10 OCAK çalışan gazeteciler günü kutlama töreninde Gazeteciler dernek başkanlarına konuşma hakkı verilmemesi sadece MGC temsilcisi Vahap günerin konuşturulması Diğer bir kaç dernek temsilcilerini üzmüş olacak ki tepkilerini kendilerine göre sözüm ona daha sert dile getirdiler. Halbu ki ben de legal bir kurum olan çağdaş gazeteciler derneği Malatya şube başkanıyım ve herkesten daha çok çalışan alanlarda saha da olan bir başkan olarak ben de konuşayım egosuna düşmedim ve Vahap Güneri de zevkle dinledim.
Çünkü 10 Ocak çalışan gazeteciler gününü öyle tahmin ediyorum ki Vahap güner den başka ne bilen ne de anlatabilecek olan olurdu. Çünkü Vahap en tecrübeli ve deneyimli bir gazeteci diğer başkan konumunda ki kardeşlerimiz arkadaşlarımızın daha deneyime ve tecrübe sahibi olmaya ihtiyaçları var. Tabii bu bana göre benim düşüncem
Neyse saadete gelecek olursak Bu dernekler ve başkanları ( MGTC ve KISMEN Anadolu Birlik )” “ Bizler ayrı kurum ve dernek temsilcileri olarak çalışan gazeteciler toplantısında konuşturulmuyorsak fikirlerimizin olmadığı yerde Fizik en bulunmamızın bir anlamı yok “diyerek toplantıyı terk etmişlerdir.
İlk etapta baktığımızda Allah Allah bu da ne demek demekten kendimi alamadım.
MGTC başkanı Fatih Avcı benim tanıdığım kadarı ile efendi sessiz ve her olaya da sinirlenmeyecek kadar da mütevazı bir arkadaşımız genç kardeşimiz bu heyecan bu sert çıkışı neden niçin yaptı diye de düşündüm.
Konuyu başa alacak olursak Malatya büyükşehir belediyesi Battalgazi belediyesi ve Yeşilyurt gibi üç güzide belediyemiz ve başkanları bilhassa katılarak gazeteciler gününü kutluyorlar.
Ancak bizim arkadaşlarımız başkanlarımızın bir kaçı hiç te önemli olmayan bir konu da bu etkinliğin havasını ortamını gazetecilerin gününü karartmaya karalamaya çalışıyorlar.
Olayı baştan ele alacak olursak Ben ve Vahap Güner salona biraz erken gelmiştik. Bazı arkadaşlarla ortalarda bir masaya oturduk sohbete başladık. O arada Büyük şehir belediye başkanının protokol müdürü sevgili kardeşimiz meslektaşımız Cumali protokol masasını hazırladı belediye başkanlarının isimlerini hangi sandalyeye oturacağını belirledi ve kalan beş sandalyeye de gazete dernek cemiyet başkanlarını davet ediyordu ben ve Vahap günere de protokol masasına gelmemizi istedi bizde geldik. Ben özellikle bir sandalyenin Fatih avcıya ayrılmasını istediğimde Cumali kardeşimizde sandalye si hazır dedi.
Kısa bir süre sonra Fatih Avcı kardeşimiz salona girdi ve yanımıza doğru gelirken ben kendisine yerini gösterdim ve oturmasını söyledim. Ben yaş itibarı ile epeyce ilerlemişim ve fatih benim evladım yaşında ben kalkarak ona yer gösterdim. Ancak Fatih “ abi şu masaları bir dolaşayım gelirim “ dedi ve gitti. Hatta ben yanımdakilere “ Fatih kulis yapacak hayır mı?” dedimÇünkü sabah ki toplantıda yine masaya çağırdım o zaman da “ abi şu masaları bir dolaşayım “ demişti
O sıra protokol da geldi belediye başkanları tek tek masaları gezdi “ hoş geldiniz “ dediler.
AKP İl başkanı ve Battalgazi ilçe başkanı da gelince kargaşa da sandalye kalmadı ve baktığımızda Fatih Avcı ERTV yetkililerinin ve çalışanlarının yan tarafta ki masaya oturduğunu gördüm.
Protokol oturduktan sonra programın başlaması için büyük şehir belediye başkanımıza bilgiler veriliyordu.
O da döndü bize dedi ki cemiyet ve dernek başkanları hepsi konuşsun mu? 11 Tane toplam dernek ve cemiyet olduğu hatırlatılınca o zaman uzun sürmez mi? Dedi
Bizde madem öyle bir kişi konuşsun dedik. Kim konuşsun sorusu da ortaya atılınca Malatya nın en eski basın kurumu olan Malatya gazeteciler cemiyeti olduğuna göre dolayısıyla onun şu an ki başkanı Vahap güner ismi orada ki herkes çe onaylandı ve o da çıkıp güzel bir konuşma yaptı.
