Siyasette başarının en önemli unsuru hedef kitleyi etkilemek ve ikna edebilmektir. Politik çizgi, amaç ve hedefleriniz ne kadar doğru ve meşru olursa olsun yeterli iletişim, tanıtım, propaganda ve topluma buluşma olanağını bulamazsanız başarılı olma şansınız sınırlıdır.
Dolayısıyla başarının en önemli unsuru, karşısındakini ikna edebilmektir. Peki, tek başına ikna etmek yeterlimidir. Kuşkusuz hayır. İnandırıcı olmanız gerekiyor. Siyasi amaç ve hedeflerinizin, hedef kitlenin ihtiyaç ve tercihlerini karşılayıp karşılamadığı son derece önemlidir.
Çünkü seçmen kendisi için güncel ve yakıcı olan mikro sorunlar, iç politik tercih ve dengeler üzerinden siyasi tercihe yöneliyor. Günlük yaşam kaygısı içerisinde bulunan seçmen; Makro politik üçlüler, dış politik söylemler peşinde koşmayı pek önemsemez.
Ülkemiz de siyaset sosyolojisine baktığımızda gerek siyasal iktidar gerekse muhalefet açısından bu konuda söylenecek, tartışılacak çok şey var ancak muhalefet açısından söylenebilecek tek şey gerek siyasal hedefler gerekse toplumla iletişim noktasında son derece büyük sorunlar yaşadığı görülüyor.
İktidar tüm iletişim araçlarını eline geçirerek sınırsız propaganda mekanizmasını kullanırken, iletişin olanağından son derece sınırlı yararlanabilen muhalefet toplumla iletişim kurma kanalarını bulma imkânını yaratmak zorundadır. Kuşkusuz İletişim sadece dil ve üslupla sağlanamaz. Toplumun çözüm bekleyen acil sorun ve ihtiyaçlarını karşılayacak söylem, program ve kararlılığınızın da bulunması gerekir.
Ana muhalefet partisi, İktidar bloğunun iç ve dış politik zeminde yarattığı manipülatif, milliyetçi, kavgacı, kaotik arenada yarışarak bir ölçüde ortaklaşmaya gitmektedir. Bu tutum ana muhalefete bir şey kazandırmayacağı gibi, hedef kitleyi de etkilemeyecektir.
Çünkü söz konusu kitle bu konuda bir tercih yapma durumunda kalacaksa yapacağı tercih bu işi daha iyi yürütme donanımına sahip iktidar partisine yönelecektir. Kitlelerin kendi güncel yakıcı sorunları orta yerde dururken İktidarın kullandığı milliyetçi, şoven, kavga eksenli makro problem ve tartışma zemini üzerinde girişeceği bir milliyetçi yarışın kazananı olma şansı bulunmamaktadır.
İktidar şoven, milliyetçi jargonu sınırsız imkan ve manipülasyonlarla kullanarak konsolide etmiş olduğu toplum kesiminden alabileceği azami desteği alırken, ana muhalefetin aynı zeminde alabileceği bir pay bulunmamaktadır.
İktidar bloğu gelinen aşamada iç politikada kullanabileceği bütün ekonomik sosyal ve siyasal argümanları kullanarak tükettiğini görmek gerekiyor. Yaşanan sıkışma ve asabiyet durumu mevcut tablodan kaynaklanmaktadır.
İktidar büyük başarıyla oluşturduğu hipnotik atmosferde oluşturduğu algı ve manipülasyonlarla acil çözüm bekleyen sorunların çözümünü erteleyerek zaman kazanırken, diğer yandan konsolide ettiği toplumsal kesimi sürekli milliyetçi söylem ve çıkışlarla oyalamak suretiyle canlı tutmaya çalışmaktadır.
Ana muhalefetin problemi, iktidarın gerek iç politikada gerekse dış politikada sıkışıp tıkanmışlığı karşısında düştüğü çaresizliğe karşı alternatif politikalar geliştirme yeteneğinden yoksun olmasıdır.
Son dönem kamuoyu araştırmalarında ortaya çıkan veriler tespitlerimizi doğrular niteliktedir.
İktidarı oluşturan AKP ve MHP koalisyonunun oylarındaki düşüşün muhalefete pozitif olarak yansımaması, muhalefetin yetersiz kaldığını göstermektedir. Dolayısıyla muhalefet cephesi gerçekten etkili ve sonuç alıcı bir siyaset yapma niyeti taşıyorsa geleneksel kod ve alışkanlıklarından bir an önce vazgeçerek toplumun yarısından fazlasının ortak taleplerini karşılayacak bir stratejiyi yaşama geçirmesi gerekir.
Özellikle dış politikada, Suriye ve Irakta kurguladığı konseptin her geçen gün zayıflayarak akamete uğraması karşısında panikleyen İktidar; iktidarını kaybetmemek için yeni arayış ve maceralar peşine düşmekten çekinmeyecektir.
İktidar Avrasyacı, muhafazakar, milliyetçi koalisyonuna Atatürk aşkını da ekleyerek Kürt düşmanlığı üzerinden savaş eksenli “milli birlik”, “devletin bekası” sloganlarıyla 2019 başkanlık seçimini kurtarmaya çalışırken, Ana muhalefetin ben daha milliyetçiyim havasındaki tutumu iktidarın daralan yolunu genişlemekten başka bir işe yaramayacaktır.