Türkçeye, Fransızca dimokratia sözcüğünden geçen demokrasi nedir?
Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını biçimlendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.
Bir çok demokrasi modelleri vardır.
Klasik demokrasi,
koruyucu demokrasi,
Kalkınmacı demokrasi
Liberal demokrasi,
Sosyal demokrasi.
Jean Jacques Rouseau, "bireyler ancak içinde bulundukları toplumun kararlarını şekillendirmesine doğrudan ve sürekli olarak katılımları halinde "özgür" olabilirler" tezini savunuyor.
Bu sav "Doğrudan Demokrasi"yi anımsatıyor.
18. ve 19 yüz yılda . Orta çağ yönetimlerinden çıkmaya çalışan Avrupalılar kendilerini hükümetin zorbalıklarından korumak için "Korumacı Demokrasi"yi tercih etmişler.
"Korumacı Demokrasi" sınırlı ve dolaylı bir demokrasi modelidir. Pratikte, yönetilenler rızası düzenli ve rekabetçi seçimlerle sağlanır.
Siyasi eşitlik, böylelikle eşit oy hakkını ifade eden teknik bir kavrama dönüşür.
Dahası, oy hakkı gerçek bir demokrasi için yeterli değildir.
Günümüzde de bunu sıkça yaşamaktayız.
Hem demokrasinin vaz geçilmez siyasal yapılarında, hem "Sivil Toplum" yapılanmalarında hem de yerelde ve genelde egemenlik alanı yaratanların makam ve katlarının sürekliliği için " demokrasiye harşı hile" mekanizmaları işlettikleri açıktır.
Türkiye gibi geri ve ekonomisi gelişmemiş,
İşsizliğin en önemli sorun haline geldiği toplumlarda "demokrasiye karşı hile" mekanizmalarını işletmek daha da kolaydır.
Bir belediye başkanı kalıcılığını kayıtlı olduğu ilçenin kongre delegelerine bağlı görüyorsa, o delegelerin oyunu alabilmek için, yetkilerini kötüye kullanabilir. Delegeye etik olmayan önerilerde bulunabilir, makamını kullanarak yalan söyleyebilir.
"Ön seçim" denilen sistem demokratik gözükse de layık fakat yoksul olan kimselerin, özellikle emekçilerin yarışamayacağı bir modeldir. Çünkü aklın alamayacağı, ahlakın kaldıramayacağı hileler yapılmaktadır.
Örneğin:
Bin tl kesilip yarısı delegeye verilir. Kalan yarısı seçime giren adayın cebindedir. Delege, o adaya oy verdiğini kanıtlarsa kalan diğer yarıyı da alabilir.
Veya
Kimi belediye başkanlarının işsizliği, açlığı, yoksulluğu istismar ettiği,
İsimlerini dahi bilemediği kadın, erkek, yaşlı, genç delegeleri makamında,"Bacı, abla, amca ,kardeş, canım, ciğerim, yüreğim diye adlandırarak, bir tür "Sakatat Edebiyatı" ile
"Alın size iş.
Alın size aş " dediği,
"Ne zaman işe başlayacağım ?"
diyenlere de
Kongreden sonraki bir tarihin işaret edildiği kulağımıza gelmektedir.
Hemi vallahi.
Hemi billahi kimseye verilecek iş ve aş yoktur...
Yaptıkları fakir fukaraya karşı ahlaksızlık,
Demokrasiye karşı "hiledir
SUÇLU
AYAĞA KALKTI
Bir süredir "DERS 1- DERS 2 " başlıklı yazılar yazıyorum.
Eleştirenler var.
Beğenenler var.
Paylaşanlar var.
Yorumlayanlar var,
Bir de beğenenlere, paylaşanlara, lehte yorum yapanlara telefon edenler var.
Tümüne teşekkür ediyorum.
Telefon açıp küfür edenlere ya da tehdit savuranlara da.
Eleştiri ufkumu açıyor. Saygıyla karşılıyorum. Eleştiren bilinen biriyse, oturup tartışırım da.
Özeleştiri de yaparım.
DERS 2 Başlıklı yazımda kimsenin isminden söz etmedim. Bir kurumun, bir kuruluşun adını anmadım.. Ama demokrasiye karşı ne gibi hilelerin yapıldığını, nelerin tezgâhlandığını açık açık yazdım.
Bu yazıma iki gün sonra sipariş bir yorum geldi. SUÇLU AYAĞA KALKMIŞTI.
Taş plak zamanındaki gibi.
Gramofon mu desem,
Laterna mı?
Tam "Sahibinin sesi köpek markası"
"Çakma isimli" bir takipçim, yazım tekniğini bilmese de ne demek istediği, kime hizmet ürettiği anlaşılan bir yorum yapmış.
Bu yorum, bana cahil bir profu anımsattı. Bu Prof bir Üniversitede Rektör yardımcılığı görevi de yüklenmişti. Sonra Rektör oldu mu bilmem?
O Rektör veya yardımcısı "Bu ülkeye en zararlı olanlar okumuşlardır. Kurtarırsa cahiller bizi kurtarır" diyordu.
Benim "çakma isimli" USEN Cem, yorumcum da tıpkı o prof gibi. Diyor ki "Entelektüellerin binlerce yıldır süregelen görevi insanların pasif itaatkâr cahil ve güdümlü Bir Hale getirmektedir." ( tırnak içindeki yazı aynen yazılmıştır. Noktalama işaretleri, yazım hataları, cümle bozukluğu bana ait değil)
Yani "çakma adlı" takipçim entelektüelleri zararlı görüyor.
Ve devam ediyor. "dersinizde en çok belediyeyi eleştiriyorsunuz Muhakkak (Bu yanlış yazım da bana ait değil) bireysel bır çıkar meselesi olabilir."
"Çakma isimli" ve bana bazen "Bedri Hoca bazen hemşerim" (hemşerim yazılımındaki yanlışlık da bana ait değil) diyen takipçim "demokrasi kavramını benimsemeden" ders vermenin "şov" olduğunu yazıyor.
Sevgili "Çakma" ben demokratlığımın "zekât”ını sana versem sen dahi tartışılmaz bir demokrat olur, saçma sapan ısmarlama yazılar yazmazsın.
Çıkara gelince; Benim bir ilkem var. "Bok yiyenin bokunu yemem"
Söyle bakalım kimmiş o bana çıkar sağlayacak babayiğit.
Ben "erk" sahibi olanların, kişisel güç sağladıklarını, o gücü demokrasiye karşı "hile" olarak kullandıklarını yazdım.
Ben "erk" sahibi olanların güçlerine güç katmak için yoksul halkı kullanmak istediklerini yazdım.
Yazmaya devam edeceğim.
"ERK" sahibi iken Ankara'da, Şişli'de esip gürleyenler şimdi neden sessizdirler.
İyi bilin ki, biz verilen "Erk"le değil, aklımız ve namuslu duruşumuzla "dik" duruyoruz.
"Namus erbabı" olmasaydık biz de bir sakallının karşısında eğilip bükülebilirdik.
Anladın mı "Çakma isimli" HEMŞEHRİM.?