ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

Şimdi yazı makinemin başına oturmuş, ne yazacağımı düşünüyorum. Ne yazacağıma da bir türlü karar veremiyorum. Yazılacak yüzlerce sorun varken, yazmak için bir şey bulamamak nasıl bir duygudur, siz gelin onu bana sorun.

 

Demokrasinin mi?  Oda neymiş. Dört yılda bir OHAL koşullarında olsa da seçimler yapılıyormuş.

Kadınlar, şiddete karşı yürüdükleri için terörist muamelesi yapılmış ve sokakta coplanmış.

İşçiler iş kazalarında can veriyormuş.

Memuru açlık sınırın altındaki bir ücrete razı oluyormuş.

Köylünün tütünü yasaklanmış. Köylü sigarasını tüttürmeye devam etmiş.

Köylünün pancar fabrikaları birilerine peşkeş çekilmiş ve pancar tarlada kalmış.

Pamuk ihraç eden çiftçi, şimdi ithal eder duruma gelmiş.

Kişi başına düşen milli gelir on bin dolar ama, asgari ücretli yaklaşık 300 dolara razı olmuş.

Hukuka güven kalmamış. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’e göre hukuka güven %30 lara düşmüş.

Sokağa çıkan hakkını isteyen herkes terörist olmuş.

Muhalefet susturulmuş.

Gazeteciler kodese tıkanmış ama birilerine göre tutuklu gazeteci yokmuş. Onlar da diğer yoldaşları gibi teröristlermiş.

Milet vekilleri tutuklanmış. Sonuçta onlar da teröristmiş.

Belediye başkanları tutuklanmış. Onlar da teröristmiş.

Atatürk’e küfür edenler, onun heykeline balta saldıranlar, aramızda geziyormuş.

Atatürk’e hakaret edenler her nedense hep meczup olup serbest kalıyormuş.

Atatürk’ün temel ilkeleri her gün biraz daha altı oyuluyormuş.

Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” anlayışı, orta doğunun karanlıkları içinde BOP projesinin esaretinde kalmış.

Atatürk’ün çağdaş medeniyetler seviyesine çıkma anlayışının tam tersine halkımız Arap kültürü ile Araplaştırılmış.

Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışı Arap topraklarında Araplara feda edilmiş.

İnsan hakları diyenler terörist muamelesi görmüş.

Basın özgürlüğü diyenler havuz medyanın içinde boğulmuş.

Muhalefet eden herkes potansiyel olarak ya FETÖ cü, ya da PKK olmakla suçlanmış.

Zenginimiz bedel vermiş, askerimiz fakirdenmiş. Ama zenginimiz hep ölürüm Türkiye türküsünü söylemiş.

Seçimler OHAL koşullarında yapılmış.

Anayasa OHAL koşullarında değiştirilmiş.

Dört yılda bir devlet gücüne karşı yapılan cılız muhalefet  anlayışı seçimleri demokrasi sanılmış.

İşçimiz işçi hakları savunucusuna düşman olmuş.

Köylü şeker fabrikalarının satışına karşı çıkanları düşman görmüş.

Memur, gerçek memur sendikasına ve memur hakları savunucularına düşman olmuş.

Emekli, emekli haklarını savunana düşman olmuş.

Acayip bir insan görüntüsü karşımıza çıkmış.  İnsanlar insan gibi yaşasın dendiğinde, karşısında yoksul insanları bulmuş. Böyle ters bir süreçte geçiyoruz.

 

                İleride tarih bunları nasıl yazacak, göreceğiz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.