İlçelerin çoğu sende, Meclis üyelerinin de çoğu sende, daha ne saydırıp duruyorsun be kardeşim!
Niye mertçe yenilgiyi kabul etmiyorsun, rakibinin hakkını teslim etmiyorsun..?
Çeyrek asırdır orayı yem borusu gibi kullanacağına, niçin mahkemenin kadıya mülk olmayacağını düşünmedin; daha şeffaf olmadın; kim yönetirse yönetsin, kent sakinlerinin her imkândan eşit yararlanabilecekleri bir düzen kurmadın?
Adalet yerine bencilliği seçtin...
Dönüp hepimizin gözünün içine baka baka, “belediyenin imkânlarını herkesle eşit kullanacaksak niye biz seçimleri kazandık ki?” diyebildin.
Şimdi yem borusu kesilince saydırıp duruyorsun; say, olmadı yine say...
Bilmiyor muyuz sanıyorsun, senin derdin seçimleri tekrarlatmak...
Ama artık irtifa kaybı başladı bir kere...
Ne diyor ayet: “Eynel mefer?!”
Kaçış nereye?!
Bu kaderden kimse kaçamadı..!
*************
Ey iman edenler
“Ey iman edenler! (Peygamber'e) "Bizi güt!" demeyiniz, "Bizi gözet!" deyiniz ve onu dinleyiniz.
İnkârcılar için elim bir azap vardır.”
(Bakara/104)
Bu ayette geçen “raina” ile “unzurna” kelimeleri arasındaki fark: gütmek ile gözetmek, yönetmek ile modere etmek, egemenlik kurmak ile rehberlik yapmak arasındaki fark gibidir.
Sahabe, Peygamberin kendilerine olan muamele şekli için “raina” kelimesini kullanınca, ayet, bu duruma müdahale ederek “bizi güt demeyiniz, gözet deyiniz” şeklinde durumu düzeltir.
Peki, şimdi durum nedir?