AKP-MHP Koalisyonunun "Erken Seçim" tasarımı, CHP Merkez Yönetiminin düşünmekte olduğu "Karşı Değişim" hamlesine güç kattı, yararlı oldu.
Zaman zaman sıkıntı yaşansa da Paşa İnönü'den buyana CHP gündeminden "değişim" düşmüyordu.
İlk defa Paşa İnönü 1966 lı yıllarda "CHP Ortanın solundadır" demekle "İlerici değişim hamlesi" ni başlatmıştı.
"Ortanın solu " ilerici değişim atılımı, sonraki yallarda Bülent Ecevit tarafından "Bozuk düzen değişmelidir" söylemiyle güç kazandı.
Demokrasinin, "Demokles'in Kılıcı”nın altında bir türlü boynunu kurtaramadığı yıllarda dahi, bir taraftan sosyal ve ekonomik düzen değişikliği önerilirken öte yandan da demokrasinin her aşamada ve her düzeyde kusursuz, kaygısız, en başta siyasi partilerin iç işleyişlerinden olmak üzere, uygulanması isteniyordu.
O günlerden beri CHP nin dilinde, beyninde, dünyadaki değişimi iyi okumak, algılamak ona göre siyaset üretmek vardı. Dünyayı doğru okumak, doğru algılamak ve değişimi sağlamak için Önce kendisinin değişme açık olmasının zorunluluğunu biliyordu.
Son on yıllardır CHP demokratik bir devlet yapısını sağlayacak nesnel koşulların yaratılmasına katkı verecek çalışmalar yapmadığı gibi, Demokratik parti yapılanması ve işlerlik kazandırılması için de istekli bulunmamaktadır.
Geleneksel olarak Merkez yöneticilerine karşı "Kümeler" oluşurken, şimdi tam tersi ile tanışmaktayız. Merkez Yöneticileri adeta örgütlerine ve yetişkin, genç, emek vermiş, bilinçli, ilerici kadrolarına karşı "hizip" olmuş durumdalar.
Demokratik siyaset salt siyasi parti örgütleri eliyle topluma taşınmaz.
Çağdaş Demokratik Partiler, kendi örgütlerinin dışında. Sendikalar, odalar, dernekler, meslek örgütleri, girişimler, platformlar, üniversiteler eliyle daha derin daha yaygın örgütlenmeye giderken, Bugün ise CHP Merkez Yöneticileri kendisine en yakın sivil toplum örgütlenmeleri ile ilişki kurmadığı, kuramadığı gibi, yılarca emek vermiş alt basamaklardaki örgütlerinin varlığını sadece yasal zorunluluk olarak düşünmektedir.
24 Haziran seçimleri için YSK verilen Milletvekili listelerinin okunuşu; Kimin aday olduğu, kimin olmadığından çok, örgüte, kadınlara, gençlere, bilgi, birikim ve deneyim sahiplerine "neden önem verilmedi " sorusunu akla getirmektedir..
Yakın zamanlara kadar "CHP nin zemin yitireceği, sağa kayacağı" kaygısı yaşanıyordu.
Şimdi CHP nin "ilerici değişim"i reddeden, sağ "Karşı değişimci" bir siyasal yapılanmaya doğru yol aldığının işaretleri vardır.
Kimi ilerici, sol, Sosyal demokrat kadroların tasfiye edilerek, yerlerine gerici, muhafazakâr, sağcı. Ama "sadık" bireylerin taşınması ciddi işaretlerdir.
Kapıkulluğunu reddeden CHP den eser kalmadığını görüyorum.
Liyakat yerine sadakatlı ilkeleştiren bir "hizip" CHP yi yönetiyor.
Yaratılan ve yaşatılan,
Siyasi kısırlık,
Siyasi kadrosuzluk,
Siyasi kimliksizlik,
Siyasi kirlilik yok edilmediği sürece;
AKP nin ya da bir başka Muhafazakâr / gerici partinin hegemonyasını kırmak, ötelemek olanaklı gözükmüyor.