Başlık 1923 yılında kurulan Cumhuriyeti anımsat sa da 95 yıllık Cumhuriyetin bu gün işçi hakları bakımından vardığı aşama hazindir. Son bir yılda günde ortalama 5- 6 işçinin yaşamını kaybettiği 1923 rakamı herhangi bir sanal bilgiden ibaret, es geçilmesi gereken ve sadece istatistiksel bilgiden ibaret bir haber olarak algılanıyorsa İnsani ve etik değerler açısından dip yapmışız demektir.
Elimizde toplumsal insani duyarlılığı ölçen bir alet yok. Ancak olaylar karşısındaki neme lazımcılık duygusunun yaygınlığı ciddi bir toplumsal duyarsızlık sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Evet 2018 yılında tam 1923 kişi, işçi veya insan nasıl ifade ederseniz edin iş kazası denilen iş cinayetlerinde katl edildi. Katl edildi diyorum çünkü alınacak ciddi önlemlerle önlenmesi mümkün iş kazalarında bu kadar sıradanlaştırılmış ölümü kader olarak geçiştirmenin hiçbir bilimsel, inançsal ve ahlaki karşılığı bulunmamaktadır.
İSİG İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi 2018 yılında en az 1923 kişinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirtmektedir. Ortalama her gün 5- 6 insanın ölümü anlamına gelen bu durum bütün dünyada oransal olarak düşerken bizde artarak devam etmektedir. Dolayısıyla mevcut durumu kaçınılmaz kader veya doğası gereği ölümler olarak değerlendirmenin vicdanla bağdaşmadığı belirmek gerekiyor.
En son Ankara Sitelerde bir iş yerinde yangın merdivenin olmamasından dolayı 4 işçinin feci şekilde yanarak can vermesi bu alanda yaşanan sorumsuzluğun en bariz örneğini göstermektedir.
Son on beş yılda 22 bin işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesi çalışma yaşamıyla ilgili uygulanan siyasal ve ekonomik politikalardan bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Üretim yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın kuralsızlığı, firmaları vicdansızlıkta pervasızlaştırdığı gibi devlet adına yasa koyucuları da sorumluluktan kurtaramaz. Kuralsız, güvensiz ve güvencesiz çalışmayı kural haline getirerek acımazsız sermayenin hizmetine övünülerek sunulması ortaya çıkan bu yıkıcı ve ölümcül sonucun da sebebidir.
İSİG Meclisi, 2018 yılında iş cinayetleri raporunda Türkiye’nin 81 ilinde 119’u kadın, 1804 ü erkek olmak üzere 1923 kişi yaşamını yitirirken aynı dönem içinde 14 yaş ve altı 23, 15-17 yaş arası 44 olmak üzere 67 çocuk işçi yaşamını yitirdi.
Kayıt dışı, denetimsiz, kuralsız taşeron uygulamalarının çalışma yaşamının bir kuralı haline getirilmesiyle artan iş cinayetleri Çalışma hayatında yaşanan trajedinin sadece bir kısmını ifade etmektedir.
Her yıl yüzlerce insan çeşitli meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Kırım Kongo Kanamalı ateşinden, sıtma, kuduz, Maden slikozis, kot kumlama slikozis gibi meslek hastalıklarından söz edilmemesi çalışma hayatında yaşanan kıyımı örtmeye yetmemektedir. İLO ve WHO verilerine göre 1 iş kazası sonucu ölüm karşılığında 6 meslek hastalığı sonucu ölüm olmaktadır.
2018 yılında iş cinayetlerinin tarım-orman, İnşaat yol, taşımacılık, ticaret, büro, enerji, madencilik sektörlerinde yoğunlaşması yaşanan iş cinayetlerinin iş güvenliği açısından ek maliyet olarak üne sürülen önlemlerin alınması halinde cinayetlerin önlenebil olduğunu göstermektedir.
Çalışma yaşamının denetiminde görev yapan iş müfettişlerinin siyasi iktidara olan bağımlılığının önüne geçilerek, ‘İş Teftiş Kurulu’nun yönetiminde emek örgütlerinin ağırlığı olacak şekilde sosyal taraflardan oluşan bağımsız bir üst kurul haline gelmesi sağlanarak ölüm oranları ciddi anlamda düşürülebilinir.