ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

      Toplum 2019 yılında yapılması kararlaştırılan ve ülkenin kaderini belirleyecek seçimlere odaklanırken ülke içinde ve dışında yaşanan siyasal ve ekonomik gelişmeler her geçen gün iktidarı daha da gergin hale getirmektedir. Ana muhalefet partisi CHP nin  açıkladığı MAN belgeleri, ABD de görülen Reza Zaraf  davası, Kudüs’ün  Trump tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınması, Suriye’de YPG , ABD ve  Rusya ekseninde yaşanan ilişkilerin iktidar üzerinde yol açtığı rahatsızlık, AKP ve MHP ortak iktidarını,  ülkenin mevcut belirsiz pozisyonunu 2019 a varmadan daha da kritize edecek kararlara yönlendirebilir.

     Çünkü iktidar hiçbir biçimde mevcut iktidar pozisyonunu terk etme gibi bir niyet ve psikolojiye sahip olmadığı gibi, iktidarını daha da kalıcılaştıracak arayışlar peşinde olduğunu açıkça göstermektedir. İktidar amacına ulaşmak üzere esas aldığı ve alacağı hiçbir yöntemin demokratik ve meşru olup olmadığına asla bakmayacaktır. Mevcut şartlarda zaten demokratik ve meşru bir zemin bulunmadığı gibi olması içinde iktidarın her hangi bir çabası olmayacaktır.

    İktidar, kendi inanç ve değerleri doğrultusunda fiili bir rejimi inşa etmekten ve iktidarın başındaki Cumhurbaşkanını süresiz dokunulmaz kılmaktan asla vaz geçmeyecektir. Tek adam hâkimiyetini pekiştirmeye dayalı, , toplumu zihinsel ve duygusal olarak param parça eden, evrensel hukuk ve adalet sistemini yok sayan yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, her geçen sürdürülebilirliği daha da zor bir dikta yönetimi topluma dayatılarak barış ve adalet içinde yaşam seçeneği ötelenmektedir.

     Gerek iç politikada gerekse dış politikada barışçıl çözüm arayış ve talepleri yok sayan iktidar barışçıl talepleri dile getiren kurum ve kişileri terör yaftasıyla bütünleştirerek ortadan kaldırılması gereken hedefler haline getirerek yargı üzerinden etkisiz hale getirmektedir. Kendinden başka herkesi düşman belleyen iktidar tüm handikaplarını aştığı anda ülkeyi ciddi bir yıkım tehlikesiyle karşı karşıya getirme pahasına dehşet verici bir iç çatışmayla birlikte bölgesel kanlı bir savaşı tetiklemekten çekinmeyecektir.

     Dehşet verici vahşete dönüşme ihtimali olan bu gözü karalık karşısında sessiz kalıp seyre dalmak, bütün bir ülkeyi sonu kestirilemeyen karanlık bir tünele sokabilir. Dolayısıyla felaket yaşanmadan barışçıl demokratik arayışlar güçlendirilerek mobilize edilmelidir. Türkiye toplumunun önünde kurtuluş seçenekleri hızla azalmaktadır. Hiç kimse, hiçbir demokratik kurum, siyasi parti, sivil toplum, rehavete kapılıp her şey yoluna girecektir yanılgısı içerisine düşmemelidir. Her geçen gün ve dakika cehenneme giden yolun taşları düşünmekte geri dönüşün imkansız hale getirileceği uçurumlar hazırlanmaktadır.

     Türkiye toplumu, bir an önce insanca yaşayabileceği bir geleceği inşa etmek, ortak bir payda da buluşmak üzere demokrasi ve barış taleplerini yüksek sesle dile getirmemesi durumunda korkarım bir daha geri dönülmesi imkânsız bir girdabın içine düşmekten kendini kurtaramayacaktır.

    Her şeye rağmen savaşa ve şiddette karşı direnenlerin de var olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Savaş isteyenlerin olduğu gibi istemeyenlerin de olduğu, barış sözcüğünden nefret edenlerin var olduğu gibi barış için zindan ve ölümü göze alabilenlerin de olduğu bir toplumda yaşamak; barış demokrasi ve hukuka dair olan inancımızı daha da güçlendirmelidir.

 Türkiye toplumu bütün handikaplarına rağmen savaş ve kaos yerine barış ve demokrasi için iradesini ortaya koyacak bir zamanı kolladığını umut ediyorum.   

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.