Faşizm son yıllarda burjuvazi tarafından yaygınlaştırılmaya çalışılın bir kavram. Faşizm, ülke yönetiminde söz sahibi olan burjuvaların acizliğini gösterir.
Burjuvalar aşırı sömürü karşısında halka verecek bir şeyleri kalmadığı zaman halka faşizmi dayatırlar. Onlara üstün din, üstün ırk temelinde nasihatler ederler. Kendileri başka dinde de olsa, başka ırkta da olsa, topluma çoğunluğun dinini ve ırkını dayatırlar. Eğer toplum cahil ise bunlara kanarlar.
Faşizmi ile dünya halklarını tanıştıran kişi İtalyan lider Benito Mussolini'nin dir. Bu sapkın adam 1922’de İtalya’da iktidara gelmesinden sonra halkı ırk ve din temelinde coşturdu. Daha sonra faşizmi resmi ideoloji haline dönüştürdü. Daha sonra İtalya’da kazanılan ne kadar demokratik kazanım varsa devletin bekası için tasfiye etti. Devlet kutsandı. İnsanlar ayrıştırıldı. Devlet ise ayrıştırılan insanların bir kesimine taraf oldu ve ötekilerini ezdi.
Faşizm, kavram olarak İtalyan milliyetçiliğini sembolize eden bir kavramdır. Faşizm daha sonra ideolojik olarak kendisine nasyonal sosyalizm demeyi de ihmal etmemiştir. Aşırı milliyetçiliği öne çıkarmış, insan yerine devleti esas almış, bir orta sınıf ideolojine dönüşmüş, bir anlayış olarak varlığını sürdürmüştür.
İtalya’da sonra bu ırkçı anlayış Avusturya’da zuhur etmeye başlamış ve taban bulmuştur. Bu anlayışın gelişmesinin temel etkeni ise kendisine has bir düşman yaratmasıdır. Faşizm bu dönemlerde komünistleri kendilerine düşman görmüş ve komünistleri hedef göstermiş, kendi varlığını komünist düşmanlığı üzerinde htirmiştir.
Daha sonra Almanya’da iktidar olan faşistler devletin bekası için komünistlerin ve Musevilerin varlığının tehlikesini bol bol işlemiştir.
Faşizm, sınıflar arası çelişkiyi ret eder, ekonomik bütün kanalları kontrol eder. Bütün sivil örgüt ve sendikaları devlete bağlar. Hak aranamaz, hak onlara sadece verilir.
Faşizmin amacı toplumun üzerinde kendine bağlı bir birlik kazanmaktır. Toplumun tamamı etkisizdir ve devlete bağlıdır.
Faşizmin, ulusal değerler, tarih, vatan-bayrak-devlet üçlemesinin tekelini elinde tutar ve onları sürekli körükler. Toplum savaş, yoksulluk, sanat, kültür diye hiçbir şeyi gözü görmez. Toplum adata körleştirilir.
Faşizm, Almanya’da ve İtalya’da demokratik yöntemlerle iktidara gelmiş, İspanya’da ise iç savaş sonrası iktidar olabilmiştir.
FAŞİZMİN TEMEL ÖZELLEĞİ
1-Ekonominin çöktüğü zamanlarda halkı uyutmak için din, ırk, vatan, ulus gibi kutsal kavramlar sürekli kaşınır.
2-Toplumun bir kesimi düşman edilir ve sürekli o kesime saldırılar olur. Bütün suçu da ötekilerin üzerine atar.
3-Ötekilerin imhasından sonra tekrar normale dönüleceğine dair söylemler söylenir.
4-Faşimi topluma halkın iradesi olarak sunar. Halk her şeyden habersizdir.
5-Irkçı ve milliyetçi söylemleri bütün devletin basın organlarında halka zorla kabul ettirilir.
6-İnsan haklarını hor görür. İnsan haklarında önce devletin haklarını öne çıkarır.
7-Erkek egemen bir anlayışı vardır, sürekli cins ayrımı yapar.
8-Faşizm dini istismar eder. Din karşıtı anlayışlar yaratır ve onlara saldırır.
9-Sanatı ve sanatçıyı hor görür.
10- Her türlü olumsuzluğa karşı hesap sorulamaz.
Dünya hızla bir ekonomik krize doğru giderken, faşizm de hızla yaygınlaşmaya başlıyor. Faşizm, hem halkına, hem de ülkesine düşman olduğu sonra anlaşılıyor. Tam tersine kendi ülkesini ve kendi halkını imha ediyor. Tıpkı Almanya gibi, tıpkı İtalya gibi, tıpkı İspanya gibi, faşizm akıttığı kanda boğuluyor.
Faşizmin kaderi ile emperyalizmin kaderi arasında bir ilişki vardır. Onun için emperyalizmin İran politikası bölgemizde bir tehlike saçıyor. Toplum mezhep temelinde bölünüp İran’a karşı düşmanlaştırılıyor. Son yıllarda hiç duymadığımız “Sünni İttifakı” gibi kavramlar ortaya çıkıyor ve İsrail ile birlikte hareket ediyor.
İşte bunun için antiemperyalist, antifaşist politikalara ihtiyaç olacaktır. Demokrasi ise faşizmin vazgeçilmez ilacı olarak da tarihe geçmiştir.