.
Bu Hafta Dünya İnsan Hakları haftası (imiş)...
Malatya İHD başkanı ve bazı üyeler (7 kişi) ne yazık ki bu haftaya ramak kala evlerinden zorla toplanarak üç günlük gözaltından sonra bir kişi hariç İHD Malatya şube başkanı Gönül Öztürkoğlu da dâhil hepsi tutuklanarak ceza evine gönderildi.
10 – 17 Aralık ta ki bir hafta Dünya insan hakları günü olarak tüm Dünya da coşkuyla etkinliklerle kutlanıyor ama genel de Türkiye de yerel de Malatya da İHD savunucuları baskı ve zulüm görmekte ve nefeslerini ceza evinde almaktadırlar
Yani başta devlet otoritesi olmak üzere her türlü baskıya karşı bireyin hak ve özgürlünün korunacağının devletlerce taahhüt edildiği gün...
Devlete karşı bireyin elinin güçlendirildiği, doğal hak ve özgürlüklerinin tanındığı, devletin ise bireye karşı insan hakları normlarıyla sınırlı ve sorumlu kabul edildiği gün...
Peki, bugün durum öyle mi?
Maalesef değil...
Ülkemiz, başta BM İnsan hakları sözleşmesi olmak üzere ek protokolleri ve AB Sözleşmesini imzalayıp parlamentosundan geçirdiği ve Anayasasına da dercettiği halde, ne yazık ki hala hak ihlalleri konusunda dünyada önde gelen ülkelerden biri.
Yukarda da belirttiğim gibi 10 / 17 Aralık Dünya insan hakları günü olarak Türkiye hariç tüm Dünyada en büyük etkinliklerle kutlanırken Türkiye de ki bazı İHD BASKAN ve üyeleri sempatizanları gözaltına alınıyor ya da ceza evine tıkılıyor.
Örneğin Malatya İHD şube başkanı şu anda arkadaşları ile birlikte Malatya da tutuklu.
Kahrolsun faşizm
İHD üye ve başkanları derhal serbest bırakılmalı
Buna dair elimizde binlerce örnek var ama ben bunlardan yalnızca birini hatırlatayım:
Gönül Öztürkoğlu, İHD Malatya Şube başkanı. Bir kadın, bir anne ve bir insan hakları savunucusu... 27 Kasım 2018 günü sabah saatlerinde evi basılarak gözaltına alınmış.
Peki, nedeni?
Nedenini bilmiyoruz, soruşturma gizli tutuluyormuş..!
Bu tutum hem kişi güvenliğine ve hem de İnsan Hakları Savunucularının Korunması Sözleşmesine karşı açık bir ihlaldir...
Belli ki yargılama süreci haksız bir cezalandırma ve hatta sindirme aracı olarak kullanılmaktadır.
Yani, bireyi korumak için var olan hukuk yine devlet tarafından bireye karşı tepe tepe zorla ve insan hakları ihlal edilerek kullanılmaktadır...
En büyük facia ise; başta muhafazakârlar olmak üzere bu ülke insanlarının, devletin hak ihlallerini eleştirmek yerine, kendilerini korumak için var olan insan hakları normları hakkında kuşku üretmeye devam etmeleridir.
Toplumun ekseriyetine göre insan hakları ve demokrasi, ya Batı emperyalizminin araçsal kavramları veya Hümanizmadan neşet eden batıl kavramlar. Hak ihlallerine uğrayanlara gelince; onlar da ya başka camiadan oldukları için "bize ne" veya "mutlaka bir suçları vardır" deniyor.
Bu ülkede zaten “ bana ne, bana değmeyen yılan bin yaşasın , “ mantığı devam ettiği sürece ve “ susma sustukça sıra sana gelecek “ deyimini umursanmadığı sürece bu ülkede daha çok insan hakları ihlalleri yaşarız yaşayacağız.
Dünyanın hiçbir yerinde bölgesinde insan haklarını savunmak suç olmamış suç sayılmamış hiçbir zaman tutuklama zaten görülmemiş. Her ne hikmetse bizim ülkemizde bu tür sözleşmelere imza atmasına rağmen hiç imzaya sahip çıkmamaktadır ve bundan da ısrar etmektedir.
Ülkemizi yönetenler iyi yönetemeyenler her alanda olduğu gibi insan hakları alanında da sınıfta kalmışlardır.
Bu durumlarda yılmamak usanmamak ve barışın dostluğun ve özgürlüklerin olması oluşması için insan haklarının ihlal edilmemesi için bütün mücadeleci arkadaşlar vatandaşlar bu demokratik mücadeleden vaz geçmeyecek vaz geçmemeli.
Ne olursa olsun ne şekilde olursa olsun biz Türkiye yi doğuya şeriat ve çağdışı bir sisteme çevirmeye çalışanların karşısında hep set olmalı ve bu gerici ırkçı kafalara dur demeliyiz.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya Dünyanın en güzel ve yer altı yer üstü zenginliklerle dolu her halka nasip olmayacak kadar nezih bir yer. O nedenle bu topraklarda da özgürlükler barış ve kardeşlikle birlikte insan hakları sonsuza kadar savunulmalı birlikte yaşamak benimsenmelidir.
Türkiye de yaşayan bütün halklar bütün inançlar bütün düşünceler eşit yurttaşlık temelinde birbirlerini kabul ederek ilelebet yaşamalı yaşatmalıyız. Bizim vatanımız bizim bayrağımız birdir ve tek bir olarak ta kalacaktır.
Her ne şekilde olursa olsun emeğe ve haklarımıza saygılı olmazsak inançlarımıza mezhepsel yaşamımıza saygılı olmazsak işte o zaman insan haklarının ihlallerine ön ayak olmuş oluruz.
O nedenle birbirimizi sevmeliyiz saymalıyız demokrasiden hiç vaz geçmeden insan haklarına saygılı ve Dünya da başı dik bir insan hakları savunucusu ülke olarak TÜRKİYE olarak Dünya tarihine geçmek umudu ile bir an önce şu anda ceza evinde olan Malatya İHD şube başkanımız Gönül Öztürkoğlu başta olmak üzere demokrasi ve insan hakları savunucularına bir an özgürlüklerine kavuşmaları temennisiyle.