Sanatçı denince akla ham maddeyi, mamul maddeye dönüştüren ustalar akla gelir. Sanatçı ürettiği için sanatçıdır. Sanatçı bir dut kütüğünde saz üreten kişidir. Sanatçı bir ceviz ağacağında masa, sandalye yaratan, yaratıcı kişidir. Kısacası sanatçı üreten ve üretime katkı yapan kişidir.
Sosyal alanda ise sanatçı bir dilin sözcüklerinde şiir yaratan kişidir. Bir şiiri besteleyen ve ona duygusunu katan kişidir. Bir sazı eline alıp onu notalar eşliğinde müzik yapan kişidir sanatçı.
Sanatçı bir bale dansçısıdır. Bir tiyatro oyuncusudur. Bir roman yazarıdır. Bir şiire nota veren kişidir. Onun içindir zor iştir sanatçı olmak.
Mustafa Kemal Atatürk, bir gün TBMM sinde milletvekillerine hitaben şöyle demektedir. ”Efendiler mebus olabilirsiniz. Bakan, başbakan olabilirsiniz. Hatta Cumhurbaşkanı bile olabilirsiniz. Ama sanatçı olamazsınız.”
Yine Mustafa Kemal Atatürk der ki: “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarında biri kopmuş demektir.” Sanat ve sanatçı topluma karşı duyarlı olan, toplumun sorunlarını kendi sorunlarıymış gibi bakan, topluma karşı sorumluluk duyan kişidir sanatçı. Toplumun önünde ona rehber olan, toplumsal duyarlılığı ile toplumu için bedel ödeyen kişidir sanatçı.
KİMDİR SANATÇI?
Sanatçı doğru bildiğini her koşulda söyleyebilen, inandığı doğrulardan taviz vermeden savunan kişidir.
İşinin ucunda ölüm de olsa, duyarlı olduğu konularda taviz vermeden, yalana yanlışa karşı göğsünü siper eden kişidir sanatçı.
Sanatçı güce tapan değil, güçlüye karşı halk adına muhalefet eden kişidir.
Sanatçı baskıya, şiddete karşı halk adına demokrasi mücadelesi veren kişidir.
Sanatçı yolsuzluğa, hırsızlığa karşı halkın yanında duran kişidir.
Sanatçı karartma gecelerinde, yıldız olup karanlığa karşı akan yıldızdır.
Sanatçı mum gibi eriyen, eriyince de etrafına ışık saçan kişidir
Sanatçı azgın sömürüye karşı halkın çıkarlarının yanında duran kişidir.
Sanatçı kimseye yağ yakmaz, çünkü sanatçı egemenlere karşı değil, halka karşı sorumludur.
Sanatçı güçlüdür, sanatçı gücünü halktan alır.
Sanatçı birilerinin kanatlarının altına sığınmak değil, ürettiği eserlerle halk ile bütünleşen kişidir.
KİM SANATÇI DEĞİLDİR?
Göbeğini açıp sadece vücudunu teşhir eden, kendi vücudunu meta olarak gören kişi sanatçı değildir.
Bir başkasının ürettiği bir türkü veya şarkıyı sadece okumak sanat değildir.
Toplumsal, sosyal, kültürel, hiçbir şey üretmeyen kişiler sanatçı değildir.
Topluma karşı sorumluluğu olmayan kişi sanatçı değildir.
Toplumsal dayanışma içinde olmayan, topluma hiçbir şey vermeyen kişi sanatçı değildir.
Güç odaklarına tapınan kişi sanatçı değildir.
Elinde hiçbir üretim aracı olmayan, topluma karşı duyarlı olmayan, başkasının ürettiği eserlerle yetinmeye çalışın kişi sanatçı değildir.
Üretim alanında olmayan, ürettiğini topluma sunmayanlar sanatçı değildir.
Toplumu sömüren, toplumun demokratik kanallarını tıkayan kişi ya da kişilere karşı sanatı ile mücadele etmeyen sanatçı değildir.
SANATÇI ÖLÜMSÜZDÜR
Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Şah Hatayı, Kaygusuz Abdal, Karaca Oğlan, Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Nazım Hikmet, Abidin Dino, Sabahattin Ali, Yılmaz Güney, Aşık Mahsuni, Aşık Veysel, Ahmet Kaya, Orhan Veli… Daha yüzlerce sayabileceğimiz, sanatı için bedel ödeyen sanatçılarımız var. Bizim gibi geri kalmış, demokratikleşememiş ülkelerin sanatçıları çok acı çekmişlerdir. Sanatçılar düzene karşı yağcı olmadıkları için ağır bedeller ödemişlerdir. Bizim ülkemizde yalana, yanlışa, baskıya ve şiddete başkaldıran bir sanatçı geleneğimiz vardır. Bu konuda kendi rüştünü bütün dünyada ispatlayan sanatçılarımız var. Bunların kemiklerini sızlatmamak gerek.