Bu saldırı Kılıçdaroğlu şahsında sırayla Alevilere; Kürtlere; başka bir deyişle demokrasi Barış Özgürlükler isteyenlere;Laik bir sistemde inanç ve düşünce fikir özgürlüğü talep eden herkese; Hıristiyan Ermenilere;,Süryanilere;ateistlere kısaca insanlara halklara inançlara saygı duyan ancak iktidara muhalefet olan herkese devlet tarafından yapılmış organize bir saldırıdır:
Devlet içinde açık bir faşizm isteyen ve artık temsili demokrasinin sandık sonuçlarını kabul etmeyen seçimin iptalini bahane ederek yapılmış ve bitmiş bir seçimi,meşru bir kazanımı zorla hiç etmek isteyen bir kliğin(faşist bir kliğin)planlı bir saldırısı değil midir değilse nedir?:
Türk toplumun genlerinde var olan bu milliyetçi ve ırkçı İslamcı hastalığın devlet tarafından yakın tarihte defalarca tahrik edilerek ;kışkırtılarak toplumun belli kesimleri üzerine baskıya teröre;,
Katliama yol açması ilk defa görülen bir olgu değildir:
Toplumda ırkçı; kindar mezhepçi ve dinci; bir damarı sürekli beslenerek; kışkırtılarak toplumun ötekileri üzerinde bir baskıya bir saldırganlığa ilk defa dönüşmüyor:
Bu cumhuriyet kurulduğundan beri kendi derininde bu hassasiyetleri gözeten; besleyen ve tetikleyen yapıyı hep taşıya gelmiştir:
Çok gerilere gitmeye gerek yok. Son 50 yılı temel aldığımızda 1965 li yıllarda İstanbul da 6 – 7 Eylül de gayri Müslimlerin bütün malları talan edilmiş. Yaklaşık on yıl sonra1975 1980 Arası Başta Malatya olmak üzere Maraş ta, Çorum da, Gazi Mahallesinde çok büyük ülkenin dört bir yanında da irili ufaklı katliamları acılar içerisinde kardeş in kardeşi öldürdüğü günleri hepimiz yaşamadık mı?
1993 Te Sivas katliamını ve o dönemde aydınlar gazeteciler yazarlar dâhil 17 bin faili meçhulleri bu derinliklerde yaşayan caniler yapmadı mı?
2009 da Ahmet Türkü yumruklayan el ile 2019 da ve daha öncede olmak üzere da Kemal Kılıçdaroğlu nu birkaç kez öldürmeye kalkan ellerin hepsi aynı el aynı kafa aynı akıl değil mi?
Bu yapı bu kafa bu akıl sürekli kendisini de var edecek düşmanlarını yaratarak yaşamını sürdüre gelmiştir: Hep kuralı da kaideyi de kendisi belirlemiş kendisi yazmış kendisi piyonlara oynatmıştır.
Vatan ve millet düşmanı olan yoz yobaz karanlık toplum kesimi, birilerinin üzerine saldırtan bir sözüm ona devlet politikası yürütülerek ve katliamlar yaratılarak, aynı anda ''ülkede huzur ve barış ortamı; mal ve can güvenliği kalmamıştır ''denilerek yarım yamalak; göstermelik de olsa var olan temsili demokrasiyi yok sayıp parlamentoyu askıya alarak parlamentoyu sona erdirip askeri faşist bir darbe 12 Eylül gerçekleşmiştir.
Bunların hepsi Devletin bekası adına yapılmış ancak kendi bekalarını koruyarak halkın üzerinden silindir gibi geçmişlerdir.
12 Eylülden sonrası düşman Kürtler oldu, Ermeniler oldu; hrant dink katledildi;
2002 de kurulan AKP iktidarı ilk iş olarak yaptığı seçim çalışmalarında 12 Eylül ve geriye dönük özellikle CHP dönemlerinde askeri vesayet var, başörtü sorunu Müslümanların yaşam tarzlarına müdahale var denilerek AKP yi iktidara taşıdılar.
