Dün İsrail'e veryansın ediyordu!.
"Muhammed'i duvara dayadılar ve taciz ederek üzerini aradılar" diyordu!.
Muhtemelen aynı saatlerde İsrail Başbakanı da benzer sözlerle kendi televizyonlarında gösterilen Türkiye manzaralı katliamlar üzerinden muhatabına yükleniyordu!.
Bizim ki dün de " Esed katildir" derken, karşı yanıt " sen yaptıklarına bak" oldu!.
Erdoğan burada Muhammed'e ağlarken, onlar orada cesedi günlerce sokakta kargalara yem olan Taybet anaya ağlıyordu!.
Tıpkı sırtlan taktiği ve timsah duygusallığı!.
Sırtlan avını parçalarken gülerek yer!.Timsah doyduktan sonra göz yaşı döker!.
Kim daha iyi katil, sorusuna en iyi yanıt tarih olacaktır ve bunun hesabı gelip çattığında, her katil kanlı elleri ile bunun bedelini mutlaka ödeyecektir!.
Çünkü hep öyle olmuştur ve tarih örnekleri ile tescillidir!.
Bugün Roboski katliamının yıl dönümü!.Olayın klişe lafları üzerinde durmayacağım!.
"İstihbarat zafiyetiydi" gibi ucuz laflara kimsenin inanacağı da yok!.Böyle bir zaafiyetten kaynaklı bir katliam olsaydı,çıkar özür diler ve oradan bir nebze yırtarlardı!.
Ama yok!.
Bizzat o dönem Başbakan olan Erdoğan'ın mesele ile alakalı olarak daka başı bilgilendirildiği biliniyor ve son emir kendisinden geliyor olmalı ki, bu güne kadar Meseleyi Fetöye yıkıp, işin içinden sıyrılmadı!.
Bu konu ile ilgili hiç bir araştırma yapılmadı!.
Verilen önergeler hep red edildi!.
Ortada tescilli bir devlet cinayeti vardı!.Bunun açığa çıkarılmasını isteyen kamuoyu ve aileler hep susturulmaya çalışıldı!.
Olayın müsebbipleri belli iken, hiç bir yargı üzerine gitmedi, belkide gidemedi!.
Eğer bir Tanrı varsa, bunu yapanların onun huzurunda bir cevabı olur mu bilmem?
Bildiğim tek şey, bu kadar kana batan elerle ağzına götürdükleri her lokmanın aslında boğazlarında düğümlenen kanlı bir paçavra olduğunu ve artık yutkunamadıkları gerçeğidir!.
Şu sıralar izlediğimiz tablo, "katillerin dansı" gibi bir şey!.
Kendi dirisini çiğneyip, karşı tarafın ölüsüne ağlamak!.
******************
KHK
Yeni hükümleri açıklandı!.
Tıpkı kabile devleti kanunları gibi!.
İnsana dair değil de, insansızlığa dair ne varsa hepsi içinde!.
Adamlar ülkeyi yonca tarlası gibi görüyor!.Düz ve pürüzsüz!.Böyle olunca da tırpanı alıp istedikleri yerden biçiyorlar!.Öyle biçiyorlar ki, kimsenin 'ne yapıyorsunuz' diye sorma hakkı da yok!.
Etraftakiler ancak dilsiz seyirci olabilirler!.Çünkü az buçuk esneseler, FETÖ' ye mesajdan , ya da bölücü örgüte göz kırpmaktan nereyi boylayacaklarını iyi biliyorlar!.
Onun için susup, hindi gibi düşünmekten iyisi yok!.
Yeni bir madde eklediler ''Bundan böyle Temmuz kalkışması benzeri durumlarda kim çıkar direnirse, yaptıklarından sorumlu tutulmayacak"
Aman dünya duymasın diyeceğim ama!.
Ne fayda?.
Tamamen bir orman kanunu olan bu madde açık iç savaş teşvikidir!.
Bunu hangi akıl, nasıl bu şekilde kanun hükmündeki kararname ile bu ülke insanının önüne atar?.
Pes doğrusu!.
Şimdi buna bakıp insanların silahlanmasını bizzat teşvik ettiğinizin farkında mısınız?.
Nasıl bir ülke haline getirildik?
Gerçekten anlamak zor!.
Ekonomisi çatırdayan!.
Dış itibarı sıfırlanan ve komşuları ile kavgalı bir çıkmaz!.
Tüm yüz ifadeleri gergefe çekilmiş insan manzaraları için de yol almaya çalışılan bir duygusuzluk!.
