Ülkede insanca yaşama değerlerini önemseyen her insanın özlem duyduğu, bu gün ve yarınından kaygı duymadan hayalini kurduğu ve özgürce yaşayabileceği barışçıl demokratik toplumsal düzene bir türlü kavuşamamasının, Yunan mitolojisinde yaşandığı söylenen Sisifos hikâyesini anımsatıyor bizlere. Bizim dünden bugüne yaşadıklarımız ne kadar da benzemektedir bu mitolojik hikâyeye.
Yaşadıklarımız gerçekten Sisifosa yaşatılan cezanın güncellenmiş karşılığı mı dır acaba?.
Yıllarca özlemini duyduğumuz ve mücadelesini verdiğimiz barış içinde insanca ve kardeşçesine yaşayabileceğimiz demokratik bir düzene kavuşma umudunun her defasında yerle bir edilmesini başka nasıl izah edebiliriz
Yunan Mitolojisinde Sisyphos; Tanrı-Irmak Asopos’a kızı Aigina’nın Zeus tarafından kaçırılmış olduğunu söyler. Bu sırrının verilmesine çok öfkelenen Zeus, Ölüm meleği Thanatos’u göndererek Sisyphos’u Cehennemde zincire vurmasını ister. Sisyphos büyük bir kurnazlıkla kendisini zincirlemeye gelen Thanatos’u zincire vurur ve Hades’i tehdit eder.
Bu durum insanların ölümsüzlüğüne yol açar ve kargaşa yaratır. Bunun üzerine, rakipleri ölmediği için yaptığı savaşlardan keyif almayan ve canı sıkılan Ares ve Zeus Thanatos’u zincirlerinden kurtarmak için müdahale eder.
Sisiyphos Ölüler ülkesine götürülür ama kaderine katlanmak istemez. Karısından ölmeden önce kendisine cenaze töreni yapmamasını istemiştir. Törensizliği hoş karşılamayan Hades dinsiz karısını cezalandırması için Sisyphos’un yeryüzüne dönme önerisi kabul eder. Sonunda Hermes yer altı dünyasına geri götürülür
Berk Yüksel Mitolojide Sisifos hikâyesi yazısında hikâyeyi şu şekilde yazmıştır. Ölüler ülkesi tanrıları hilekârlığın cezası olarak Sisifos’u büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlamaya mahkûm eder.
Sisifos tam tepenin duruğuna vardığında kaya her zaman elinden kaçmakta ve Sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalmaktadır. Bu ceza Sisifos’a Nehir tanrısı Asopus’a kızı Aegina’nın yerini söyleyerek Tanrı Zeus’un sırrını ifşa ettiği için verilmiştir.
Albert Camus’a göre ilginç olanın Sisifos’un kayayı tepeye kadar taşıyıp tam tepeye gelince kayanın geri yuvarlanması halini yani bu kısır döngüyü bile bile taşı tepeye çıkarma mücadelesinden vaz geçmemesidir.
Camus saçmalığa pes etmeyen Sisifos’un içinde bulunduğu cezalandırma durumunu sonsuza kadar devam edeceğini bilir fakat saçmalığın geriletilebileceğinin farkındadır. Bu nedenle “ tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter.
” Albert Camus İnsanın yaşamın anlamsızlığına ve tüm baskılarına rağmen direnmek zorunda olduğuna dikkat çeker.
Ülkemizin siyasal gerçekliği içinde Sisifos hikâyesindeki gibi cezalandırılanların bir tek Sisi fos’tan ibaret olmadığını biliyoruz elbette. En büyük talihsizliğimiz koca bir toplumun Sisi fos’laştırılmış olmasının gerisinde sadece Tanrı Zeus’la sınırlı olmamasıdır.
Mesele bir noktaya gelince Her kesin Zeus’laşa bileceğinden dir bizim asıl kısır döngümüz.