Deprem olmuş, binalar çökmüş, insanlar yaşamını yitirmiş ve geride binlerce mağdur!
Tüm bunları bir kenara bırakıp İmamoğlu’na odaklanmışız ve ülkenin sokakları bunu konuşuyor!
Sonra bir Kızılay meselesi ve Başkanı ile ilgili iddialar...
İçişleri Bakanı onu savunurken “ Kızılay başkanlığı farz-ı kifayedir” diyor ve ne anlama geldiğini bilen varsa beri gelsin!
Bizim gençliğimizde hararetli siyasi tartışmalar olurdu! Lenin ve Mao teorilerine üç beş anlaşılmaz sözcük kattınız mı, önünüzde kimse durmazdı ve adınız teorisyene çıkardı, çünkü kimse ne dediğinizi anlamazdı ve genellikle kıt bilgisi olanların başvurduğu bir yöntemdi!
Yalnız İmamoğlu’na bir parantez açayım. Nedense her afette bir tatil hevesi depreşiyor!
Bir ara İstanbul’u sel bastığında o yine tatile çıkmıştı! Bu psikolojik bir hal olabilir ve bazen olaylar içinizdeki canavara sizi yem eder!
Bir zamanlar av merakım vardı ve köpeğinden tüfeğine kadar donanımlı bir avcıydım!
Pointer cinsi bir av köpeğim vardı! O kadar maharetiydi ki tek eksiği konuşmamaktı!
İyi bir uçar avcısı olarak ünlenmiş öyle herkesle de ava gitmiyordum!
Bir gün tanıdığım, fakat avcı olduğunu bilmediğim bir arkadaş “ Yahu namını duyduk, ben de avcıyım, seninle ava gelip, bu şerefe nail olmak istiyorum” dedi!
Velhasıl kırmadım, hafta sonu hazırlığımızı yapıp yola çıktık!
Av mahalline vardığımız da benim köpek eliyle koymuş gibi keklikleri buldu ve tabi ben o zamanki canavarlığımla hiç birini kaçırmadım!
Bizim arkadaş hiç tüfeğine davranmadı ve sadece bana ve köpeğe odaklanmış, adeta bu başarılı ikili karşısında küçük dilini yutmuştu!
Gün sonu av sona ermişti!
Bir çeşme başına vardık ve ateş yakarak bir iki keklik yolup temizledik! Epey sonra ateşimiz köze dönünce keklikleri üzerine attık ve biz bir taraftan sohbet ederken benim köpek ayaklarımızın dibindeki çalılığa odaklanarak işaret verdi! Ben usulca tüfeğime davranınca arkadaşım “ hayırdır” diye sordu!
“Sus, burada bir şey var, benim köpeğim boşa ferma vermez” demeye kalmadan oraya pusan kekliği uçurdu! Tabi ilk atışta keklik vuruldu ve köpeğim gidip ağzına alarak getirip önüme bıraktı!
Benim arkadaş “ yav hoca senin tüfek taşımana gerek yok, bu köpek sana yeter, namusuma ben olsam bunu beş apartmana vermem”
O daha sözünü tamamlamadan benim köpek acayip ve tek bir ses çıkararak olduğu yere yığıldı!
Artık nefessiz ve hiç bir çabaya yanıt vermiyordu!
Ölmüştü!
O moral bozukluğu ile bir kenara çekildim! Adeta dünyam yıkılmıştı! Birde baktım ki benim arkadaş pişen keklikleri ateşten almış iştahla yiyiyor!
Hayretle gözlerine bakarken, başını elindeki etten kaldırıp “ Vallahi bende de böyle bir hastalık var, üzülünce çok yiyiyor um!”
Acaba diyorum!
İmamoğlu’nun böyle bir zaafı mı var?
***************
HELAL OLSUN
İmar izni vererek çürük yapılara göz yumuyorsun!
Sonra fazladan kat atılarak gökdelenler diktiriyorsun!
Bir yasa çıkarıyorsun, tüm bu kaçak göçerleri üç kuruş para karşılığında süt limana boyuyorsun ve birer tabut olan yapılara ölüm izni veriyorsun!
