ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

      Farkında mıyız, bilmiyorum; aslında hepimiz bir şekilde egomuzun esiriyiz. Mutluluğumuzu ve masumiyetimizi onu tatmine adarız.

       Kendimizle yüzleşmek yerine, sahte bir benlik inşa etmek için kibirden nice harçlar karar, nice kubbeler öreriz.

          Gerçekliğimize başkaları tanıklık eder korkusuyla hayatı bir senaryoya, kendimizi de bir aktöre çeviririz.

        “Aman saygınlığımdan bir şey kaybederim de egom yara alır” korkusuyla topluma esir düşeriz...

Derken, inanmadığımız değerleri savunur, inanmadığımız rolleri üstleniriz.

Birey olmayı bırakır, koca ömrü yalnızca bir aktör olarak tüketiriz...

***************

Kim bu Sabii’ler?i

Kuran’da tam üç ayette geçen (2/62; 5/69; 22/17) ve Mü’minler, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Hanefilerle beraber cennete girecekleri belirtilen Sabii’ ler kimler olabilir acaba?

Görebildiğim kadarıyla Sabii’lerin kimler olduğunu en azından şimdilik hiç kimse bilmiyor.

Aslında Sabii'lerin yaşadıkları dönem, coğrafya ve inançları hakkında birçok bilgi iddialı bir şekilde ileri sürülmekte... Ancak her nedense bunların etnik aidiyetleri hakkında hiç kimse bir tahminde bile bulunamıyor.

Tarihlerinin M.Ö. 2000 ile 3000 yıllarına dayandığı (Hz. İbrahim dönemi), genel olarak Mezopotamya’da yaşadıkları, başkentlerinin ise Harran olduğu, “Mandeciler” ve “Subalar” diye iki kola ayrıldıkları, tek Tanrıcı oldukları, kendilerini Hz. Nuh’a hatta Âdem’e dayandırdıkları, Ari kökenli bir halk oldukları söylenebiliyor...

Mande/Mandia ismi ile Med isminin, yine Subalar ile Subarular isiminin olağanüstü benzerliği de biliniyor...

Aynı şekilde Hurri, Mittani ve Urartuların da Subaruların devamı olduğu da tahmin edilebiliyor...

Yine Hurri, Med, Mitani ve Subaruların bugünkü Kürtlerin ataları oldukları da tahmin ediliyor...

Ama her nedense yine de Kuran’ın övdüğü Sabii’lerin, bugün kimler oldukları veya olabilecekleri hakkında bir tahminde bulunana bile rastlamadım!

Sizce de ilginç değil mi?

********************

1) Ayet böyle diyor:

      

        “İnkâr edenlerle -savaşta- karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice yıldırıp sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye alarak onları salıverin.” (Muhammed, 47/4).

"Âlimler" ise şöyle diyor:

      Muharip erkekleri öldürmek, köleleştirip gaziler arasında paylaştırmak, gayri Müslim vatandaş (zimmî) statüsüne geçirerek karşılıksız salıvermek.

2) Ayet böyle diyor:

"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur." (2/Bakara-256)

"Âlimler" ise şöyle diyor:

       Mürtet dininden ve mensubu olduğu İslam ümmetinden çıktığı için, masumiyetini yitirmiş ve hain statüsüne girmiştir. Hainin cezası ise ölümdür.

       Dikkat edin "âlimler" diyorum, yalnızca sultanlar demiyorum; yalnızca sultanlar böyle düşünselerdi belki bir nebze anlaşılabilirdi, ama "âlimler" böyle demişler!

       Demek ki "İslam dünyası" boşuna bu durumda değilmiş. Ve bireyin mutlak özgürlüğünü keşfetmeden de bu durumdan kurtulamayacak..!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.