Değerli arkadaşlar,
Bugün madem avukatlar günü o halde avukatlığın ne olduğu, ne olmadığına dair bir kaç kelam etmeyi on iki yılı aşkın süredir bu mesleği yapan biri olarak borç görüyorum. Böylece içeriksiz kutlamalardansa belki bu mesleğe ilişkin birkaç konuda doğru sanılan yanlışlara değinmiş oluruz.
1-) Avukatlar sizi her hal ve şart altında mutlaka "kurtarması" gereken insanlar değildir. Avukatlar sizin hukuki yardımcınızdır. Yani hukuki bilgisi ve tecrübesini sizin hizmetinize ücreti mukabilinde sunar. Hak aramak isteyen, kendini savunmak isteyen insanın yardımcısıdır. Kurtarıcı bir değnek yoktur elinde.
2-) Avukatlar umut tacirleri değildir. Avukat, müvekkilinden "birşeyi başarmak" üzere ücret talep edemez. Avukat, mesleki bilgisi, harcadığı zamanı ve mesaisine karşılık ücret talep eder.
3-) Sanılanın aksine avukatlar yalancı değildir. Ancak avukat müvekkilinin talepleri ile bağlıdır. Müvekkilinin hak ve menfaatini hukuk kurallları ve meslek ilkeleri içinde yapmak durumundadır. Müvekkil avukatını yanıltıyorsa bunun sorumlusu avukat değil müvekkilidir.
4-) Avukatınızı ikna ederseniz, hakimi de ikna edersiniz gibi düşünmeyin. Avukatınıza olayların tam ve doğrusunu anlatmaktan imtina etmeyin. "Bakalım avukatımı bu hikayeye inandırabiliyor muyum "diye denemeler yaparak muvaffak olmak mümkün değildir.
5-) Avukatlara tanınan bazı haklar (çoğu tarumar edilmiş olsa da) onlara tanınmış ayrıcalıklar değildir. Avukatın vekil sıfatı nedeniyle esasında avukata tanınan haklar vatandaşın hakkıdır. Örneğin, avukatın hakim kararı olmaksızın üzerinin, ofisinin, aracının aranamaması ona tanınmış bir ayrıcalık değildir. Sİze ait gizli kalması gereken bir takım belgeler, meslek sırrı niteliğindeki ve yine size (yurttaşa) ait bilgilerin korunması amacıyladır.
6-) Avukatlar gün, saat, mesai mefhumu gözetmeksizin her daim hazır ve nazır bir şekilde sizin aramanızı, gelmenizi bekleyen kişiler maalesef değildir. Onlarda yer, içer, uyur, ailesiyle, arkadaşlarıyla vakit geçirebilir. Herkes özel olmak ister ama en az sizin işiniz kadar önemli onlarca başka işi de olabilir. Bu nedenle görüşmelerinizi randevu alarak yapmaya, görüşmek üzere avukatınızın uygunluğunu teyit ederek derdinizi anlatmaya özen göstermek sadece mesleki bir şey değil, aynı zamanda adab-ı muaşerettendir.
7-) "Avukatlar her iki taraftan para alıyor" olayının aslı şudur; Avukata hukuki yardımının karşılığında eğer talebi ya da savunması kabul görmüşse "mahkemelerce" ve "yasa gereği" bir vekalet ücretine hükmedilir. Bu haksız çıkan taraftan alınıp avukata ödenmesi gereken ve nispeten düşük bir meblağdır. Ancak avukatın talebi "kabul görsün veya görmesin" sonuçta bir emek ve mesaisi olduğundan müvekkili ile ücret sözleşmesi gereği müvekkilinden zaten ücret alır.
8- Nasıl ki; bakkaldan sigarayı, fırından ekmeği, mağazadan pantolonunu alırken, "ya bende eniştenizin dayısının oğlunun baba tarafından kuzeninin komşusuyum, bizden de mi ücret alacaksın" diyemiyorsanız, avukata da böyle taleplerle gelmek abesle iştigaldir. Kaldı ki avukat esnaf değil hukukçu, sizde müşteri değil hakkınızı arayan müvekkillersiniz.
9-) Avukatınız sizdir. Emin olun avukatınız da sizin menfaatinizi en az sizin kadar ister. Çünkü onun kazancı da, manevi mutluluğu da sizin haklı çıkmanızla doğru orantılıdır. Bu nedenle avukatınıza güvenin, onu parayla alınıp satılabilen biri gibi görmeyin. İşinizi takip etmesi için ve emeğinin karşılığı olarak verdiğiniz ücretler lütuf değildir, onu satın alabileceğinizi sanmayın.
Avukatlar günü bizim değil sizin gününüzdür. Gününüze ve avukatlarınıza sahip çıkın.