Bütün konuşmalar güzeldi ve ta ki Fatih Avcı)” bizler ayrı kurum ve dernek temsilcileri olarak çalışan gazeteciler toplantısında konuşturulmuyorsak fikirlerimizin olmadığı yerde Fizik en bulunmamızın bir anlamı yok “ diyip dışarı çıkana kadar.
Durumun hepsi bundan ibaret.
Çıktıktan sonra orası dağıldı mı belki birilerinin amacı o idi ama o tutmadı birkaç belli isimlerin dışında kimse dışarı çıkmadı salonda boşalmadı.
Herkesin yaptığı yanına kaldı.
Sonradan açıklamalar başka başka kalemlerde yazılar yazıldı ama tabii ki gazetecilikte haberde objektiflik yorumda serbestîlik olduğuna göre yazan yazar o kendi düşüncesidir bu yazılanlar da benim düşüncemdir. Ben saygı duyarım onlarında saygı duymasını isterim.
Hal böyle iken ortada bir günah keçisi aramak işi hiç de hak edilmeyen mecralara çekmek hele hele de bin bir zahmet ve masrafla bizlere gece yapan belediye başkanlarına karşı böyle bir protesto yapılması haksızlık ve vicdansızlıktır. Başkanlarımızı bırakın orada büyük şehir ve diğer belediyelerin protokol müdürlerimize indirgemek bile abesle iştigaldir. Büyükşehir protokol ve basın müdürleri Cum ali ve Akif kardeşlerimi kutluyorum
Şu anlamda Fatih Avcıya hak verebilirim. İşittiğime göre gündüzden aranarak konuşma yapacağı konusunda bilgi verilmiş. Şayet böyle bir durum var idi ise bu kadar sert olmasa da tepki göstermesini anlardım.
Nitekim o sabah AVM nin sabah kahvaltı toplantısında bütün dernek ve cemiyetlere plaket verildi bana yani Çağdaş gazeteciler derneğine verilmedi. Ben bekledim toplantı bitti ve çok sevdiğim Mehmet Kavuğa giderek verdikleri hediyeyi iade ederek ben beni unutanların yok sayanların hediyesini almıyorum iade ediyorum dedim.
Tabi o ara arkadaşlar araya girdi işi organize eden basından sorumlu hanımefendi elli kere özür diledi af diledi bizde kabul ettik.
Böyle kalabalık işlerde toplantılarda istesen de istemesen de bazı eksiklikler hatta bazı yanlışlıklar olur oluyor. Önemli olan bu durumlarda sükûneti korumak sabırlı olmak hoş görülü olmak yanlışı af edici olmaktır.
Ateşin üzerine gazla benzinle gitmek kolay ama ateşe su ile müdahale etmek insanlıktır kişiliktir.
O olaydan sonra yukarda da söylediğim gibi birkaç arkadaşımın yazılarını okudum. Eleştiren de var vurmaya çalışan da var işi karıştırmak ve ondan rant elde etmek isteyenlerde var.
Birilerinin belediyelerde kendisi ya da yakınları için talepleri istekleri bekledikleri olur olabilir.
Ancak o istek ve taleplerini kendi gayretleri becerileri ile çözmeli.
Çözemiyorsa başkalarının üzerinde isteklerini yerine getirmeyen ya da getirilmesi mümkün olmayan işleri de yerine getiremeyenlere dolaylı yönlerde de olsa saldırmak için hiç kimse pusuya yatmasın çirkinlikler şerefsizlikler içerisinde olmasın hayalini bile kurmasın.
Çünkü Bunun adi insani bir eylem olmaz.
Bunun adı kalleşlik çakallık sırtlanlık olur bunların sonları da hüsran olmuştur olur.
Bunu da herkes bilsin.
Bizler Malatya da görev yapan yerel basın olarak 10 Ocakları çalışan gazeteciler gününü şöyle ya da böyle kutluyoruz.
Hâlbuki 10 Ocak bir direniş ve mücadele günüdür. O günkü ağabeylerimiz haklarını ve gazetelerini korumak için taşın altına ellerini değil kafalarını koymuşlar. Üç gün hem gazete çıkarmış hem de haklarını talep etmiş kabul ettirmişler.
Bizler bu gün 61 yılında ki zalim baskının ve zulüm ün on katını yaşıyoruz ancak onlar gibi direneceğimize mücadele edeceğimize “ sen konuştun” “ben konuştum “ gibi olumsuz olmaması gereken muhabbetlerle bir birimize çamur atarak yıllarımızı heba ediyoruz..
Gelin birleşelim bütünleşelim aramızda başkan ve yöneticilerimizi seçelim tek vücut arkalarında duralım ve haklarımızı işverenlerde ya da kim hakkımızı gasp ediyorsa söke söke alalım.
Gerekirse sendika kuralım. Muhabir kardeşimiz birkaç ay karın tokluğuna çalıştırılarak sonra da” kahveci çırağı” gibi yârin daha gelme denilmesine karşı duralım.
Bazıları gibi Hiç boş işlerle vakit geçirme zamanı değil.