ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

 

Ben oyumu demokrasiye, insan haklarına ve hukuk devletine vereceğim deyince, birçok kişi, hani nerde o parti? Diye sormaya başladı.

Maalesef böyle bir partinin olmadığını ben de biliyorum. Ancak asıl mesele bu değerleri talep edebilmektir. Eğer siz de bu değerlere talipseniz, geriye, mevcut partiler arasında bu değerlere hizmet edecek şekilde bir siyasi dengeyi oluşturmak kalacaktır. Yeter ki bizler, bu kaygı ve ustalıkla oy kullanmasını bilelim...

Bizim asıl sorunumuz, ticari davranışlarımızdaki kadar bir rasyonelliği, siyasi davranışlarımızda gözetmiyor olmamızdır.

Ticari ilişkilerimizde en ufak bir yanlışı bile affetmeyecek kadar rasyonel olan bizler, iş siyasete gelince son derece duygusallaşmaya başlıyoruz. Yukarıda saydığımız değerleri vesaireyi hepsini unutup; aşk, nefret veya tarafgirlik gibi duygular üzerinden hareket ediyoruz.

*****************

Orijinal olan dillerde her kelimenin “anası” ve “babası” da bellidir.

 

Hemen hemen hiçbir kelime tesadüfî oluşmamıştır.

Mesela Kürtçeden iki kelimeyi ele alalım;

Dıri ve hes (hest)...

Dıri: yırtık

Hes (hest): bildiğimiz “his”.

Dıri, yırtmak olduğu gibi aynı zamanda da diken demektir.

Dıri’nin yanına Kürtçe çoğul eki (lar) olan “an” ekini getirdiğimizde, “dıran” olur. Yani “yırtanlar” anlamına gelen “diş”.

Gelelim dıri’nin diğer anlamı olan dikene.

Niye diken?

Çünkü diken yırtıcı da ondan...

Şimdi bir de “hest” ile “dıri”yi birleştirerek bakalım: Hestdıri (hesttıri).

Hesttıri: yani; bildiğimiz diken kadar yırtma gücü olmayan ancak vücuda battığını (his)settirecek düzeyde hafif olan kenger veya keven dikeni gibi zayıf diken (dıri)...

Peki, hest nasıl hes (his) olmuş?

Bilindiği üzere Kürtçe kelimeler, genellikle çift sessizle biterler; hest’te olduğu gibi.

Bunlara: genç, rınd, bılınd, qenc, qunc, mırt gibi birçok örnek gösterilebilir. Ancak bu kelimelerin çift sessizle telafuzu her zaman kolay olmadığı için çoğu kere zamanla son sessiz düşer. Tabiki bazen de orijinalliğini korur.

Nitekim bı+hes =bihest’te (işitme) olduğu gibi.

****************

İktidar, bağımlılık yapar ve bağımlılık ister.

Bunun için de, din ve medya da dâhil, emrindeki her aracı toplum üzerinde bir uyuşturucu gibi kullanır!

Hâlbuki İslam ise insanı her türlü bağımlılıktan kurtarmaya çalışır.

Dünyalık olan her şeyden; iktidardan, servetten, şöhretten...

Onun için; “Yalnızca Rabbine rağbet et” (94/8) der.

Zira bağımlılık kötü bir şeydir. Kişiyi, bağımlı olduğu şeyi elde tutmak için her şeyini vermeye razı eder!..

Evet...

Onsuz olamayacağımızı düşündüğümüz her şey bir tür bağımlılıktır.

Buna iktidar da dâhildir...

Eğer biz iktidarı elde etmek veya elde tutmak için her şeye razıysak, vay bize!..

***************

Eli açık’a verilen ceza

 

İhsan Eliaçık’la ilgili mahkeme kararını vermiş: 6 yıl 3 ay hapis, yurtdışına ve İstanbul dışına çıkış yasağı ve haftada iki gün karakola gidip imza verme zorunluluğu.

Hiçbir indirim yok, erteleme yok...

Gerekçe; terör propagandası yapmak...

Terörü onaylamayan biri niye terör propagandası yapsın, anlamak zor! Keşke daha açık bir şekilde, hükümeti eleştirme deselerdi!..

Dolayısıyla bu kararın açık bir ifade özgürlüğü ihlali olduğu ortada.

Üst mahkeme ne diyecek, göreceğiz...

***************

Denilir ki;

- Biri başkasının parasıyla başkasına bir şey alacak olursa, ne fiyatına ne de kalitesine bakarmış,

- Biri başkasının parasıyla kendisine bir şey alacak olursa, yalnızca kalitesine bakarmış,

- Biri kendisinin parasıyla başkasına bir şey alacak olursa, yalnızca fiyatına bakarmış,

- Yine biri kendisinin parasıyla kendisine bir şey alacak olursa hem fiyatına hem de kalitesine bakarmış.

Bunu şunun içen söyledim;

Anayasa referandumu öncesinde etrafımdaki bazı evetçi arkadaşlara, siz beş yıllığına kendi şirketinizi bir tek kişinin kararlarına teslim eder misiniz, diye sorduğumda, kesinlikle hayır diyorlardı. Peki koca devleti tek kişinin insafına nasıl terk edebiliyorsunuz, dediğimde ise aynı arkadaşlardan anlaşılmaz cevaplar alıyordum...

Tıpkı başkasının parasıyla başkasına mal alan adam gibi!..

****************

Bölerek çoğaltmak

Malatya’ya, Turgut Özal isimli ikinci üniversite yapılacakmış.

Öncelikle, Allah hayırlı etsin diyelim ancak haberler doğruysa bu iş, mevcut olan İnönü Üniversitesi ikiye bölünerek yapılacakmış!

Bu işlere pek aklım ermez ama madem mevcudu bölerek çoğaltmak iyi birşey o halde diyorum, acaba iki yerine dörde, beşe bölsek daha iyi olmaz mı? 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.