ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

 

     Cahillik geri kalmış toplumların baş çelişkisidir. Cahil toplumların gelişmiş toplumlara yem olmaktan başka şansları yoktur.

Cahil toplumlumlar üretken değil, tüketicidirler.

Cahil toplumlar demokrasiye değil, diktatörlere inanırlar.

Cahil toplumlar seçimlere katılırlar, ama kimi neyi seçeceğine karar veremezler.

     Cahil toplumlar seçimlerde kendi sınıfsal çıkarlarını temsil edenleri değil, kendilerini sömürenlerin safında yer alırlar.

     Cahil toplumlar demokratik ve insan haklarını savunanları bir kenara bırakarak alt kimliklerine oylarını kullanırlar.

Cahil toplumlar barışa değil, savaşa inanırlar.

Cahil toplumlar yaşamı değil, ölümü kutsarlar.

Cahil toplumlar özgürlüklere değil, esarete inanırlar.

Cahil toplumlar, sömürülmeyi mubah görürler.

Cahil toplumlar baskıyı, şiddeti, sömürüyü, savaşı, kıtlık ve kırımlara kader olarak görürler.

Cahil toplumlar kendini yönetenlerin cafcaflı yaşamlarını yadırgamazlar.

      Cahil toplumlar, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi inanmayan insanlara düşman kabul eder ve çatışırlar.

Cahil toplumlar başkalarına kendi ırkını, dinini ve mezhebini dayatırlar.

      Cahil toplumları birbiri ile çatıştırıp kan döken üst tabakada hayat gayet normaldir. Onların aileleri bu çatışmanın dışında kalırlar. Cahiller de bunu görmezler.

    Cahil toplumlar kendilerini yönetenlere eleştiri kabul etmezler. Çünkü bunlar “Ulu emre itaat ederler.”

Cahil toplumlarda iti ite kırdırırlar.

Cahil toplumlarda yönetenler Karun kadar zengindirler, alttakiler ise yoksulluktan nefesleri kokarlar.

       Cahil toplumları idare etmek için bir diktatör gereklidir Çünkü bu tür ülkelerde demokrasinin yaşama şansı yoktur.

Mustafa Kemal Atatürk cehaletle savaşmayı her şeyin üstünde görmüştü. O, bu konuda diyordu ki:

“Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.

Gençliği yetiştiriniz.

Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.”

     Osmanlı devleti böyle bir süreçten geçerek tarihe karıştı. Osmanlıyı cehalet yıktı. Osmanlıyı yönetenlerin iki önemli korkuları vardı:

1 Padişahların tahtlarını kaybetme korkusu.

2-Batıda gelişen milliyetçilik dalgası karşısında parçalanma korkusu.

       Ama korkular ecele faydası yoktur. Sonuçta Kralların tahtları da yıkıldı. Osmanlı devletinin bağrında onlarca devlet de ortaya çıktı.

       Eğer Osmanlı devleti veya Osmanlı halkı 1789 Fransız devriminin gerçekliliklerini görebilseydi, bugün bizim durumumuz farklı olacaktı.

       Cumhuriyet, cehalete karşı verilen mücadelede başarılı olamadı. Çünkü cumhuriyetin eğitim süreci hep kesintiye uğradı. Eğitimde bilimsellik hep sekteye uğradı.

           Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, ülkeler arasındaki eğitim kalitesini ölçen araştırmayı inceledi. Ajans Press’in Dünya Ekonomik Forumu (WEF) “Eğitim Kalitesi 2018” raporundan ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye eğitim kalitesi bakımından 137 ülke arasından 99’uncu sıraya yerleştiği belirlendi.

Biz bunu hak ettik mi?

Bilmiyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.