ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

          Türkiye, çok acayip bir ülkedir. İyi ile kötü; doğru ile yanlış hep birbirine karıştırılır. Yanlış topluma hep doğru olarak sunulur. Yanlış her zaman doğru olanı baskı altına alır. Halkımız da hep yanlışı ile doğru olanı karıştırır.

         Türkiye’de genellikle iktidar çevreleri aydınları, solcuları ve Kemalistleri hainlikle suçlarlar. Bazen biraz daha ileri giderek yerli ve milli olmamakla suçlarlar.

 

 Sanki Atatürk’ü onlar yetiştirmiş ve beraber 7 düvelle karşı savaşmış yeni bir vatan kurmuşlar.

Sanki Deniz Gezmiş’i onlar yetiştirmiş, hep beraber ABD emperyalizmine karşı bayrak açmışlar.

Sanki Nazım Hikmeti onlar yetiştirmiş ve 35 sent şiirini beraber yazmışlar.

Sanki Damat Ferit Paşa solcuymuş, vatanı solcular İngilizlere peşkeş çekmişler.

Sanki Ali Kemal ve dönemin havuz basını solcuymuş da haberimiz yokmuş.

Sanki Sevr anlaşmasını solcular imzalamış ve vatana ihanet etmişler.

Sanki Kuvveyi Millîye karşı solcular fetva hazırlamış ve halkı ayaklandırmışlar.

Sanki 6. Filoya karşı mücadele eden 68. Kuşağına karşı solcular çatışmış ve gençlerimizi öldürmüşler.

Sanki devletin fabrikalarını, solcular yabancılara satmışlar.

Sanki FETÖ’ cü lerle solcular işbirliği yapmış ve ABD ile birlikte ordumuza kumpas kurmuşlar.

 

      Halkı cahil olan bir toplum önüne ne konursa onu kabul eder. İtiraz etmez, çünkü cahilin itiraz etme bilgi ve birikimi ve şansı yoktur.

      Şimdi bir bakan çıkıp , Biz uzaya kadar asfalt yol yapacağız desek, halkımız bize inanır diyebiliyorsa. Gerçekten de halk buna inanıyorsa biraz durup düşünmek gerekmiyor mu?

       Gazeteciler de bu açıklamadan sonra halka mikrofonu uzatıyor ve soruyor. Halkımız bu uzay yolculuğuna gerçekten inanıyor. Kaç şerit olduğunu soruyor. Fiyatını soruyor. Birileri bu uzay yolunu yapıyorsa doğru yapmış oluyor, diyorlar.

Ey üsttekiler, Böyle bir zavallı halka da bu kadar vicdansız davranamamak gerekir diye düşünüyorum.

       Halkın cahil bırakıp, onu alt kimlikleri ile bölmek, kutuplaştırmak çok kötü bir şey değil mi? Halkın yetersizliğinde yaralanıp din, dil, etnik guruplara ayırıp, büyük olan gurubun üstünde iktidarı kurmak ve halkı tümden sömürmek bir vicdan muhasebesi değil mi?

     Şimdi konumuza tekrar dönelim. Bir hainlik, yerli ve millîlik söylemi hükümet çevreleri ve onları destekleyen çevrelerce sürdürmeye çalışıyorlar. Bu çevreler ne milliler, ne yerliler, ne de geçmişte yerli ve milli kuvvetlere katkı sundular.

       Bu devleti kuvveyi milliye kurdu. Padişah çevreleri ise onları hainlikle suçlayarak idam fermanlarını yazdı. Dürrüzade Abdullah Efendi, fetvası ve Aznavur ayaklanması bunun açık delilidir.

        Siyasi tarihimizde Tanzimat Fermanından bu yana bir batılılaşma, muasır medeniyetler seviyesine yükselme mücadelesi hep vardır. Bu süreçte iki zıt kutup hep çatışmıştır ve bugün de bu çatışma devam etmektedir. Bu çatışmanın adı da yeni ve eskinin çelişkisidir. Başka bir deyişle bu çatışmanın tarihteki adı:

Hürriyet İtilaf Fırkası ile İtaat Terakki Fırkasının çatışmasıdır.

Damat Ferit Paşa ile Kuvveyi Milliye nin çatışmasıdır.

Vahdettin’in ile Mustafa Kemal çatışmasıdır.

Serbest Fırka ile CHP arasındaki çatışmasıdır.

12 Mart Paşaları ile 68 kuşağı arasındaki çatışmadır.

12 Eylül ile demokrasi güçleri arasındaki çatışmadır.

OHAL ile şimdiki demokrasi güçleri arasındaki çelişkinin adıdır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.