Sıradanlar kıskançtır! Üretmezler, üretemezler!
En büyük sermayeleri dedikodu ve sokak ağzıdır ve ondandır ki, sürekli kokarlar!
Nefesleri kokar! Çünkü oradan hiç bir güzel şey çıkmaz!
Kendi verimsizliklerinde bataklık üretirler! Çünkü onların tek sermayeleri sivrisineklerdir!
Bulabilirlerse kan emerler, bulamazlarsa en hafif rüzgarda savrulup giderler!
Bunlar o kadar çoğaldı ki!
Hani nereye çevirip işesen, mutlaka birine denk geliyor!
Bu kadar mı yani?
O nedenle çokta umurumda değiller! Bana “ Yahu sen ne kadar gamsız birisin” diyenlere!..
Hayır!
Çok gamlıyım!
Çokta duygusalım!
Kanadı kırık bir serçeye tüm kollarım koparılmış gibi ağlarım!
Üstelik olanak olsa, ona ömrümü kanat olarak vermek isterim!
Ağlamak, sadece yanaktan akan iki damla değildir; asıl derin ağlamak diye bir şey vardır ki, kimse görmez; onu yaşayan bilir!
Ama iyi bir tarafım olduğuna inanırım; takmam, takılmam ve dönüp bakmam; işte buna gamsızlık diyorlar!
Olsun!
Ozan diyor ya” El gözünde gamsız, dertsiz biriyim...”
Öyle olsun!
Kurt bahara çıkar ama yediği ayazı bilir!
Çıktığım şu bahar ikliminde artık seri olarak yazmaya devam edeceğim!
Şiir!
Roman!
Öykü!
Hikaye!
Kısacası yazmaya dair ne varsa!..
Kendim için değil, ihtiyacı olan herkes için!
Neruda diyor ya” Şair kendisi için şiir yazmaz, ihtiyacı olan alır” diye.
Biz bu yüreği açtık!
İhtiyacı olan girer ve dost köşkünde kalır, ebedi güzelliklerle!..
Herkese saygıyla...
*******************
KATİL
Pisliklerini yüzlerine vuracak korkusuyla, adamı gündüzün ortasında ve ellerini kollarını sallayarak gelip öldürdüler! Ceset dahi bulunamadı! İhtimal asitle eritip buharlaştırdılar!
Bu korkunç ve vahşi cinayet ülkemizde işlendi!
Bağırdık, çağırdık hepsi o kadar!
Zaten hep öyle yaparız!
Suudi denilen karanlık aile yönetimine verilecek samimi tepki, konsolosluklarını kapatıp, defetmekti!
Tıpkı Amerika’ya bağırıp, çağırdığımız gibi!
Bize mektup yazıyorlar!
Vur üs’lerini yüzüne, o zaman samimi olduğunu bilelim!
Evet!
O emri veren katil, dünkü G-20 zirvesinde en ön safta sırıtarak poz veriyordu!
Bunu şakasız diyorum, midem allak bullak oldu!
Sanki asit kuyusuna atılacakmış gibi bir tuh halime büründüm!
Çünkü katil karşıda ve gözümüzün içine bakıyordu!
Kimlerle poz veriyordu?
Vala bir tek onu göremedim! Galiba tek başınaydı!
Anladım!
Artık çağın son demindeyiz.
Ahlak, hukuk, insanlık, acımasızlık; ne sayarsanız, sayın yok; tükendi!
Geriye çirkin, kokuşmuş bir dünya!
Sanırım böyle bir dünyayı Tanrı çoktan terk etti!
***********
AVUNMAK GÜZELDİ
Herkes odaklanmış ve İstanbul seçimleri alınırsa “ Her şey çok güzel olacak” diye adeta umuda yolculuk etmişti!
Bu satırların yazarı defalarca” Hiç bir şey değişmeyecek ve daha da beter olacak” diye yazdığında kimi zaman taşa tutulmuştu! Sanki kötü olsun diye bir çabam varmış gibi!
Hayır!
En çok iyi olsun diye isteyen benim. Ne var ki ortada iyi olsun diye hiç bir emare olmadığı gibi, kötü olsun diye onlarca yasa ve dahası “Kanun hükmünde kararnameler var.” İşte bunlatın olduğu yerde hiç bir şey güzel olmaz!
Bunları değiştirme yetkisi bir Belediye Başkanında değildir! Yetki hükümettedir ve o hükümet iş başındadır.
Şu an sağanağına tutulduğumuz zam yağmurlarında bir Belediye Başkanının dâhil yoktur!
Zaten uygulamaları bir kenara bırakacak olursak, zihniyetten de bir değişikliğin olmadığını görmemek için aptal olmak lazım!
Adam besmele ve hatimlerle Belediye Başkanlığı koltuğuna oturuyor.
Sanki Riyad Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuş gibi!
Her şeyin güzel olması için, öncelikle özgürlüklerin önünü açacaksın! Ülkeyi bir hapishaneye çevirdiğin yasaları, insan onuruna yakışır şekilde düzenleyeceksin. Üretimi artıracaksın ve oradan istihdam sağlayacaksın.
Boş olan ülke topraklarında tarımı akıllıca işler hale getireceksin. Eğitimde hurafeyi değil, bilimi esas alan yeni bir sil baştan program yapacaksın!
Burada daha sayacağım yüzlerce neden var!
Aslında hepsi de bildiğiniz ama nedense sustuğunuz gerçekler!
Kısacası bunlar durduğu sürece, moralinizi bozmayayım ama hiç bir şey güzel olmayacak!
Etrafı ateş çemberiyle sarılmış bir yerde elde benzin bidonuyla dolaşmak gibi bir garip durumumuz var; üstelik çemberden kaçmak yerine her gün biraz daha yaklaşıyoruz!
Sonra!
Sonrası malum!
Önümüze bir isim daha çıkarırlar ve bir süre onun ardında halaya dururuz! Sonra bakarız ki tokmak gitmiş, biz davulun boynumuzdaki kasnağıyla kalmışız!
Çünkü hatırı sayılır bir yaşa geldim ve bu ülkede hiç bir zaman güzel olan bir şeye rastlamadım! Güzel bir ülkede, güzel şeyler yaşamama şansızlığı hiç bir zaman peşimizi bırakmadı!
Bundan sonra bırakır mı?
Hiç sanmıyorum!
Çünkü buna dair hiç bir emare yok!
Bizim Hsçovalı yıllar önce “ E rınd bıbe” (Güzel olacak” demiş!
Onu söyleyen öldü gitti ve güzel olmadı!
Şimdi çıkmış Haçovalı’ nın sözünü bize tekrar ettiriyorsunuz!
Geçin bunları!
O sadece bir seçim kandırmacısıydı!
Geldi, geçti!