CHP adına “andımızı” savunanlar, “her toplumun değerleri ve gelenekleri var, onlara sahip çıkmak ve korumak gerekir” diyorlar.
Bunlara sormak gerekmez mi: padişahlık, Arap alfabesi, sarık ve cüppe gibi kıyafetler ve daha bunlara benzer birçok şey bizim geleneğimiz değil miydi ki bunların hepsini kaldırıp yerine Cumhuriyeti, latin alfabesini ve bugünkü kılık kıyafeti zorla ikame ettiniz?
Madem gelenek ve “değerlerin” değiştirilemezliği gibi bir kural var, peki, o halde niçin hala Partinizin ilkelerinden biri devrimcilik?
Faydası olur mu bilmem ama yine de bunlara, ahlâkın asgari ilkelerinden birinin de tutarlılık olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim..!
*************
Bir düşünün…
Hafta sonu bir otelde kalıyorsunuz, oda temizliği için gelen görevli kapınızı çalıyor. Açtığınızda karşınızda duran temizlikçi eski bir bakan.
İsveç’in eski bakanı, 25 yıl milletvekilliği yapmış, üstelik yıllarca İsveç’in en büyük partisi olan Sosyal Demokrat İşçi Partisi başkanlığı görevini yürütmüş olan Mona Sahlin tam da bunu yapıyor şu sıralar. Kızının kurduğu bir temizlik şirketinde hafta sonları otel odası temizliyor. Hiç gocunmadan…
Sahlin 25 yılı aşkın siyasi hayatı boyunca iki kez rüşvet ve yolsuzluk iddiasıyla soruşturma geçiriyor. İlkin, sağcı bir gazete Sahlin’in devlet işleri için tahsis edilen kredi kartından kendisine çikolata aldığını öne sürdüğünde Sahlin görevinden istifa ediyor ve kendisini mahkemeye veriyor. Tarihe “tobleron davası” olarak geçen bu soruşturma sonucunda aklandıktan sonra görevine geri dönüyor.
Sahlin’i ikinci kez rüşvet iddiasıyla yolsuzlukla mücadele komisyonu karşısına çıkaran suçlama ise, denetim mekanizmalarının demokrasilerde nasıl çalıştığı konusunda ibret olacak cinsten.
Sahlin, bakanlık yaptığı dönemde, ünlü tenisçi Roger Federer’in Dünya Şampiyonluğu final maçına turnuva organizatörleri tarafından onur konuğu olarak davet ediliyor.
Ancak yolsuzlukla mücadele komisyonu, bu daveti kabul edip maç bileti ücreti ödemediğinden, siyasal makamını kullanarak kendisine çıkar sağladığı gerekçesiyle Sahlin hakkında soruşturma başlatıyor.
Turnuva organizatörleri, bu tür organizasyonlarda onur konuğu davetiyelerinin parayla satılmadığını söyleseler de aynı şekilde davet alan İsveç Genel Kurmay Başkanı’nın davetiyeyi reddedip kendi parasıyla bilet almış olması Sahlin’i çok zor durumda bırakıyor.(alıntı)
Sahlin partisinin başında girdiği seçimlerde % 0,5 oy kaybına uğradığında ise görevinden istifa ediyor..
Size çok garip geliyor değil mi?"