'' Üçayağın '' ne olduğunu hemen hemen herkes bilir.
Özelikle köyde yaşayan herkes iyi bilir.
İnsan boyunun yetişmediği yüksekliğe çıkmak için kullanılır.
Malatya'da yaş kaysı toplamasında '' üçayak'' olmazsa olmazıdır.
Adıyaman'da tütünün yaygın olduğu 90'lı yılarda üçayağı çok kullanırdık.
Tütünü çivilere, kuruması için asarken boyumuz yetişmezdi, '' üç ayağın '' kullanırdık.
Hemen her evde bir tane '' üçayak '' vardı.
Tütünün dışında, inşaat işlerinde de, ''üçayak '' vardır.
Bir gün tütün hazırlığa yapan bir komşumuza yardım ediyordum.
'' ilk önce üçayak yapmamız lazım'' dedi.
Sordum peki niye ''dört ayak'' sehpa yapmıyorsun da, '' üçayak'' yapıyorsun dedim.
'' Dört ayak,'' ''üçayak '' gibi sağlam değildir.''
'' Mahir '' üçayaktan '' düştüğün zaman tam düşersin, aklın başına gelir.''
Üçayağın bir ayağı olmadığı zaman, ya da yükünü üç ayağın yerine tek ayağına verdiğin zaman düşersin.
Kuvvetler ayrılığı aynen '' üçayak '' gibidir.
Kuvvetler ayrılığı,( yasama, yürütme, yargı) devletin 3 ana fonksiyonudur.
Bu 3 fonksiyonun birisinin elinde bulunmaması için bölümlere ayrılmıştır.
Bu fonksiyon bir kişide toplanması diktatörlüktür.
Kuvvetler ayrılığında en önemli ayak,'' yargı'' ayağıdır.
Yargının bağımsız olması, bu üçayağın ayakta durmasının en önemli ayağıdır.
Başkanlık sistemi ile birlikte, yargı ve yasama ayaklarının yükü, yürütmeye bindi.
Yürütme bu yükü taşıyamaz durumdadır.
Yani, TBMM, Hâkim ve Savcılarının bu durumda özgür hareket etmesi imkânsızdır.
Yürütme kısmen bu yükün altında kaldığı için, bazen aftlanmaya başlıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının '' onları bırakmayız'' demesi çok talihsizliktir.
Yürütmenin yargıya müdahalesidir.
Partili Cumhur başkan’ı sisteminde, yürütmenin tarafsız olması imkânsızdır.
Yürütme yasamanın görevini yaptığı için, TBMM'nin de çok bir önemi yoktur.
Başkanlık sistemi, Partili Cumhurbaşkanı sistemi olduğu müddetçe '' üçayağın'' iki ayağı boşa çıkar.
Bir ayak bu yükü taşıyamaz.
