Okuyanlar anımsar; defalarca burada yazdım “ Sıyırmak üzereyiz” diye!.
Tabi kimse kaale almadı, çünkü bir vatandaş olarak ne tanınıyorum, ne de biliniyorum; hal böyle olunca yazdıklarım ancak bana kalıyor!.
Neyse ki bu ülke siyasetinin olmazsa olmazı ve müthiş öngörülü aklı, bilge adam Sayın doktor Devlet Bahçeli çıkıp “ Galiba delirdik” deyince işin vahameti ortaya çıktı ve üç milyon insanın tırlattığını ve geriye kalan sessiz çoğunluğun ise acayip bir ruh haline büründüğünü söyleyerek, derhal bir “ Ruh sağlığı yasası” çıkarılmasını önerdi!.
Evet Sayın Bahçeli; hepimiz hastayız!.
Hem de öyle böyle değil!.Siz bu güne kadar sokakta gezerken ulu orta gülmelerimizi mutluluktan mı sanıyordunuz?
Isırıp morarttığımız tenimizde ki lekeleri zevkine dövme mi sanıyordunuz?.
Sizden ve desteklediklerinizden başka kimsenin çıkarılmadığı televizyon kanallarında gına gelip, ev de ekranlara çatal, tabak fırlatanların az mı olduğunu sanıyordunuz!.
Din-İman, Allah diyerek vatandaştan topladığınız vergilerle TRT’ yi gasp edeceksiniz ve o vergileri verenlerin temsilcilerinin bir cümlesini bile yayınlamaya tahammül etmeyeceksiniz, sonra çıkıp toplumun bozulan ruh sağlığını konuşacaksınız!.
Üstelik “Vatandaşın canına tak eden” geçim sıkıntısından bahs edeceksin!.O sıkıntının kaynağı desteklediğin iktidar değil mi?.
Bak, Sayın Bahçeli!..
Ruh sağlığı yasasına gerek yok!.
Şu işgal ettiğiniz televizyon kanallarından yüzünüzü çekin ve iktidarın belki yapmak istediği doğrulara dahi takoz olmaktan vaz geçin, sıkıntı yok; hepimiz tamamız!.
Bu güne kadar “Vurun, öldürün, yok edin!.” demekten başka hangi politik sorunu çözdün, ya da proje ürettin!.
Yaptığın dünyanın en kolay işi!.Bağır, çağır ve üretme!.İşte buradan ruh sağlığı bozulmuş kitleler devşirirsin!.Ötesi berisi yok; bunun sosyolojik ve de psikolojik karşılığı budur!.
Yani ektiğinizi biçiyorsunuz!.
Şimdide tedavi yolları arıyorsun!.
Bence çok geç!.
Çok cezaevi yapmakla övündüğünüz gibi, yakında artacak olan tımarhane sayımızı da bize kalkınma başarısı olarak anlatır durursunuz ve biz de inanır alkışlarız!.
Sizin de istediğiniz bu değil mi?.
Çünkü aklı selime tahammülünüz yok!.
Biz durum kötüye gidiyor deyince Vatan haini, sen çıkıp “Bu koşullar bizim ruh sağlığımızı bozdu” deyince Milliyetçi ve vatanseversin!.
Yapılacak bir şey yok!.
Artık söylediğiniz her şeye inanmaktan başka!.
Sen bunları söylerken, Sayın Cumhurbaşkanı dün dedi ki “Kişi başına milli gelirde Avrupayı solladık ve refahta birinciyiz!”
Böyle bir ülkede ruh hali niye bozulsun ki, Sayın Bahçeli?.
Seninki durup, dururken ittifaka çomak sokmaktır!.
Benim için Sayın Cumhurbaşkanının dediği doğru ve ben şahsen inandım!.
İki gündür ensemde bir ağırlık var, henüz doktora gitmedim ama, her köşe başında yarattığınız bilmişlere göre depresyon belirtisiymiş!.
Sanırım ben de gittim!.
******************
YARA
Her yarayı sararsınız ve zamanla oradan tatlı bir yön de çıkarabilirsiniz!.Kimi zaman gel-git yaşayan ekonomik sorunlarınızı da düzeltme şansınız vardır ve düzelince ekonominiz zamanla her şeyi unutursunuz!.
Bunların hepsini anlamak ve düzeltmek mümkündür!.Kim bilir belki de yaşam böyle bir şeydir ve acısıyla, tatlısıyla bir döngüdür!..
Ama bazı yaralar vardır ki, asla kapanmaz ve hiç bir zaman sarılmaz!.
İşte bu yaranın adı duygusal kopuştur!.Bu birey bazından tutun, toplumsal yanına kadar böyledir!.
Temelimde artık inanmamak ve güvenmemekten ziyade bir yaşam korkusu vardır ki, en tehlikelisi budur!.
İstatistiklere bakıyoruz, ülke ciddi bir genç beyin göçü yaşıyor!.Çünkü liyakat ve bilgi sahibi insanlar karşılık bulmadıkları yerleri terk ederler, ediyorlar!.Kendinden olanı ispat etmek ve dünya insanlığına yararlı olmak istediğiniz de, sizi hiç bir güç, hiç bir vatan tutamaz!.
Şu an dünyayı parmağının ucunda oynatan Amerika, işte kendisinde topladığı beyinlerin sayesinde bu seviyeye gelmiştir!.Şurada mazisi dört yüz yıl kadardır!.
Özellikle Orta Doğu devletlerindeki baskıcı ve yobaz yapılanmalar, beyin göçünün en büyük sebebidir!.Bu nedenledir ki, kendileri çağı yüz yıl geride izlemekte ve kaynaklarını da egemen, emperyal sistemlere peşkeş çekmektedir!.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, şu an ülkemizde de benzer bir durum yaşanmaktadır!.Beyin göçünün yanı sıra bir de sermaye göçünün olduğu ve bunun son günlerde hızlandığı artık haber konusu olmuş durumda!.
Bunun temelinde yukarıda belirttiğimiz duygusal kopuş sendromunun olduğu aşikardır!.
Ülkede özellikle birinci ağızlardan çıkan tehlikeli sözlerin toplumda kaygı yarattığını nedense herkes seziyor da, sorumluluğu olanlar sezmiyor!.Üstelik bu dozunu artırarak devam ediyor!.
Sindirerek uyumlu ve bağlı bir insan profili oluşturmanın hiç bir zaman karşılığı olmamıştır ve beraberinde tehlikeler getirir; işte bu tehlikenin adı duygusal kopuştur!..
Bir kere dağıttın mı, bir daha toplama şansın da yoktur!.
Oysa bu ülke çağdaş bir uygarlığa adım atmanın tüm verilerine sahipti!.
Bana göre bu şansımızı artık yitirdik!.Çünkü gelecek adına böyle bir ışıl görünmüyor!.
Üniversite mezunu gencine “Yamyam” diye bir nitelemeyi yakıştırarak ne kadar yol alabilirsiniz?.
Sonra ülkeye topladığınız dört milyon Suriyeli ile nereye kadar bir toplumsal gelişmişlik yakalayacaksınız?.
Sabah haberlerinde dinledim!.Bir mağazada üç kadın hırsızlık yapıyor, sonra yakalanıyorlar, bakıyorlar ki üçü kardeş ve üçü de hamile, üçü de Suriyeli!.
Yani on yıl sonra ülke nüfusunu düşünün!.
İşte pür halimiz budur!.
Eskiden “ Biz bize benzeriz” derdik!.
Şimdi ne diyeceğiz?
Bu gidişle galiba kimseye benzemeyeceğiz..