Türkiye’deki bütün Selefi dernekler bir araya gelmiş, Ebu Sait Yarpuzlu imzasıyla, seçimde Ak Partiyi destekleyeceklerine dair ortak bir deklarasyon yayınlamışlar. İşin buraya kadar olan tarafını anladık da asıl ilginç olan tarafı ise gerekçeleri. Gerekçelerinden biri şu:
“Biz hiçbir zaman demokrasiyi tasvip etmedik.”
Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse tam da şunu söylemeye çalışıyorlar: biz demokrasiye karşı olduğumuz için Ak Partiyi destekliyoruz..!
Ne dersiniz, acaba; hacı hacıyı Mekke de, derviş dervişi tekkede bulur mu, desek? Yoksa bir ömür bunları inletsin diye, hepsini bir adaya toplayıp başlarına da bir zorba koymak mı gerek? Belki böylece muratlarına da ermiş olurlar..!
Biz, Ak Parti demokrat değil diye eleştirirken bunlar ise, “Ak Parti demokrat olmadığı için” desteklediklerini söylüyorlar..!
Ne diyelim; akılsız başa, din ne yapsın?
***************
Buna ne denir, bilmiyorum?
Adam savcılıktan iyi hal kağıdı almış, her türlü şartlarını yerine getirmiş, YSK cumhurbaşkanı adaylığını onaylamış, şunun şurasında seçime kalmış 11 gün... Şimdi birdenbire sayın cumhurbaşkanı çıkmış; “Demirtaş’ın adaylığı yanlış, bir an önce düzeltilmeli” diyor.
Diyelim “düzeltildi”; o vakit ne olur, biliyor musunuz?
Ben söyleyeyim; daha ilk turda Muharrem İnce’nin alacağı oy, en az %45 olur!
Hadi, sıkıysa “düzeltin”..!
******************
İki insan düşünelim;
Biri açlık sınırının son haddinde, diğeri ise, tok ve aynı zamanda yanında bir torba da yiyeceği var. Ancak kendi rızasıyla aç olana hiçbir şeyi vermeye yanaşmıyor...
Belliki, iki kişiden birinin hayati düzeyde ihtiyaçları, diğerinin ise mülkiyet hakları söz konusu.
Soru-1: Bu durumda aç olan zorla diğerinden yiyecek alabilir mi?
Soru-2: Hayati ihtiyaçlarını gerekçe göstererek başkasının mülkiyet haklarına müdahale edilebileceğini söyleyen görüş ile, ne olursa olsun mal sahibinin mülkiyet haklarını savunan görüşü, ahlaken nasıl temellendirmek lazım?