyerek geçindirenler mutlu ve umutlu. Kendi halinde ülkesi ve halkı için gayret sarf eden kul hakkı yemeyen yiyenlere ve her türlü anti demokratik uygulamalara haksızlıklara karşı gelen ötekileştirmelere karşı olan herkesin dinle inancına saygılı olan demokrasi barış ve kardeşlik isteyen insan haklarına saygı bekleyen bütün herkeste mutsuz.
Ancak umutsuz değil çünkü bu mutsuz olan herkes bir gün bu ülkede asgari müşterek olan demokratik Cumhuriyet’te birleşecek ve bu zulmü bu diktatörce yönetim anlayışını demokratik bir yolla yıkacak ve demokrasiyi tüm kurum ve kuralları ile bu ülkeye yerleştirecek ve hiç kimsenin utanmayacağı umutsuz olmayacağı çağdaş demokrat Türkiye’ yi inşaaa edecektir ve benim bundan hiçbir şekilde kuşkum tereddüdüm yoktur. Saygı değer öğretmenim