Tüm bunların toplamında kirli bir algının gelip kapımıza oturduğu ve adına KHK denilerek bir tabut misali üzerimize çivilendiği günler yaşıyoruz!.
Tam bir kabus!.
Farkındasın ama, bir türlü uyanamıyorsun!.
*****************
Herkes son KHK' ye takmış!.
Sanki daha önce demokratik bir işleyiş vardı da, bu KHK ile boşa çıkarıldı!.
Gazetecisi, vekili,az buçuk konuşan vatandaşı tutuklanan bir ülkede bu son yapılanın nesi garip Allah aşkına?.
Nasıl olsa bizden değiller diye zil takıp oynadığınız HDP vekilleri tutuklandığında neredeydiniz?.
Siz böyle yaptığınızda bir gün sıranın size geleceğini bilmiyor muydunuz?.
Şimdi debelenin durun!.
Bitmedi dahası var, bu en iyi günleriniz!.İki yüzlü, korkak ve kafayı kumdan çıkarmayanların kıçları ile düşünmeleri bu günkü vahim tablonun ana sebebidir!.
Beş yüze yakın HDP binası kundaklanıp, yağmalanırken gıkları çıkmıyordu!.Oysa kendi binalarının önünde biri yellense güdümlü füze yemiş gibi ortalık velveleye veriliyordu!.
Adamlar kendi devletini kurmuş, şu an son rötüşlerini yapıyorlar!.
Zaten Binali noktayı koydu " bu düzenleme aynen kalacak."
Yani diyor ki, boşuna enerji tüketmeyin!.
Bence en doğrusunu yapıyor!.İşinize gelirse!.
Yalnız ısrarla beklediğim bir şeyi niye yapmıyorlar diye hayretler içerisindeyim!.
Hazır ülkenin paraya ihtiyacı varken, neden hala Asker, polis!.
Bu işi sivillere havale ettiğinize göre lağv edin!.
Onların silahlarını da halka dağıtın ve görün vatandaşın vatanını nasıl koruduğunu!.
Hem bir daha Askeri darbe falanda olmaz!.Öyle ya, Asker yoksa darbe de yoktur!.
Mesela adalet saraylarını kapatılıp, binaları ranta çevrilir, bunun yerine mahalle kadılığı diye bir kurum oluşturulursa fevkalede olur!.Görevlerine son verilecek Adalet çalışanlarına da " gezen tavuk" işine girmeleri salık verilebilinir! Çünkü şu an getirisi en iyi olan daldır!.
Yani bunlar dört gözle beklediklerimizdir!.
Umarım en kısa zamanda bunları da hayata geçirirler ve biz de rahat nefes alırız!.
Ya birde hükümetten ricam, şu Kemal son günlerde çok atıp, tutmaya başladı!.
Hani diyorum imkanı varsa,(ki, var) şöyle bir Silivri'de misafir edin!.
Edin, Vallahi hiçbir şey olmaz!.
Bir iki trübüne oynarlar hepsi o kadar!.
Üstelik, birde seçim yaparsın ve koltuğun devamına diye onay da alırsın!.
Sonra oturup keyfine bakarsın!.
**********************
O ÖZEL BİR DERİN YAPIYDI
Zülfü Livaneli'nin "anlatmak namus borcumdur" dediği ve dönemin Başbakanı Ecevit'in marifetlerini kaleme aldığı yazısını çoğunuz okumuşsunuzdur!.
Bir kere NATO üyesi bir ülkede kimin hangi ideoloji adına iktidar olmasının hiçbir önemi yoktur!.
Sadece gelirler ve önlerine konan sınırların çizgilerini aşmak gibi bir hadleri yoktur ve hiçbir zamanda olmamıştır!.
Ecevit, sözüm ona sol dizayn için yaratılmış ve NATO'nun özel olarak hazırladığı bu ülkenin en derin kodlarından biridir!.
"Bu ülkede kontrgerilla vardır" diye bir iki göstermelik çıkış yapmıştı!.
Amaç sol, demokrat kitleye göz kırpmaktı!.
Ancak daha sonra bu birimin yanlış anlaşıldığını ve vatanperver özel bir güç olduğunu savunur duruma gelmişti!.
Bu güç, özel harp dairesiydi ve direk NATO'nun emrindeydi!.NATO ya bağlı tüm ülkelerde benzeri yapılanmalar vardı, ancak en korkunç olanı bizdeydi!.
Maraş katliamının Başbakanı Ecevitçi!..
Bu katliamla neyin hesabının yapılmak istendiğini çok iyi biliyordu!.
