Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul CHP il başkanlığına seçilmesinden sonra çok şiddetli bir saldırıyla karşı karşıya kaldı. AKP bütün hışmı ile saldırdı. Bu kadar saldırının olmasının bir tek nedeni vardı, CHP nin ezberi bozuluyordu.
Çünkü CHP, süreç olarak işlevsizleşmişti ve işe yaramayan bir parti konumuna dönüşmüştü. Oysaki bu parti bu devleti kuran partiydi. Bu partiyi yönetenler son yıllarda her geçen gün bu partiyi biraz daha bataklığa sürmüş ve sağa yanaşmışlardı. CHP Kadrolarını yanlış yerlerde temin ettiler. Kendi çıkarlarını halkın ve partinin çıkarlarında üstün gördüler. Canan Kaftancıoğlu işte bu noktada ezberleri bozuyordu. Rahatsızlığın nedeni bundandı.
Bu ülkenin kaderi ile CHP nin kaderi aynıdır. Onun için CHP yöneticileri artık koltuk sorunlarını bir kenara bırakıp ülkenin geleceğine odaklanmanın zamanı geldiğine inanıyorum.
Emperyalizm, bu ülkeyi yok etmek için önce Atatürkçü aydınları yok etti. Onları yok ettikten sonra saldırıya geçti.
Antiemperyalist gazeteciler ve aydınlar öldürüldü. Böylece emperyalist saldırıların önü açılmış oldu. Öldürülen gazetecilerin ortak özelliği Atatürkçü olmalarıydı.1948’de Sebahattin Ali, 1979’da Abdi İpekçi, 1980 yılında İlhan Erdost, Ümit Kaftancıoğlu, Recai Ünal katlediliyorlar. 1990’da Çetin Emeç ve Turan Dursun öldürülüyorlar. 1992’de kurşunlanma sırası İzzet Kezer. Ardından l993’te Uğur Mumcu, 1996 yılında Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe. Geçtiğimiz yıllarda Hrant Dink, öldürüldü.
Bu öldürmelerden sonra Emperyalizmin maşası olan FETÖ ‘cü güçler Orduya saldırarak orduyu işlevsizleştirmeye çalıştılar.
FETÖ cüler elindeki medya ile Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Casusluk davaları ile ordunun gücünü zayıflatıp kendi lehlerine dönüştürdüler. Bu ihaneti eleştirenleri de darbecilikle veya vatan hainliği ile suçladılar.
Emperyalizmin maşası olan FETÖ cü güçler daha sonra 15 Temmuz 2016 günü ordu içindeki güçlerini devreye sokarak bir başarısız darbe girişiminde bulundular. Eğer başarılı olsalardı Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmayacaktı. Halkın iradesi ve ordu içindeki yurtsever subay ve polislerin katkıları ile bu saldırı püskürtüldü. Âmâ bunun akabinde OHAL geldi. Meclis kararları yerini KHK lara bıraktı. Var olan demokratik kırıntılar da böylece tasfiye edildi
İşte tam bu süreçte CHP ‘de bir kafa karışıklığı süreci yaşanmaya başladı. OHAL ‘ı eleştirince FETÖ cü oldu. KHK ları eleştirince vatan haini oldu. CHP bir türlü iktidar da muhalefet de olamadı. Tabanı ise bir korku ve endişe sardı. Çünkü Türkiye’de ki siyasi süreç yerini Araplardan olduğu gibi alt kimliklere bırakıyordu.
Şimdi CHP’nin 36. olağan kurultayı 3-4 Şubat’ta Ankara’da yapılacak. Bu kurultayda CHP koltuk kavgası yapmamalı. Herkes fedakâr olmalı. Çünkü bu parti bugüne kadar hiç etkili muhalefet yapamadığı için iktidar olamadı. Elinde o kadar çok malzeme vardı ki hiç birini kullanamadı.
Genel başkan koltuğu dahil, bütün parti kurmayları partinin ve ülkenin geleceği için bu parti kiminle iktidara taşınır hesabı yapabilmeli. CHP kadroları Çocuklarımızın geleceği için fedakârlık yapabilmeli.
Atatürk’ün partisi bu kadar yerlerde sürünmemeliydi.
Oysaki Atatürk’ün altı okunda bir tanesi de devrimcilikti. Âmâ CHP kapısını hiçbir zaman devrimcilere açılmadı.
Şimdi düşünme zamanı. Şimdiye kadar partide faydalanan onun kaymağını yiyen, çıkarcı gruplar artık bu partinin yakasında düşmeli veya düşürülmeli. Çünkü bu halk halen geleceğini bu partinin iktidarında görüyor.
CHP Kurultay delegeleri, kimsenin adamı olmadan, kimseye karşı kendilerini borçlu his etmeden, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için yürekli insanlardan yana tercihlerini yapmak zorundalar.