İşin en ilginç yanı bu gün attıkları hakaret ettikleri FETÖ ittifaklı devlet yönetimine o zaman gelindi;
Bir süre sonra en son 7 Haziran seçiminde bu oyunda sona erdi:
Devletin içinde bir el bahçeliye erken seçim ilanı yaptırarak bu günkü ırkçı; ergenekoncu; islamcı artı ulusal solcu koalisyonu kurdurttu:
FETÖ 15 Temmuz darbesiyle düşman ilan edildi:
Dünkü dostlar düşman; düşmanlar dost haline geldi:
Bu gün ne oldu; kılıçdaroğluna yine bu devletin bakanları düzeyindeki teşviki ve kışkırtmasıyla ve de desteğiyle bir başka senaryomu hayata geçiyor?
Anlaşılan o ki iktidar çok sıkışmış durumda:
Bir yol ayrımında:
Bir tarafta seçim sonuçlarını kabul ediyor görünüp bir süre dünyanın da gözlerinin de üzerinde olduğu ülkemizde bakın! Normal seçim oldubitti: herkes işine baksın deyip zevahiri kurtarmak gerek diye düşünenler var:
Bir tarafta bahçeli gibi soylu gibi sanırım AKP içinde de bu seçim sonuçlarını meşru görmeyen; seçimi iptal edip kim ne derse desin biz bildiğimizi yaparız biz iktidarız; ''sandıktan çıktı diye bu adamı kabul edemeyiz diyen bir anlayış var.
İç işleri bakanı soylu bir zamanlar kılıçdaroğluna ''şehit cenazesine gidemez'' demişti. Daha da ileri gidilerek tüm Türkiye genelinde yayınlanan emirler ile şehit cenazelerine CHP il başkanlarını dahi sokmayın demiş diyebilmiştir
Yine bir açıklamasında ''onların gideceği bir adres var ;o adresi göstereceğiz;sandıkta beraber cenazede beraberler'' diyerek ; aslında Kılıçdaroğlu na bu günkü saldırının işaretini vermiş piyonları saha ya sürmüştür.
Yalnız bu değil tabi seçim kampanyası boyunca Erdoğan’ın kullandığı düşmanlaştırıcı dilde bu günkü saldırının failini cesaretlendirerek açık adrese yönlendirme miş midir?
Yine AKP İstanbul milletvekili Mustafa yener oğlu güneş gazetesinin ''Hakkâri de 4 askerin hayatını kaybetmesine ''Mutlumu sun Ekrem ''manşetiyle göstermesine tepki gösteriyor
Ne diyor:
''bu manşeti atanları şiddetle kınıyor; akli selime davet ediyorum. siyaseten ayrı noktalarda olsak bile şehitlerimiz konusunda sevinebileceğini düşünecek kadar insafsız ve izansız değilim:bu saldırılara kapı aralamaktadır:.bu gazetecilik değildir yapmayın yazıktır''diyor:
Kim diyor bunu; AKP milletvekili MYK üyesi:
Ne diyor bu hedef göstermedir diyor:
Kılıçdaroğlu saldırısı da bir hedef göstermenin neticesidir.
Sadece herkes aklını başına alsın provokasyona gelmesin gelmeyelim ….
Bu ülkede kanlı bir iç savaşı körükleyerek; derinleştirerek iktidarlarını sürdürmek isteyenlerin ne kadar zalim ve vicdanı kararmış olduğunu görmek gerçekten çok üzüntü verici olduğu kadar da düşündürücü bir o kadar da tiksindirici.
Bu faşist yumruğu ve zihniyeti biz gerisini bırakırsak son elli yıllık süreçte biz çok gördük ve tanıyor biliyoruz. Ne olursa olsun ne kadar cebir ve şiddet uygularsalar uygulasınlar bizler akılcıl ve ülke sevgisiyle kalacağız hep barış hep özgürlük diyoruz demeye de devam edeceğiz.
Yaşasın demokrasi yaşasın barış ve kardeşlik…
Tüm çocuklarımızın torunlarımızın 23 Nisan çocuk bayramını kutluyorum