Ona rağmen, bu vahşetin vuku bulması tarifi imkansız bir manzaradır!.
Livaneli'nin tespiti bu adamın derinliğini eksiksiz olarak gözler önüne seriyor!.
O böyleydi!.
Görmek istemeyen körlere duyurulur!.
Kemal,işi kavradı gibi!.
"Gelirsem on iki adaları alacağım" dedi!.
Bence daha çok " gelirsem" li cümle kurmalı!.
Mesela " ben gelirsem asgari ücret beş bin" demeli!.
"İsrail'i haritadan silerim" demeli!.
Diyor!.
Bırakın garibim avunsun!.
Nasıl olsa o da biliyor gelemeyeceğini!.
Anlaşılan balataları sıyırdı!. Ne dediğini bilmiyor artık!.
O kadar belge ortaya çıkarıp, kimseyi inandıramadığı gibi, üstüne birde küfür yedi!.
E, şimdi ne yapsın!.
Eskiden Ruslara ve Yunanistan'a gürleyerek içerinin gazı alınır, oy'a çevrilirdi!.
Şu Kardak kayalıkları meselesinde de Çiler aynısını yapmıştı ve ertesi gün miğferli resimlerle tüm gazetelerin ön kapağını işgal etmişti!.
Askere emir verip " gidin alın o kayalıkları" dediğinde, emir gereği giden askerler kayalıkları bulamamıştı!.Deniz hafif yükselince
Kayalıklar kaybolmuştu!. Dalgalar çekilince ortaya bir avuç kaya çıkmış ama, iki martı yan yana duracak kadar alan bulamamıştı!.
Ama biz buradan Yunan'a ders vermesini bilmiştik!.
Kemal geçte olsa öğrendi!.İktidar olmak için ne yapması gerektiğini!.
Yunan'a hayali savaş açıp, kızacaksın!.
İsrail'e küfür edeceksin!.
Gidip bir de Kudüs'te Cuma namazı kıldın mı? Mesele tamamdır!.
Zaten içeride ülkücüleri de " demokrat" ilan ettin yaa!.
Artık iktidar senindir!.
Tabi, gelirsen!!.
****************
Anayasa Mahkemesi!.
En üst yargı makamı!.Olası bir adaletsizlikte ülke içindeki son hak arama kapısı!.
Tabi bu saydıklarım demokratik bir yönetimle örtüşen kavramlardır!.
Bu mahkeme Anayasal haklar çerçevesinde siyaset yapan ve Halk iradesi ile seçilip, parlamentoya gelen ve şu an talimatla derdest edilip, tutuklanan Selahattin Demirtaş'ın baş vurusunu "red" ediyor!.
Red ediyor çünkü, ülkede kurulan yeni Teokratik Devlet biçiminin işleyişi böyle!.
Bu devlet biçimi bir nevi dini krallıktır!.
Ülke fetva ve nihayi makam olan baştaki tek adamın buyruk ve talimatları ile yönetilir!.
Kurum ve işleyişlerin tümü semboliktir!.
Eften, püften işlere baksınlar diye kurulurlar!.
Hükümleri ve yaptırımları yoktur!.
Bizim ülkedeki son manzara malesef bu!.
Adeta dünyanın yörüngesinden kopmuş savruluyoruz!.
Hangi adalete, hangi hukuğa sığınacağınız belli değil!.
Bir zamanlar devletin adalet mekanizmasını Gülen cemaati gasp etmişti!.
Neler yaptıklarını herkes bilir ve şimdi çoğu kaçan, ya da tutuklanan bu mekanizma Hakim ve savcıların mağdur ettiği binlerce insan, onların kararları ile tutuklu!.
Bunların verdikleri kararların Hukuki geçerliliğinin olmadığını değerlendirenler, nedense bununla ilgili sesiz ve duyarsızlar!.Bu mağdurların içinde HDP vekil ve yöneticileri de var!.
İşte tüm bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan mağdur olan Selahattin Demirtaş, son ve üst hukuk makamına gidiyor!.
Aslında o da birşey çıkmayacağını biliyor!.
Kendiside bir hukukçudur!.İç yargı yollarını tükettikten sonra ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine baş vurabiliniyor!.
Peki AİHM' nin kararlarının biz de karşılığı nedir?.
Koca bir hiç!.
Tazminat ödeyip, asıl Meseleyi es geçmek!.
Geçmişte Anayasa Mahkemesini tanımadığını söyleyen bir Adamın AİHM'i ne kadar tanıyacağını sizlerin takdirine bırakıyorum!.
"Eyy..AİHM, sen kimsin yaa!!"