Başkalarına acı veren olay ve doğal afetler karşısında insanın gösterdiği ilk doğal tepki aynı zamanda onun ruh dünyasıyla ilgili röntgenini de gösterir.
Acı çeken insanların acısı karşısında ızdırap yerine mutluluk duyması, sevinç çığlıkları atması ne vicdan, ne ahlak ne de inanç değerleriyle bağdaşır.
Başkalarının acısından sevinç üretmek, rahatlamak gibi gayri insani reflekslerini sosyal medya gibi yaygın iletişim aracı üzerinden paylaşmak kişinin aslında patolojik bir vaka olduğunu gösterir. Kesinlikle sağlıklı bir ruh hali ve vicdan yapısına sahip olmadığını ifade eder.
Bu tür empati kültüründen yoksun, hastalıklı ruh haline sahip kişilikleri benim burada analiz yapma şansım yok. Bu ve benzer kişiliklerin ruh halini, dayandıkları sosyal, inançsal, psikolojik nedenleri tahlil etmek kuşkusuz psiko analistlerin işidir.
Ancak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki bu tür sapkın davranışlar içerisinde olan hastalıklı ruh haline sahip kişi sayısı her gün hızla artmakta ve toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir. Önlem alınmaması durumunda bireysel olarak her gün bir yerde karşılaştığımız bu tipler siyasal ortamın elverişli olmasıyla amip gibi çoğalarak geleceği tehdit edebilecek bir potansiyel olarak karşımıza toplumsal bir kaosun öznesi haline dönüşebilirler.
Tarihte benzer başıboş yığınların araçsallaştırılarak kullanıldığı birçok acı olayın örneğine rastlamak mümkündür.
Komşu Yunanistan’da yaşanan ve seksenden fazla insanın feci şekilde yanarak ölmesine yol açan yangın felaketi bütün dünyada acıyla karşılanırken bizdeki hastalıklı ruh haline sahip kişilerce daha beterinden dilenerek alkışlandı.
Benzer hastalıklı reaksiyonlar sadece yabancı komşu ülke vatandaşı için değil, ötekileştirilen yurttaşlar içinde zaman zaman gösterildiğini linçe varan olaylara dönüştüğünü hatırlayabiliyoruz. Van depremiyle ilgili acımazsız yorumlar hafızamızdaki tazeliğini korurken, yurdun değişik yerlerinde çıkan orman yangınları ve doğal felaketlere karşı sözde milliyetçi form üzerinden vatanseverlikle asla bağdaşmayan tepkilerin gösterildiğini biliyoruz.
Oysa acının dini,dili,ırkı,,rengi olamaz ve olmamalı, çıkan yangın afeti doğal bir afet olmakla beraber belli bir adres, ülke ve halka da mahsus değildir her zaman hepimize gelebilir.
Bu tür afetlerde sadece insanlar ölmemekte, o alanda bulunan bütün canlılar etkilenmekte İnsanlarla birlikte bitkiler hayvanlar, böceklerde feci şekilde yok olmaktadır.
Dolayısıyla böylesine doğal afetlerden çıkarsamalar yaparak sevindiğini ifade eden yarattıkların ruhunda hiçbir merhamet duygusu bulunmamakta, en büyük düşmanlığı kendisine yaparak insanlıktan kopmaktadır.
Bu tür doğal felaketler karşısında insanlar canı pahasına hayat kurtarma, yarışına girerek yaşanan felaketin bir an önce son bulması için çaba içinde olurken, bizde ki daha beter olsunlar diyen kötü insanlarla aynı atmosferde yaşamanın, aynı havayı teneffüs etmenin utancını yaşamaktayız.
Komşu bir ülkedeki veya şehirdeki acıyla ortaklaşmayan insan her şeyden önce insan olamaz.
Böylesine ruhsal bir bozukluğa sahip kişilerin onay gördüğü bir toplum yapısıyla uygarlıktan ve insanlıktan uzaklaşmaktan başka da bir işe yaramayacaktır.