İsmail Beşikçi Hoca bir kez daha haklı çıktı.
İran’ın bir devleti vardır.
Irağın bir devleti vardır.
Suriye’nin bir devleti var.
Türklerin bir devleti vardır.
Ama bu dört devlet içinde toprakları olan, Kürtlerin bir devleti yoktur.
Kürtlerin bir Anayasası yoktur.
Kürtlerin resmiyet kazanmış bir dili yoktur.
Bir olmadıkları için;
O kadar cılızlar ki, daldan dala çarpıyorlar.
Rüzgârın yönü, suyun akışı Kürtlerin yönünü belirliyor.
Dört parçaya bölünmüş, ayrı ülkelerin dilleri, inançları dayatılmıştır.
Baskılar altında yaşamaya çalışıyorlar.
Kürtler o kadar saflar ki, herkesi kendisi gibi bilip, kanıyorlar.
Devletsiz oldukları için, her kıvılcımda, ışığı görüyorlar.
İŞİT, belasına karşı hiç kimse savaşmamıştı.
Kürtler tek başına, tecavüzcü, doğa, tarih eserleri düşmanlarına karşı savaştı ve onları bozguna uğrattılar.
İnanmışlardı bu sefer kendisinin olan topraklarında rahat edeceklerdi.
Hiç kimsenin tarlasından, bağından gözleri yoktu.
İŞİT Canavarlarına karşı verdiği mücadele takdir kazandı.
Dünyaca ünlü Magazin Dergileri, kadın savaşçıları kapak yaptılar.
Dünyaca ünlü modeller, podyumlarda, kadın savaşçıların elbiseleriyle poz verdiler.
Büyük filim şirketleri, yönetmenler, kadın savaşçıların direnişini, mücadelesini filim yaptılar.
İŞİT terörüne herkes seyirci kalırken, Kürtler ve dünyanın her yerinde gelen Enternasyonaliz savaşçılarla kendi topraklarını korudular.
Dört parçaya bölünmüş olan Kürtlerin birlikte yaşadıkları diğer halklarla hiç bir sorunu olmadı.
Kendilerini asimile etmek isteyen sistemlerle sorunları oldu.
Gel gelelim bu güne;
Kürtlerin yaşam hakları iki emperyalist gücün elinedir.
Çünkü devlet olmadıkları için, muhatap olarak görmüyorlar.
Emperyalist ülkeler;
Suriye topraklarında yaşayan Kürtler için, muhatap olarak rejimi görüyorlar.
Türkiye topraklarında yaşayan Kürtler için, Türkiye Hükümetini muhatap alıyorlar.
İran ve Irak içinde aynı şey söz konusudur.
Ülkelerin çıkarları karşında, halkların taleplerin söz konusu dahi olamaz.
Kürtler kendi kendilerini kandırmasınlar, kendileri dahi aynı masada toplanamıyorlar.
Türkiye, bölgenin en büyük ülkesi olmasına rağmen, rolünü iyi oynayamadı.
Rusya ve ABD bu rolü üstlendi.
ABD ve Rusya çıkarlarının olmadığı hiç bir planda devrede olmaz olmazlar.
Esat baştan beri çok sabırlı davrandı, Başladığı yere dönüldü.
Kürtler her ne kadar Devletleri yok sa da uluslar arası arenada, siyaset yapmayı öğrendiler.
Karşılığında önümüzdeki günlerde umarım şaşkına dönmezler.
Türkiye ye gelince, Suriye'de ki yanlış politikaları nedeni ile ekonomi büyük zarar gördü.
Bütün Komşuları ile çok büyük sıkıntılar yaşandı yaşanıyor.
Trump Erdoğan’ı büyük bir tuzağa düşürmeye çalıştı Ancak Senatonun kararı karşısında, geri atım atmaya mecbur kaldı.
Erdoğan, başka bir ülkenin topraklarını işgal ettiği var sayımı ile yargılanabilirdi olmadı ama Avrupa ülkelerinin yaptırımları ile karşı karşıya kaldı.
Trump'ın mektubu baştan sonuna kadar hakaret içeren bir mektuptur.
Kürtler ile Türkleri kavga eden çocuklara benzetmesi, ukalalığın tavan yapmasıdır.
Bir ülkenin cumhurbaşkanı kim olursa olsun bulunduğu ülkeyi temsil ediyor.
Trump'ın saf ettiği sözleri yazdığı o kâğıt parçası kabul edilemez.
Cumhurbaşkanı da Trump a gerekli cevabını vermeli vermesi de gerekir.
Kürdü, Kürde anlatabilseydik bu tür olumsuzluklara maruz kalmazdık.