Savaş kelimesi insana çok basit gelebilir.
İnsanda, doğada bıraktığı çöküntü, tahribat asırlar boyu devam eder.
Günümüzde artık savaşlar kılıçlarla, ya da yakın muharebe otomatik yada yarı otomatik silahlarla yapılmıyor.
Eskisi gibi savaşta kazandığın topraklar ve ganimetler senin olmuyor.
Eskide savaşın olduğu topraklarda sadece insanlar ölürdü.
Doğa ve ekoloji değişmezdi.
Savaşlarda her zaman çocuklar ve kadınlar en çok acıyı çeken insanlardı.
Eskiyle bu günün arasında değişmeyen tek şey Kapitalizmin kazanım hırsıdır.
Kapitalizmin ( Rusya, ABD. İngiltere, v.b ) ülkelerin sömürge arayışları hırsı savaşların nedenidir.
Arada çok uzun bir zaman geçmesine rağmen '' Çernobil olayının '' insanlık üzerindeki etkisi geçmiş değildir.
Günümüz savaşları insanlık ile birlikte, tabiatı da etkiliyor.
Günümüzün savaşları; ormanları yok ediyor.
Denizleri kirletiyor.
Savaşa katılan insanlarda çok büyük kalıcı ruhsal hastalıklar meydana gelir.
Havaya saçtıkları zehirli gazlarla havayı zehirliyor.
Kanser gibi hastalıklar bu gazlar sonucu ortaya çıkıyor.
Savaşı kazanan ülke, aslında savaşı kaybetmiştir. Çünkü kazandığı savaşta insanları ölmüştür.
Kazandığı savaşta, savaş gideri olarak giden ekonomi, ilerlemesini durdurmuştur.
Ülkenin ilerlemesi için en az 10 yıl gerilemesine neden olmuştur.
Savaşa katılan insanların üzerinde ruhsal olarak büyük tahribatların ulaşmasına sebep olacak hastalıkların çıkmasına neden olur.
Savaşı bir oyun olarak gören insanlara çağrım şudur.
Savaş gözyaşı ve ölümden başka bir şey değildir.
Aslında kazanan çoktan kaybetmiştir.
Savaşın ne olduğunu anlamak için, Zülfü Livaneli'nin '' ada '' kitabını okumak yeterlidir.
Savaşlarda kazanan sadece silah tüccarlarıdır.