Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz gidebilmeleri için AB’nin Türkiye’den talep ettiği ancak Türk hükümetinin yerine getirmekte ayak direttiği konular şunlarmış:
1- Terörle mücadele mevzuatı
2- Kişisel verilerin korunması
3- Europol ile anlaşma
4- Yolsuzlukla mücadele yasası
5- Geri kabul anlaşması
6- Cezai konularda adli işbirliği
Evet...
Peki, hükümetin yerine getirmekte ayak direttiği bu şartların hangisi biz vatandaşların aleyhinedir, dersiniz?
Ben söyleyeyim; hiçbiri..!
Bilakis başta “yolsuzlukla mücadele yasası” olmak üzere hepsi de bizlerin lehine.
Gelin görün ki, maalesef biz vatandaşların olup biten hiçbir şeyden haberi bile yok.
Zaten bizler vatandaş olarak devlet yönetiminin birer aktörleri de sayılmayız.
Ne bizler hükümetlerden hesap sorma bilincine sahibiz, ne de hükümetler bize hesap verme sorumluluğuna sahip.
Gerçek şu: bizler henüz “efendinin köleleri” olma düzeyinden kurtulup gerçek anlamda devletin vatandaşları olabilmiş değiliz...
****************
Müslümanlık ve İslamiyet
Geçen günlerde Atasoy Müftüoğlu’nu dinledik. Yine, “Müslümanların, yeni bir medeniyet iddiasıyla insanlığın önüne çıkabilme ihtimalini” sorguluyordu. Daha doğrusu, “Müslümanların artık böyle bir iddialarının kalmadığından” yakınıyordu desem, belki daha doğru olur.
Peki, gerçekten de Müslümanların yeniden İslami referanslardan hareketle insanlığın önüne alternatif bir medeniyet iddiasıyla çıkmaları mümkün mü?
Kişisel kanaatim şu: gerçekçi olmak gerekirse, bu artık imkânsıza yakın bir beklenti.
Bunun nedeni ise, hiç şüphesiz İslam’ın kendisi değil, biz Müslümanlarız. Zira İslam, içinde böyle bir potansiyel barındırıyor olsa bile, Müslümanların sahip oldukları din anlayışı ve zihin evreni buna asla müsaade etmez.
Nasıl müsaade etsin ki; her şeyden önce daha “İslamilik” tanımı üzerinde bile kimsenin uzlaşamadığı bir durumda...
******************
Göçün yönü her zaman özgürlüğe gider...
Tarih boyu göçün yönü hep özgürlüğe doğru olmuştur. Özgürlüğün adresini gösteren en samimi test de budur.
Bugün de göç etmek durumunda kalanlar için durum yine aynıdır.
Göçün yönü yine özgürlüğe gider...
İsterseniz bakın; insanların denizlerde boğulmak, sınırlarında vurulmak pahasına da olsa sığınmaya çalıştıkları ülkeler, (göreceli de olsa) başta AB olmak üzere, insan haklarının uygulandığı demokratik ülkelerdir.
Peki, dönün bir de bizim sokaklara sorun; inanılmaz bir Batı düşmanlığına karşı, giderek yükselen bir Şenghay muhabbeti..!
Hâlbuki Rusya’da muhaliflerin seçimlere girmeleri engellendiği için kaç gündür Moskova’da gösteriler yapılıyor;
Yine nerdeyse her gün bir Uygur’un Çin’e iadesini konuşuyoruz...
Peki, bizdeki bu muhabbet niçin?
Çünkü zihinlerimiz tamamen iktidara/devlete ayarlı da ondan!