Kılıçdaroğlu: “Kürt edebiyatı vardır. Kürtçe kadim bir dil. Kürtler dün ortaya çıkmış değil. Tarihsel derinliği olan bir kültürü vardır. Kürt edebiyatının, sinemasının, sanatının ve resminin olması lazım. Olacaktır zaten. Bunu ne engellemeye ne de ötelemeye kimsenin gücü yetmez. CHP olarak yerel yönetimlerde bu hizmeti vermek istiyoruz. Örneğin Kürtçe dil kurslarının yanı sıra Türkçe bilmeyen yaşlılara Kürtçe bilen sağlık personeli ile hizmet verebilecek bir çalışma yapacağız...
Herkesin kendi dilinde yazması, çizmesi ve okuması doğal haktır. Bu işi pedagogların çözmesi lazım, bir çocuk en iyi nasıl öğrenir, anadili ile başlayacak ve daha sonra diğer dilleri öğrenecek. Anadilde eğitime başlayan çocuk ileriki yaşlarda daha başarılı oluyor. Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdiniz ve çoğunuz işsizsiniz. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirenlerde boşta geziyor. Ama siz farklısınız çünkü bu alanda ciddi bir boşluk var ve bu işin eğitimini, anadilde alfabeyi, yazmayı öğretecek olan sizlersiniz...”
*******************
Kürtler i özgürleştirmek miş!!
Değerli bir dostumun benimle özelde paylaştığı “Nuçe Cıwan” kaynaklı bir habere göre, “Ateşin Çocukları” isimli eylemci bir grup, bugüne kadar Türkiye’nin her yerinde çıkmış olan orman yangınlarının nerdeyse hepsini üstleniyor ve bundan böyle de Türkiye’nin her yerini ateşe vermekle tehdit ediyor.
Bu gizemli grup, bütün bunları da “Kürtleri özgürleştirmek için” yapacağını söylüyor..!
Arkadaşa cevaben söylediğimi sizlerle de paylaşmak isterim:
“Sıkışan ve giderek miadı dolan mevcut hukuksuzluğa can ve gerekçe oluşturmaya matuf tasarlanmış yeni bir hendek komplosu/provokasyonu..!”
Anlayacağınız, yine birileri iktidarını sürdürebilmek adına Kürt’lerin başına yeni bir çorap örme peşinde..!
Daha acı olan ise; korkarım ki bazıları yine “Kürt’ler” adına buna da sahip çıkmaya çalışacak
******************
“Bu tiyatroyu kesinlikle kabullenmeyeceğiz..!
Özellikle Allah’ın her daim hayata müdahil olduğuna inananlara söylüyorum; bazı şeyler vardır ki onlara sessiz kalmak yalnızca kişiyi insanlığından etmez, aynı zamanda ona Allah’ın gazabını da müstahak kılar.
Bu bağlamda zulme sessiz kalanlara hitap eden şu ayeti hatırlatmak isterim:
“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” (Enfal: 25)
Bakın nerdeyse her gün yanı başımızda bir kişi zorla kaçırılıp yok ediliyor.
Yetkililer, “bizim haberimiz yok” diyor ancak bunlardan en azından şimdilik bir kısmının emniyette oldukları öğreniliyor. Emniyet bu durumu, “filanca yere bırakılmışlardı, biz oradan aldık” şeklinde izah ediyor.
Hadi diyelim doğru; gerçekten de emniyet bu şahısları başkalarının bıraktıkları yerden topladı, peki, bu durumda emniyetin ne yapması gerekiyor?
En fazla sağlık muayenesinden geçirdikten sonra ifadelerini alıp ailelerine teslim etmeleri gerekiyor, değil mi?
Ama emniyet onun yerine bakın ne yapıyor.
Size bunu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Twitter hesabından aktarayım:
“Bu tiyatroyu kesinlikle kabullenmeyeceğiz..!
4 kaçırılan tutuklandı
Savcının odasına ailelerin avukatları yaklaştırılmadı, 'özel avukat tuttu' dendi, gözaltındakiler avukatının ismini bilmiyordu.!
Arka kapıdan bu avukatlar kaçırıldı
Tutuklanma nedeni bilinmiyor
SKANDAL BU.!”
İsterseniz olanları bir de kaçırılanlardan birinin (Erkan Irmak) eşinden dinleyelim:
“Eşimi KAÇIRIP aylarca kayıp ettiler.
Esrarengiz bir şekilde 3 farklı şehirde kaçırılanlarla beraber buldular!!!
Gözaltı süreci ayrı bir hikâye.
Mahkeme safhası ise tam bir skandal hukuk faciası.
Tiyatronuz sizin bitmiş olabilir ama bizim için bitmedi.”
Peki, bütün bu olanlardan sonra kaçırılma hadiseleri bitti mi dersiniz? Hayır, devam ediyor!
Bakın, yeni bir hadiseyi yine Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan dinleyelim:
“Dün duyurduğum Salı gününden beri kayıp olan Yusuf Bilge Tunç'un arabası Ankara GIMAT'ta bulunmuş. Polis 'arabayı bırakmış, kaçmıştır, burada kameraları izleyin, gelir' gibi bir cevapla olay yeri incelemeyi çağırmamış.!
İnanılmaz işler oluyor, polisin görevi yorum mu?”
Evet... İşte bütün bu zulümler yanı başımızda cereyan ederken, hiçbir şey olmamış gibi kulaklarının üzerine yatıp bayram edenler, bir gün kendilerine sıra geldiğinde de şaşırmasınlar!
Ey zulmün kör, sağır ve dilsiz ortakları, umarım bayramınız kutlu olur..!!