“Öneri” demiyorum, “ Fetva” diyorum!
Çünkü bilimle, bilimsellikle alakamız kalmadı ve dini bütün bir ülkede Diyanet İşleri Başkanının “ üretmezseniz aç kalırsınız” demesi yerine, vatandaşa pazar tezgâhlarını akşamın geç saatlerine denk getirmelerini söylemesi bence “ fetvadır” ve el cevaz dikkate alınmalıdır!
Çünkü tuzu kuru ve ense yağı yerinde olanlar, en erkenin den pazara dalar ve fiyata bakmaksızın sebzeyi meyveyi taze yerinden toplar götürür!
Geriye kalan çürük, çarık zaten atılacaktır ve artık o atılacaklar da atılmayacaktır, çünkü fetvası verildi ve uyanık pazarcı esnafı o çarık, çürükten de para kazanacaktır!
İşte esnafa yeni bir soluk!
Hasan amcamız vardı ( Hasani Zalxe) hazır cevap ve kıvrak bir zekâya sahipti!
O dağın başında yol, bel ve okul olmadığından heba olmuş bir zekâydı!
Yeğeni şehirden gelirken bir kaç poşet sebze getiriyor ve Hasan amca heyecanla poşetleri açıp bakıyor ki hepsi çürük ve ezik!
Soruyor!
-Sen bunlara para mı verdin?
-Evet!
“Ulan salak herif, biraz beklesen akşama hepsini atarlardı ve para vermeden toplar getirirdin” der ve poşetleri tutuğu gibi duvarın dibimdeki çalılık alana savurur!
Maaş dolgun!
Altta Mercedes araba!
Bütçesi bu ülkenin birçok önemli mevkisini katlar durumda!
E, bu kadar bütçe ve rahat koltuk varken, ara sıra konuşmak gerekir!
“ Gidin alış verişinizi pazarın dağıldığı karanlık saate denk getirin!” demesi müthiştir!
Benim gibi her iyilikten bir maraz çıkarmaya çalışanlara anlatamazsınız!
Oysa Sevgili Diyanet işleri Başkanı bunu demekle çok önemli bir mesaj verdi ama anlayan kim?
Yani dedi ki “ Karanlıkta ne yaptığınızı kimse görmez, hele eldeki poşetler siyahsa!”
Bugün bizim mahallenin “ pazartesi pazarı.”
Evimizin üç adım ötesinde ve biz hep erkenden dalardık!
Ama attık öyle değil!
Tüm apartman pusuya yatmış, akşamı bekliyoruz!
*****************
BELAYA ATLADIK GİDEMİYORUZ
Suriye meselesinde tekrarlara girmeyeceğim!
Amerika ve Rusya’nın hangi amaçla orada olduğunu bilmeyen yoktu ama nedense “ bizi yönetin” diye salahiyet verdiklerimiz bir türlü anlamadı!
Adeta iki filin arasına sıkışıp yol almaya çalıştık!
Hangisine yanaşsak diğerini çıldırttık ve bu bize ağır faturalarla döndü, dönmeye devam ediyor!
Rusya ile flörtümüz fazla ömür sürmedi gibi!
Öyle ya “ ihtiyacımız vardı” diye elli milyon dolara tank -palet fabrikasını Katar’a satıyorsun ve devamında olmadık vergilerle vatandaşı kuşa çeviriyorsun, buradan borçlara para yetiştirmek için cezalarla vatandaşın canına okuyorsun, tüm bunlara rağmen gidip Ukrayna’ya iki yüz milyon dolar para yardımında bulunuyorsun!
Ukrayna ve Kırım meselesi Putinin kırmızı görmüş boğa gibi burnundan soluduğu meseledir!
Şimdi danışmanlarımız bunun dış politika da ne kadar yeri vardır diye hiç mi düşünmezler?
Dünya kendi mecrasında dönerken, bizim tersine kürek çevirmemiz akıl karı değildir!
Adamın biri çıkmış televizyon kanalında sırtlan kahkahası atarak “ şehit vermeden olmaz” diyor!
Diyor!
Çünkü tuzu kuru ve orada çocuğu yok! Maddi anlamda da sıkıntısı yok! İçeriyi karıştırmak için elinden geleni yapıyor ve adeta bu ülke bir felakete sürüklensin diye tırnaklarını çakıştırıyor!
Amerika açıkça “ petrol işi tamam” dedi!
E, Rusya’da mevcut hükümetin davetlisi ve oradan Akdeniz’e daha rahat ulaşabiliyor!
Ya biz?
Zeytin bahçelerinde ha bire mülteci karşılıyoruz!
Şimdi İdlib’de gelecek felaketi nasıl karşılayacağız? Bilen varsa beri gelsin!
Tüm bunları sormak bile artık cesaret işi!
Sormaya yeltendiğiniz de “ sus terbiyesize, sana mı hesap vereceğim” gibi bir üst azar işitiyorsunuz!
Ne diyordu Anayasa?
“ Türkiye Cumhuriyeti Laik ve sosyal bir Hukuk devletidir” diye!
Dahası “ herkes düşüncesini söylemekte özgürdür.”
Bizim Hüseyin dede bazen içinden çıkamadığı sorulara; “ He babam öyledir” der!
Aynen öyle!
**************
ANLADIM
Geçte olsa anladım!
Bu devlette ekonomik kriz falan bekleyenler siz bir kere avucunuzu yalayın!
Berat Bey” Bu yıl süper olacak” dedi ve biz daha “ Nasıl?” demeden bundan sonra dijital vergi diye bir şey çıkardılar ki artık neye tıklarsan para ödeyeceksin!
Eskiden rahat rahat tıklıyorduk ve önümüze ne gelirse “ Al bir tıkta sana” diyerek bol keseden tıklarken, artık işin öyle kolay olmadığını bundan sonra göreceksiniz! Benden söylemesi, gerisi size kalmış ve devlet bir tık kadar ensenizde!
Sonra baktık ki mal bulmuş mağribi gibi İmamoğlu nun yüzde otuz beşlik zamına sardılar!
Sen her gün akaryakıta zam yap, sonra dönüp İmamoğlu’na “ Bu ne?” de!
Yemezler!
Artık herkes yavaş yavaş bir şeylerin farkında ve asıl suyu kimin bulandırdığını biliyor!
Bayram dayı bugün birden “ Yok babam, evlenmekten vaz geçtim” dedi!
Nedenini sordum!
Yana yana evlenmeye kadın arıyordu!
“Şimdi yeniyim diye allanıp pullanacak, senin ruj fiyatlarında haberin var mı?” dedi!
Yani ne yanıt vereceğimi bilemedim!
Ben ve ruj?
Nasıl bir araya getirdi bilemiyorum ama...
Galiba bayram dayı haklı!
En iyisi eski anılarla idare etmek!
Ne ruj vardı, ne meç!
Rüzgâr her saça eşit esiyordu ve yün kalpak kelinizi örtmeye yetiyordu!
Ne bileyim!
Şimdi kulak arkasından saç uzatıp tepemizin kelini örtmek acayip geliyor bana!
Hele bir de serpme boya atmışsa!
Şimdi anladınız değil mi?
Yne de tekrarda yarar var, hani anlamayan varsa!
Sakın tıklamayın!
Benden söylemesi!