Tüm bunlar kimin sorumluluğunda?
Ülkeyi kim yönetiyorsa, tabii ki onun!
Ama yok!
Yaşanan deprem felaketini siyasi ranta çevirmek gerekiyor!
Kim ölmüş, kim kalmış sonraki iş!
Baktık ki suçlu Ekrem İmamoğlu!
Şimdi gündem bu!
E, burnu havalanan İmamoğlu da bunlara ha bire koz veriyor, çünkü etrafında akıllı danışman yok!
İşin acı tarafı CHP diye bir muhalefette yok!
Üstelik çıkıp “ Kardeşim, ne alaka?” diyemiyorlar, televizyon kanalına iki tane dünya ve ülkeden habersiz adam çıkarmışlar, Mehmet Metiner ve bir diğer yandaş top gibi o duvardan bu duvara vuruyor!
Kısacası iktidara helal olsun, hak edene hakkını vermek lazım, bu konuda üstlerine yok!
Şimdi Fetönün siyasi ayağı meselesi var ya, iyi not edin, bunu da CHP ye yıkacaklar!
Çünkü CHP nin özeti, dün izlediğim iki adamlarıydı!
Metiner konuşacak, onlar “ Katılıyoruz” diyecekler!
Yarın darbeyi yapan CHP dir, FETÖ nün siyasi ayağını bulduk” derlerse, CHP toptan “ Katılıyoruz” der!
Helal olsun!
…*****************
DAHA BETERİ GELİYOR
Baba oğul geçmiş kameraların karşısına “ artık Ortadoğu’ya barış getirmeye karar verdik” derken, biri söylüyor, diğeri alkışlıyor!
Üstelik bu coğrafyanın acılarına o kadar parmak bastılar ki insanın duygulanıp ağlamaması elde değil!
Hele Tramp’ın o jesti var ya, bana “ işte bu!” dedirtti!
“Bundan böyle Filistinliler ve Müslüman âlemi arada Mescidi aksayı ziyaret edebilir ve Mescidi Aksayı İsrail’e verdik, İsrail bu ziyaretlere bir şey demeyecek!”
Sonra dönüp Filistin devlet başkanına “ bak akıllı ol, sana bir devlet veriyoruz, üstelik iki kat toprakla, otur keyfini çıkar!”
Manzara bu!
Şimdi Arapları iyice bölecek ve İsrail’i bölgenin babası olarak tayin edecek olan bu projeye taraftar toplayacak!
Kimi Arap ülkeleri dönüp Filistin devlet başkanına diyecekler ki “ sus, bak sana devlet garantisi veriyorlar, kabul et, yoksa yanında olmayız!”diye!
İşte bu plan yeni direniş örgütleri ve daha çok kaos demektir!
Kana doymayan orta doğu toprağına daha çok kan dökmektir!
Bu kanlar döküldükçe Araplar zayıflayacak ve Amerika onları iliklerine kadar sömürecektir!
Zaten Trump” biz oranın paydaşıyız” diyerek niyetini açıkça ve netçe ortaya koydu!
Hiç bir Amerika Başkanına benzemeyen bu adam, konulara böyle bodoslama giriyor!
Haklı da!
Baktı ki Ortadoğu insanı diplomatik dilden anlamıyor, o da onların anlayacağı dille meramını anlatıyor!
Yakında “ Allah-ü Ekber” diyerek ellerini kulağına götürdüğünde, o zaman Trumpın dilini daha iyi anlarlar!
Peki, bu konuda Türkiye’nin tavrı ne olur?
“ Deprem kaderimizde var” diyenler, sanırım bu sefer “ Allahtan gelen baş göz üstüne” der ve bizi de “ sakın Allah’ın dediğine şirk koşmayın, yoksa külli kâfir olursunuz!”
Eh, kâfir olup cehennemde ebedi yanmaktansa, Orta Doğunun lafı mı olur? Benim adıma alsın, hepsi Amerika’nın olsun!