Güney Afrika da bir üniversitenin girişinde ki yazı;
“ Bir ülkeyi yok etmek için Atom bombası veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur! Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir!
Bunlar gerçekleştiği taktirde…..;
Hastalar doktorların elinde ölür
Binalar mühendislerin ellerinde çöker
Para ekonomistlerin elinde kaybolur..
İnsanlık Din adamlarının elinde ölür
Adalet hakimlerin elinde kaybolur…..”
Yukarda ki yazıya ve düşüncelere özellikle Türkiye genelinde ki başta FETÖ yapılanmasının ortaya çıkması ile birlikte katılmamak konu üzerinde düşünmemek abesle iştigal olur diye düşünüyorum.
Yine birileri de Türkiye deki halkı savaşla cephelerde yapılacak harplerle toplarla tüfeklerle yenmek çok kolay bir durum değil ancak ve ancak onları “ DİN “ Silahı ile vurarak birbirine düşürerek yenebilirsiniz demişlerdir.
Emperyalizmin en büyük felsefesi harekâtı anlayışı da zaten” böl parçala yönet “ kültürü üzerine kurulmuştur.
Bu anlamda özellikle de son 19 – 20 yıla baktığımızda bütün oyunlar Türkiye de eğitimin üzerinde oynanmıştır. AKP iktidarı döneminde bakanlarının en çok değiştiği bakanlık Milli eğitim bakanlığı olmuştur.
Ancak her gelen bakan giden bakanın yaptığı uygulamaları sistemi düzeni beğenmemiş bu böyle yürümez demiş ve yeni birtakım kendine göre sistem oluşturmaya çalışmış ancak hepsinde de milli eğitim bakanlığı da eğitim sistemimizde battıkça batmış ve bu gün eğitim sistemimiz yerlerde sürünmektedir.
Yukarda da belirtildiği gibi eğitim gerçekten çağdaş laik demokratik bir eğitim olmadıkça matematiği seçmeli din dersini mecburi yaptığın sürece bu gün olduğu gibi tam bir keşme keşlik yaşanır.
Tıp fakültelerine FETÖ cüler in hazırladığı kopyalar ile kopya çekilerek girilir ve bitirilirse hastalar doktorların elinde kalır hasta sahiplerinde dayak yerler.
Binalar işten anlamayan ancak sadece bir şekilde mühendislik diploması bulunan kişilerin ellerinde çöker.
Ekonomi Damat ve gibi ekonomiden bi haberlere teslim edilen para buharlaşır erir gider.
Diyanet gibi tüm İslam âleminin rehberi olması gereken bir kurum tek bir yerin onaylama makamı olur dini kurallar yerine saray kuralları uygularsa din başta öldürülmüş olur.
Adalet herkese eşit şekilde uygulanmadığı sürece hâkimler savcılar kopya çekerek ya da çektirilerek o makama gelirse (ki son on yılda binlerce hâkim savcı tutuklandı ihraç edildi )adalet kaybolur gider gitmiş durumda. Az da olsa haktan hukuktan adaletten yana hâkim savcı kalmışsa onlarda zorunlu olarak beklemede ve gizlenmekte durumu idare etmektedirler.
Düşünün bu ülkede hukuk fakültesine birkaç gün önce bir veteriner halk dilinde “baytar “ dekan olarak atandı. Ha keza çok önemli lojistik makamlara da aynı şekilde atamalar yapıldı.
Eğitimde İmam hatipleri öne çıkardılar ne kadar imam ve hatibe ihtiyacımız var bilmiyorum.
İmam hatiplilere bakıyoruz üniversitelere giriş sınavlarında şayet sorular çalınmamış kopyalar verilmemişse başarı oranları % 17- 18 ancak aynı okullarda mezun olanların işe girme başarı oranları %95. Bilmem anlatabildim mi?
Bizim ülkemiz İstiklal savaşları görmüş Atatürk İnönü ve arkadaşlarının zekâ ve cesaretleri ile başarıdan başarıya koşmuş bir ülke.
Ancak ve ancak savaşla değil içerde oynanan çirkin oyunlar la eğitimi katlederek “ din “ maskesi ile her türlü rezaleti yaparak yaptırarak bu gün kü gibi bu ülkeyi yenmek dağıtmak isteyebilirler..
Bu teşebbüste bulundular bulunuyorlar.
O gafiller örümcek kafalılar şunu iyi bilsinler ki bu ülkede ki mütedeyyin inançlı insanlar ve ülkesini seven bayrağını seven demokrasi ve insan haklarından yana olan nüfusumuzun çok büyük bölümü bu çirkinliklere bu şarlatanlıklara ve bu eğitimimizi yolundan saptırmaya çalışanlara karşı duracak ve bu mücadeleyi en son kazanacak
Bu ülkede Dinini inancını hatta mezhebini kendi inanç şekli ile Allah’la yaşamak isteyen her türlü mezhep ve inançta olan her türlü etni sitede ki vatandaşlarımız var ve var olacaklar.
Bu topluluklar bu ülkede her türlü yoz ve yobazlığa karşı verecekleri demokratik mücadelede galip gelecekler ve bu ülke ilelebet çağdaş demokratik hukuk devleti olarak yaşamaya yaşatılmaya devam edecek edilecektir.
Bütün bunların olması yaşama geçmesi de eğitime ve demokrasi lere demokratik değerlerin en iyi şekilde öğrenilmesine öğretilmesine çok bağlıdır. Gerici Araplaşma kafalarla bunları tabii ki başarı elde etmek mümkün değil başarıdan ziyade o anlayış bizi bu günkü durumdan daha kötü günlere götürür götürüyor.
O nedenle eğitimde gerici yobaz Araplaşma kafasını bir kenara atarak çağdaş olarak kaliteyi artırmalı bilimsel çalışmalara öncelik verilmeli çağdaş yaşama katılarak çağdaş ve demokratik ülkelerde örnekler alarak yolumuza devam etmeli geleceğimiz olan gençlerin kafasının içini Araplaşma gibi kof işlerle doldurarak değil ilimi ve bilimi öne çıkararak geleceğe hazırlamalıyız.
Eğitimsiz bir toplum her türlü bataklığa saplanır saplandırılır. Bu gün kısmen de olsa ülkemizde olduğu gibi