Türkiye Cumhuriyeti antiemperyalist bir savaşın sonunda kurulmuştur. Onun için Mustafa Kemal “Bağımsızlık benim karakterimdir demiştir.”
Her nedense egeme güçler hiç emperyalizme değinmek istemezler. Çünkü egemenlerin kendileri emperyalizmin eseridirler.
Emperyalistler gittikleri ülkeleri sömürgeleştirmek için kendilerine bağımlı hükümetler oluştururlar. Halkını susturmak için faşizm ile üzerini soslar lar. Onun içindir ki emperyalizm ile faşizm arasında derin bir bağ vardır.
Son günlerde AKP ile ABD arasında bir tartışmaya tanık oluyoruz. AKP teorisyenleri ABD politikalarını eleştirirken, emperyalizm ve sömürgecilik kavramlarını teğet geçiyorlar.
Emperyalizm kapitalizmin en yüksek aşamasıdır. Geri kalmış ülkeleri siyasi, ekonomik ve kültürel olarak kendisine bağımlı kılar.
Bizim ülkemizde ise bu süreç Marsal planı ile başlamış, Küçük Amerika olma ve Vatan cephesi adlı ABD patentli çalışmalarla bu süreç başlamıştır.
ABD emperyalizmine karşı çıkan devrimci gençler, ya kurşuna dizilmiş, ya da idam edilmişlerdir. Antiemperyalist güçler vatan hainliği ile suçlanarak marinalılaştırılmıştır.
Şimdi ise ABD yeni bir oyun peşinde koşmakta. AKP hükümeti yerine FETÖ beslemesi bir darbe ile iktidarı değiştirmeye çalışmış ve başarılı olamamıştır.
ABD, şimdi ise Andrew Brunson’ un serbest kalmasının yetmeyeceğini, halen Türkiye’de tutuklu bulunan 12 ABD vatandaşı ile, ABD’nin Türkiye temsilciliklerinde çalışan tutuklu iki Türk vatandaşı Hamza Akçay ve Metin Topuz’un da tahliyesinin beklendiği bildirdi.
“Ver papazı; al papazı” sözü ile yargının bağımsız olmadığını dünyaya ilan eden Türkiye şimdi ne yapacak bilmiyoruz.
Türkiye zor günlerden geçiyor.
Dolar hızla yükseliyor.
Cari açık her geçen gün büyüyor.
500 Milyar dolar dış borç var. Nasıl ödenecek kimse bilmiyor.
Batıdan ve batı demokrasilerinde uzak durmak, OHAL baskılarını olağanlaştırmak için hükümet her geçen gün biraz daha demokrasi kırıntılarından uzaklaşıyor.
Dış politika hiç hoş görünmüyor.
AB, kıstaslarından her gün biraz daha uzaklaşılıyor.
Parlamento devre dışı bırakıldı.
OHAL varlığını yasal yollarla sürdürüyor.
S 400 projesi halen muğlâkta duruyor.
Yargı YSK siyasi iktidara bağlanmış durumda.
Eğitimde, dünya sıralamalarında en sonlarda dibe vuruyor.
Cahillik pirim yapıyor. Aydınlar nefes alamaz hale gelen bir ülkede ABD ve doların hırçınlığı tartışılıyor.
Doların yüksek ateşi de, ABD nin hırçınlığı da, Cari açığın büyümesi de, Türkiye’nin dünyada yalnızlaştırılmasının da tek bir nedeni vardır. O da insanlarımızda demokrasinin esirgenmesidir.
Ama ne hikmetse bu ülkede ne demokrasi, ne de emperyalizm tartışılıyor.